Özlenen Rehber Dergisi

23.Sayı

El-musavvir (c.c.)

Sultan ÇALIŞKAN Özlenen Rehber Dergisi 23. Sayı
’Tasvir eden, her şeye ayrı bir şekil ve husûsiyet veren’

Sözlüklerde ’bir şeye suret vermek, şekillendirmek, resmini yapmak, boyamak, fotoğrafını çekmek’ anlamlarına gelen ’Musavvir’ terim olarak ’yarattığı her şeye uygun bir şekil veren, özellikle insanların her ferdi için çok özel ve eşiz bir suret, bir sima bahşeden’ anlamına gelmektedir ki, bu özelliğe sahip olan Zât da yalnız ve yalnız Yüce Allah’tır.(1)

Allah Teâlâ her şeye maddî ve manevî açılardan farklı birer suret ve hususiyet vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de evrendeki bunca varlığın ve yeryüzündeki milyonlarca canlının yaratılması genellikle ’halk’, ’ibda’ ve ’fatr’ gibi köklerle anlatılırken söz konusu varlıklarla birbirleriyle büyük ölçüde benzeşen, ancak dikkatle incelendikleri taktirde ince farklılıklar gösteren çeşitli maddî ve manevî suretler şekil ve özellikler verilmesi de ’tasvîr’ köküyle dile getirilmiştir.(2)

Cenâb-ı Allah yalnız bir âyet-i kerîmede (el-Haşr 101/24) Zât’ını ’el-Musavvir’ olarak nitelendirdiği gibi, ’tasvir’ fiilinde bulunduğunu da değişik vesilelerle dile getirmiştir:

- Cenâb-ı Hakk’ın Tasvir edicilik vasfını insan üzerinde dile getirdiği birkaç âyet şöyledir:

’Andolsun sizi yarattık sonra size şekil verdik.’ (A’râf 7/11.)

’Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.’(Âl-i İmrân 3/5,6.) Merhum Elmalılı Hamdi Yazır, ’Musavvir’ ism-i şerifini ve zikredilen bu âyeti özetle şöyle izah etmektedir:

’Ey insanlar! Allah, öylesine ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcıdır ki, sizi ana karınlarında, ana rahimlerinde nasıl dilerse öylece şekillendirir. Hangi surete isterse ona büründürür. Sizin böyle fıtratınızı cismanî ve ruhanî varlığınızla, bilinen ve bilinmeyen diğer yönlerinizle özünüzü teşkil eden o maddî ve manevî suretler, o oluşlar hep O’nun dilemesiyle meydana gelmiş olan, O’nun çizgileriyle, O’nun renkleriyle var olmuş bulunan birer eseridir. Sizde o suretlerden, o nitelik ve şekillerden bazı şeyler yansıdığı zaman kendinizi âlim, allâme, hikmet sahibi, filozof saymaya başlarsınız. Öyleyse bu şekillenme, bu varoluş meselesinin özünü iyice düşününüz. Ceninin teşekkülü konusuna aklınızın, idrakinizin ve bilginizin yetiştiği kadarıyla bir göz atınız. Bunun ne kadar çok ve çeşitli bilim dallarıyla ilişkili olduğunu kesinlikle anlarsınız. Beşeriyetin bilgi ve idrak alanına giren bütün ilim ve fenlerin bu şekillendirme ile ilişkili olduğunu böylece tasvir ettikten sonra, henüz keşfedilmemiş bulunan nice ledünnî ilmin de bununla ilişkili bulunduğunu, sonra bütün bunların sizin haberiniz olmadan uygulandığını itiraf edersiniz’ der ve bu ism-i şerfi şu üç maddede özetler:

1- Hâlik-ı Musavvir’in olaylar öncesine ait olan, geniş kapsamlı, sağlam ve şaşmaz, her şeyi içeren bir ilmi vardır ki, bundan gizli kalan ve gizli kalma ihtimali bulunan hiçbir kapalı iş veya oluş düşünülemez. Tevhid davası altında teslis muammasıyla bir sır, bir inanç diye gizlenmek istenen şirk ve küfür de ondan gizli kalamaz.

2- Bu Hâlik-ı Musavvir’in hiçbir şeye muhtaç olmayan bir kudret-i bâliğası (zirvede olan gücü) vardır. Bu öyle bir kudrettir ki, yer ve gökleriyle var olan ve var olması mümkün olan bütün kâinat, bütün zerreleri ve küreleriyle, basit ve bileşik unsurlarıyla, maddî ve manevî yönleriyle hep O’ndandır ve O’nun emrine boyun eğmiş durumdadır.

3- Bu Hâlik-ı Musavvir, bu var ediş ve şekillendirişte mecbur ve zorlanmış değil, fail-i muhtardır (dilediğini yapandır). Hür iradesiyle istediğini yapandır. Kendisi mecburiyetler ve yükümlülükler koyabilir; fakat mecbur tutulamaz.(3)

- Cenâb-ı Hakk’ın Tasvir edicilik vasfını diğer varlıklara da teşmil ettiğini gösteren birkaç âyet-i kerîme:

’Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah’tır...’(el-Mü’min 60/64.)

’Gökten yağmur indiren de O’dur. Her şeyi biz o su ile bitirdik de, sonra ondan yeşillikler çıkardık. O yeşilliklerden de daneleri üst üste dizilmiş başaklar çıkarırız. Hurma ağacının tomurcuğundan birinin bitişik bol salkımları olur. Üzümlerden bağlar çıkarır, zeytin ve nar bitiririz ki onlardan bir kısmının ağaçları birbirine benzer, meyveleri ise farklıdır. Her birinin bir meyve verdiği zamanki ham meyvesine bakın, bir de olgun haline. Îman eden bir topluluk için şüphesiz bunda Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine deliller vardır.’(el-En’âm 6/99)

- Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmeleriyle de renklendirici icraatına ve bunun delillerine işaret buyurmaktadır:

’Allah’ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi ki, onunla rengârenk meyveler çıkardık. Dağlarda beyazlığı, kırmızlı, siyahlı muhtelif renklerde damarlar yarattık. İnsanlardan, yerde yürüyen canlılardan ve ehl-i hayvanlardan da renkleri böylece çeşit çeşit olanlar vardır. Kulları içinde ancak âlimler Allah’tan korkar. Şüphesiz ki Allah’ın kudreti her şeye galiptir. Ve O çok bağışlayıcıdır.’(Fâtır 24/28)

Kısaca Allah’ü Teâlâ, âlemi süsleyen, muntazam sanat eserlerini rengârenk nakışlarla bezeyen, güzel isimlerinin gizli güzelliklerine birer ayna yapandır. Evet gerçekten de Allah’ü Teâlâ göklerin ziynetli yüzünden, zeminin süslü yüzünden, ta çiçeklerin gülen yüzlerine kadar bütün bütün masnûâtı güzellik nurlarıyla tam bir hikmet ve sanatla süsleyendir. Öte yandan insanları, en güzel bir kamet, hüsün ve kâbiliyetlerle süsleyen, ona mal, mülk, makam ve itibar bahşeden, türlü türlü giysi ve mücevheratları halk ederek, bu yönden süslenmesine imkan veren, has kulları olan müminleri başta sağlam bir îman olmak üzere, güzel bir ahlâk ve sâlih amellerle süsleyen hep O’dur.(4)

’Ey her varlığa ayrı bir şekil veren Musavvir! Daha önce bize lütfettiğin nimetlerinin feyzini artır.’(5)

Kaynakça:
1. Yr. Doç. Dr. Niyazi BEKİ, Abdülkadir Geylânî ve Esmâü’l Hüsnâ kasîdesi, s.56, Sultan Yay.
2. Doç. Dr. Abdülaziz HATİP, Kur’an ve Kâinât Penceresinden Esmâ-i Hünsâ, s.106, Gençlik Yay.
3. Daha geniş bilgi için Elmalılı Hamdi Yazır, ’Hakk Dîni Kur’ân Dili’, Âl-i İmrân sûresi 5-6. âyetlerin tefsirine bkz.
4. Doç. Dr. Abdülaziz HATİP, a.g.e., s.110-111, Gençlik Yay.
5. Yr. Doç. Dr. Niyazi BEKİ, a.g.e., s.53, Sultan Yay.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.