Özlenen Rehber Dergisi

142.Sayı

Ailede Sevgi ve Nefret Dili

Berda AKSOY ÇETİN Özlenen Rehber Dergisi 142. Sayı
Sevgi bir oluşumdur nefret ise koca bir yıkımdır… Sevginin temellerinin içinde, saygı, hürmet gibi şefkat dolu durumlar varken, nefret içerisinde daha acıtıcı ve kalp karartıcı sebepler barındırır. Mesela intikam, zorluk, vs. gibi. Bu durumlar; sevgi ve nefret kelimelerini teker teker ele aldığımızda, içinde barındırdığı asıl anlamların açıklamasıdır. Sevgi ve nefret cümle içerisinde olduğu zaman daha sağlam anlaşılabilir ve hissedilebilir.
Birçok kapıyı açan anahtar, sevgidir esasında. Çünkü içerisinde iyi şeyler vardır. Hani derler ya tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır diye. Bir nevi öyle de denilebilir. Düşünüldüğü zaman insanın çoğu şeyi sevmesi için birçok neden vardır. Mesela doğanın, evrenin, yaratılan her bir nesnenin varlığına bakılarak Yüce Yaratıcımız Allah (c.c.)’ya sevgi beslemek; O’nun yarattıklarının mükemmelliğine bakarak yaratılmışları sevmek bunların başında sayılabilir. Esasında O’nu (c.c.) duyulan sevgi, sevgilerin en şereflisidir.
Peki, sevgi beslemek nedir? Nefret neyin nesidir? Niçin ortaya çıkar? Bu sorulara cevap aramak da hepimizin bir görevidir aslında.
Ailede Sevgi
Ailede ise sevgi huzurun adresidir. Ailede herkesin birbirine sevgi duyması, sağlam temellerle beraberliğin adımlarının atılmasını, her türlü öğrenim ve öğretimin kolay olmasını sağlar. Sevgi ve saygı, sadakatin getirisidir. Sevgi birçok kapının anahtarıdır. Bir anne çocuğuna bir alışkanlığı kazandırmak için önce o eylemi ona sevdirmelidir. Eşler arası mutlu bir beraberlik olabilmesi için ön şart sevgiyi bulabilmektir. Bir çalışanın işinde başarılı olabilmesi için önce o işi sevmesi gereklidir. Misalleri çoğaltabiliriz ancak asıl meselemiz ailede sevginin devamı ve nefretin nedenini tespit etmeye çalışmak olacak inşallah.
İnsanların toplumda kendilerini ifade etmeleri için bir iletişim aracına ihtiyaçları vardır. En güzel iletişim sağlanan araç dildir. Yalnız dil yazıldığı kadar tekil bir anlam ifade etmez. Dil kendini çeşitli şekillerde ifade etmeyi sağlar. Dikkatle baktığımızda etrafımızdaki herşeyin aslında konuştuğunu, bir şekilde bize ifade edilen birşeylerin olduğunu anlarız. Mesela konuşma ile yazma dili arasında birçok anlam farkı olduğu gibi, jest ve mimiklerimizi, duygu ve düşüncelerimizi de çeşitli şekillerde dillendirmek için yöntemler vardır. Kabaca bir örnek verecek olursak; insan dışındaki diğer varlıkların konuşmadığını ve çeşitli yollarla anlaştıklarını biliyoruz. Hayvanlar, belki duygu düşünce, belki de çıkardıkları çeşitli sesler ile anlaşabiliyorlar. İşte tıpkı bu gibi bizimde duygumuzun; sevgi, nefret dili vardır. Her konuda olduğu gibi bu dillerin temelleri de ailede atılır ve esas olur. İnsan bakışıyla, gülüşüyle tebessümüyle bile her hareketini dillendirme yeteneğine sahiptir. Mesela kırıldığını belli etmek, tavır yapmak çoğu zaman dille değil ifadeyle olur. Fakat bunun içinde sadece güzel değil, kötü olanı da öğretilmelidir.
Okul öncesi çağda çocuklar, hayata zekâ ve duygu ile bakarlar. Hayatta herşey sevilmez, güzelin yanında çirkin, faydalının yanında zararlı da var. Çocuğa bunu anlatmanın en güzel yolu ise duygudur. Güzeli sevgi diliyle, çirkini nefret diliyle, faydalıyı sevgi diliyle, zararlıyı nefret diliyle anlamakta gereklidir. Çünkü sadece sevgi dilinden bahsetmek çocuğun zihnini tasnifsiz hale getirir. Yani güzel ile çirkini, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayıramaz ve hiçbiri arasında tasnif yapamıyor konuma gelir. Tabii ki iletişimde nefret dilini kullanmak hatalı ve sakıncalıdır. Burada bahsettiğimiz nokta çocuklara birşeylerin ayırımını duygu diliyle öğretebilmektir. Kötü alışkanlıkların ve davranışların çoğu aklın inşa süreci tamamlanmadan ediniliyor. Bu dönemde çocuğun zihni her türlü bilgiye ve duyguya açık olduğu için doğru bir yöntem ile öğretim gerçekleştirmek lazım. O dönemlerde çocuklar zaten çeşitli dillerle kendini ifade edebiliyorken ona nefret dilini de nerede kullanılacağını öğretmek gerekir. Farklı diller olduğunu benimsemeli, ancak güzeli, iyiyi aşılayabilmek için sevgi dili gereklidir. Sevgi dilini de öğretebilmek için ailede iletişim her daim sevgi diliyle gerçekleştiriliyor olmalıdır. Ancak çocuk iyiyi sevip kötüden nefret etsin demiyoruz. Mesela çocuklarımıza faydalı olmayacağını düşündüğümüz yiyecek ve içecekleri nefret diliyle öğreterek onları o yiyecekleri yemekten alıkoyabiliriz. Aynı durum faydalı besinler içinde sevgi dilini kullanarak gerçekleştirilebilir.
Nefret aslında kötü bir duygudur. Ve sonunda güzel olmayan sonuçlara sebep olur. Yani daha doğrusu kırıcı sonuçlara. Bilmiyorum, ailemiz bize nefret dilini nasıl açıklamış olabilir. Ancak geçmişi baz almak şimdilerde netice vermiyor. Çünkü zaman öyle hızlı ilerledi ki hızına ayak uydurmak bile neredeyse imkânsız ve çok sakıncalı. Şimdilerde çocuk yetiştirmek için ebeveynlerin bayağı bir donanıma sahip olmaları gerekiyor ki, çağa doğru değerlerle ayak uydurabilen çocuklar yetiştirebilsin. Bunun için de nefret dilini, sevgi dilini ve çeşitli duygu dillerini bilmeliyiz ki çocuklarımıza duyguların diliyle öğretilecekleri öğretebilelim.
Çevrede kötü alışkanlıklar çoğalmış bir durumda. Bizim de bunun farkında olarak bir çocuk yetiştirme yolu çizmemiz lazım. Şu zamanda plansız eğitim olmuyor ne yazık ki. Çocuklara doğrular güzel duygular anlatılarak kötülüklerden ve çağın yeniliklerinden uzak tutamıyoruz. Doğruyu yanlışı ayırt etmesinin yollarından bir tanesidir duygu yolunu kullanmak. Çocuk öfkeyi, nefreti, sevgiyi, saygıyı doğru şekillerle öğrenmeli. Bunun için de eğitmenler ki özellikle anne babalar gerek seslerini gerekse davranışlarını iyi kontrol etmeliler. Tabi ki evdeki günlük koşullar farklı olacağı için her an herşey rayında gitmeyebilir. Kimin evinde ne sıkıntı var bilemeyiz. Ancak bu konuştuklarımız geneli kapsıyor. Bir çocuk yetiştirmek öyle okunduğu ve yazıldığı kadar basit değildir. Nasıl ki iyi meyve elde edip kazanç sağlayabilmek için kaliteli gübreler kullanılır; özenle ekilir, biçilir, toplanıyorsa, yani bir emek veriliyorsa bir çocuğu yetiştirmek içinde aynı emek sarf edilmeli ki sağlam şekilde yetiştirmiş olalım. Hayatta her işi yapmak sorumluluk ister. Evlat yetiştirmek ise bunlar içinde hem keyifli olanıdır hem de en çok emek isteyenidir. Ama çocuk yetiştirme, dünyada olduğu gibi ebediyette de en çok fayda sağlayacak olanıdır kuşkusuz, bu nedenle konunun önemi bilincimizde daime taze kalmalıdır.
Bunun için çağ ne derece kötü yenilik getiriyorsa çocuğun bunu da doğru bir iletişimle bilmesini sağlamak ve korumak gerekir. İyiyi, kötüyü, zararlıyı, zararsızı vs. sevginin zıttıyla yani nefret diliyle anlatmak lazımsa biz de bu şekilde anlatmalıyız. Zaten doğruyu biliyorsak yanlış da neydi diye merak etmiyor muyuz? Çocuk için de aynı şekilde oluyor. Mesela sıcağı anlatmak için uff… cısss… diye sesler çıkartarak elimizin yanacağını işaret dili ile anlatabiliyoruz. Ya da elini hafifçe dokundurup geri çekiyoruz. Ona zararı hafifçe hissettirerek sıcaktan uzak tutuyoruz. Bu faydalı bir öğretim yöntemidir. Çocuğun yaşı ve zekâsı ilerledikçe doğru ve yanlış da o seviyede değişir.
Her anne-babada çocuğunun zekâ seviyesine, anlayacağı ve anlayamayacağı durumlara göre kullanmalıdır ifade dillerini. Nefret (öfke, kızgınlık) dilinin dozajını çocuğun seviye ve alım kabiliyetine göre ayarlamalıdır.
Sonuç
Aile olmak büyük bir sorumluluk ve bedel ister, fedakârlık ve özveri ister. Aile olmak emek ister, sevgi ister. Yani aslında birbiriyle bağlantılı olan her ifadenin, duygunun, düşüncenin bir getirisi, ifade ettiği, sebep olduğu birşeyler vardır. Aile ortamı ise, bu düşünce ve duyguların yani iletişimin en kusursuz olması gereken ortamdır. Bunun için de önce ebeveynler arasında iletişimin sağlam olması lazım. Sonuçta çocuklar anne babanın aynası ya. Bizler davranışlarımızın ’sağlamasını’ çocuklarımızla yapıyoruz. Bu sebeple ki çocuklarımızı okul öncesi çağdan önce, yani eğitmenlere teslim etmeden evvel kendimiz eğitimini sağlam vereceğiz. Ailede alınan herşey temeldir, gerisi hep üzerine inşa edilir. Bundan dolayı ki iletişim dilini, duygu dilini ölçüsünce, kararınca kullanabilmeliyiz. Bu zamana kadar kullanamadıysak eğer ya da yanlış kullandıysak bugünden sonra çocuğumuzla kurduğumuz duygu dilini kontrol etmemiz gerekiyor. Çünkü, daha aylıkken anlamaz dediğimiz bir bebek bile bizim duygularımızdan, mimiklerimizden etkileniyor. Artık çevreninde masum olmadığının farkında olarak aile içerisinde kullandığımız iletişim dillerini doğru ölçüde seçip kullanmamız şart.

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.