Özlenen Rehber Dergisi

124.Sayı

Kıssadan Hisse...

Özlenen Rehber Özlenen Rehber Dergisi 124. Sayı
Hz. Ali’nin, Annesini Sırtına Alarak Tavaf Yapan Bir Kişiye ’Allah Senin Azına Çok Büyük Sevaplar Verecektir’ Buyurması
- Hz. Ömer’le Ali tavaftan çıktıkları bir sırada annesini sırtında taşıyan bir göçebe gördüler. Göçebe bir yandan da şu şiiri okuyordu:
’Ben sırtımdakinin serkeşlik yapıp ürkmeyen bineğiyim. diğer bütün binekler ürküp kaçsalar da ben ne ürker ve ne de kaçarım. Onun beni karnında taşıması ve emzirmesi ise benim yaptığımdan çok daha zahmetliydi. Ey Allah’ım! Emret; senin hizmetindeyim! (Lebbeyk! Allâhümme lebbeyk!)’ Bunu gören Hz. Ali, Hz. Ömer’e dönerek
’Ey Ebâ Hafs! Bu adamla birlikte bir daha tavaf yapalım. Umulur ki bu kez rahmet inecek ve hepimizi kapsayacaktır’ dedi. Göçebe tavaf boyunca yukarıdaki şiiri okumayı sürdürdü. Bu arada Hz. Ali de ona karşılık olmak üzere
’Şunu bil ki Allah Teâlâ senin, annene gösterdiğin bu vefandan çok daha vefalıdır. Bunun için de senin azına çok büyük mükafatlar verecektir’ şiirini okuyordu.[1]

________________________________________
[1] Kenz VIII/310 (Beyhaki, Amr b. Hammad’dan, o da bir başkasından).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/159.

Rabîa b. Ka’b’ın Hz. Peygamber’den Kendisini Kıyamette Ateşten Kurtarmasını İstemesi, Onun (s.a.v.) da ’Öyleyse Çok Secde Edip Sevap Kazanmak Suretiyle Bana Yardımcı Ol!’ Buyurması
Rabîa b. Ka’b şöyle anlatıyor:
Ben Hz. Peygamber’e bütün gün hizmet eder yatsı namazını kılıncaya kadar da yanından ayrılmazdım. Evine gittikten sonra da belki birşeye ihtiyacı olur diye kapısında beklerdim. Burada usanıncaya kadar bekler ve sonra da dönerdim. Bazı zamanlar da uyku bastırır ve kapısının önünde uyuyakalırdım. Bütün bu zaman zarfında Hz. Peygamber’in sık sık ’Sübhânallâhi ve bihamdihi’ dediğini duyardım. Bir gün kendisine yaptığım hizmetlerden dolayı üzerinde bir hakkım olabileceği kanaatıyla:
- ’Ey Rabîa b. Ka’b! Benden bir isteğin varsa, söyle de vereyim!’ buyurdular. Ben de:
- ’Ey Allah’ın Rasûlü! İzin ver biraz düşüneyim, sonra sana haber veririm’ dedim. Bunun üzerine düşünmeye başladım. Nihayet; ’Bu dünya geçicidir, beni yaratan Allah rızkımı da verecektir; öyleyse ben Hz. Peygamber’den âhiretim için birşey isteyeyim’ dedim. Bu kararı verdikten sonra Hz. Peygamber’in yanına vardım. Beni gördüklerinde:
- ’Ey Rabîa! Neye karar verdin?’ diye sordular.
- ’Ey Allah’ın Rasûlü! Senden beni ateşten kurtarması için Rabb’inin yanında bana şefaatçi olmanı istiyorum’ dedim. O zaman:
- ’Ey Rabîa! Bunu sana kim söyledi?’ dediler. Ben de şunları söyledim:
- ’Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki bunu bana hiç kimse söylemedi. Fakat sen ’İste de vereyim’ buyurduğun zaman, Allah’ın Peygamberi olduğunu ve O’nun katındaki dereceni düşünerek kendi kendime: ’Bu dünya geçicidir ve beni yaratan Allah rızkımı da verecektir; öyleyse ben Hz. Peygamber’den âhiretim için birşey isteyeyim’ dedim ve sonra da kalkıp sana geldim’. Bu sözlerim üzerine Hz. Peygamber uzun uzun düşündüler ve sonra da:
- ’Peki bu dediğini kabul ediyorum. Fakat sen de çok secde etmek suretiyle bana yardımcı olacaksın’ buyurdular.
(Bidaye V/335; İmam Ahmed’den; Taberani’nin Kebir’inde İbn İshak’tan bunun bir benzerini rivayet ettiği de kaydedilir.)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.