Özlenen Rehber Dergisi

41.Sayı

Allah'ın Gazabına Uğrayan Yahudiler

Cuma Ali KARA Özlenen Rehber Dergisi 41. Sayı
Ahsen-i takvim olarak yaratılan insan, Allah’a ve Peygamberi’ne isyan edip, şeytan ve nefsin buyruğuna girmekle esfel-i sâfilîne, yani hayvanlardan daha aşağı bir konuma düşebilmektedir.(el-A’râf, 7/179.)

Kâinatın eşsiz yaratıcısı olan Allah (c.c.)’ya inanmayan; verdiği nimetlere karşı nankörlük eden; iman nurunu algılamayan kalpleri, görmeyen gözleri, işitmeyen kulakları olan; şeytanı, nefis ve hevalarını Rab edinip hayvanlardan da aşağı bir duruma düşen; adeta birer şeytana dönüşen insan topluluklarından birisi ve en azgını Yahudi milletidir.

Allah (c.c.), Yahudilere birçok nimetler bahşetmiş, nankörlükleri ile meşhur olan bu kavim Rablerinin nimetlerini daima inkâr ederek isyan etmişlerdir. Kendilerine gönderilen peygamberlere eziyet etmişler ve bununla da yetinmeyip onları katlederek, “peygamberlerini öldüren aşağılık, melun bir kavim” olarak tarihe geçmişlerdir. Bu kavim öyle azgın, fitne ve şer merkezli bir millettir ki, Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerim’in müteaddit yerlerinde tıpkı şeytanı lanetlediği gibi bunları
lanetlediğini, rahmetinden kovduğunu bildirmiştir.

Kibir, zulüm, ihanet, nankörlük ve ne kadar kötü meziyet varsa kendilerinde toplanan bu kavmin ismi, tarih boyunca yukarda saydığımız kötü ahlaklarla anılmıştır.

Yüce Mevlâ’nın, İslâm’ı son ve makbul din kılmasını ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’i kendi içlerinden değil de Araplardan seçerek bütün insanlara peygamber olarak göndermesini kıskanıp hazmedemeyen bu melun kavim, başta Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere bütün Müslümanlara kin ve nefretle düşmanlık etmişlerdir. Bu düşmanlıklarını asırlar boyunca türlü türlü oyunlar, tuzaklar ve desiselerle devam
ettirerek Müslümanları yıpratmaya çalışmışlardır.

Hâlbuki onlar, Peygamberimiz (s.a.v.) gönderilmeden önce, O’nun kendi içlerinden geleceğini iddia ederek düşmanlarına karşı vesile yapıyor ve “Ey Rabbimiz! Tevrat’ta vasıflarını gördüğümüz ahir zaman peygamberi hürmetine bize yardım et!” diye dua edip zafer istiyorlardı. Fakat peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (s.a.v.) kendi içlerinden, yani Yahudi ırkından olmayınca kıskanarak inkâr etmişler ve düşmanlık yolunu tercih etmişlerdir. Rabbu’l-âlemin de bu şerli milleti bakın âyet-i kerimede nasıl lanetlemiştir: “Kendilerine, ellerindeki Tevrat’ı tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkar ettiler. Oysa daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun.”(el-Bakara, 2/89.)

İşte bu melun kavmin, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Müslümanlara karşı bitmez tükenmez kin, nefret ve düşmanlıklarını Allah (c.c.) şu âyet-i kerimeyle ortaya dökerek biz Müslümanları ikaz ediyor: “(Ey Habîbim!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün.”(el-Mâide, 5/82.) Bu âyetin başındaki “lâm” harfi yemin ifade ediyor. Yüce Rabb’imiz bununla, konunun ehemmiyetine vurgu yaparak Müslümanların dikkatini celbediyor.

Allah (c.c.) tarafından lanetlenen bu kavme O’nun Habîbi (s.a.v.) şöyle beddua etmiştir: “Yahudileri Allah kahretsin. Allah onlara iç yağını haram edince, onu eritip sattılar ve parasını da yediler.”(Buhârî, Buyû’ 112.)

Cenâb-ı Hakk, Yahudilerin ne kadar kibirli ve gururlu olduklarını, hatta bu kibirde çok aşırı giderek mukaddes zatına iftira atma cüretinde bulunduklarını, hakkı bilseler bile inatlarından dolayı inanmayıp aşırı gideceklerini ve yeryüzünde şeytanın birer askerleri olup devamlı bozgunluk çıkarmaya çalıştıklarını âyet-i celilede şöyle bildirmiştir: “Bir de Yahudiler, ‘Allah’ın eli bağlıdır’ dediler. Hay kendi elleri bağlanası ve söylediklerinden ötürü lanete uğrayasıcalar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabb’inden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları sevmez.”(el-Mâide, 5/64.)

Âl-i İmrân 112. âyet-i kerimesinin ifadesiyle nerede bulunurlarsa bulunsunlar zilletin üzerlerine damga gibi vurulduğu bu aşağılık millet hakkında Allâme Katâde şöyle demiştir: “Hangi ülkede Yahudilerle karşılaşırsan, onların insanların en zelil ve en aşağılanmış olduklarını görürsün.”(Tefsîr-i Kebir, c. 9, s.150.)

Yahudilerin Kendilerinden Olmayanlara Bakış Tarzları
İslâm düşmanı Yahudilerin insanlara bakış tarzları, onların, insanlığın geleceği açısından ne kadar büyük bir tehlike arz ettiklerini gözler önüne seriyor. Dünya üzerinde meydana gelen fitne kaynaklı herhangi bir hadise incelendiğinde, o olayın arkasında Yahudi parmağının olduğu görülecek ve o fitneyi başkalarını ezerek hâkimiyetlerini güçlendirmek isteyen Yahudilerin ateşledikleri anlaşılacaktır.
Evet, Yahudilerin bu tutumlarının ana sebebi şudur: Yahudiler, insanları Yahudi olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye ayırmaktadırlar. Yahudilerin nazarında kendilerinden, Yahudi ırkından olmayanlar hayvanlar mertebesindedirler. Allah’ın kendilerine olan sevgisinden(?) dolayı kendilerine insan şeklini verdiğini ve kendilerine lütufta bulunduğunu iddia etmektedirler. Yahudi olmayanlar ise hayvanî bir çamurdan yaratılmışlardır ve nefisleri şeytanîdir. Allah onları, Yahudilere hizmet etmeleri için yaratmıştır (hâşâ). Onlara insan suretinin verilmesi ise, buna layık oldukları için değil, efendileri olan Yahudilere uyum sağlayabilmeleri ve kolaylıkla hizmet edebilmeleri için verilmiştir.

Yahudilerin batıl inançları ve Yahudi olmayanlara besledikleri nefret apaçık ortadır. Hâlbuki bu melun millet Allah’ın onları lanetlediğini, suretlerini maymun ve domuza çevirerek ebedî zillete mahkûm ettiğini ne çabuk unuttular. Onlar bu gerçeği unutmuş gözükseler de kıyamete kadar payidar olan Kur’ân-ı Hâkim bu hakikatleri ifşa edecektir.

Allah’a iftira edilerek ortaya atılan bu batıl inanca göre; hırsızlık yapmanın, yalan söylemenin, zulmetmenin, aldatmanın, faiz yemenin insanları acımasızca öldürmenin, ırza geçmenin, kısaca Yahudi olmayanlara her türlü kötü muameleyi layık görmenin hiçbir sakıncası bulunmamaktadır.(Eski Ahit, Mısır’dan Çıkış 27-31.)
Biz Müslümanların peygamber katili olan bu melunları iyi tanımamız ve onlara karşı çok uyanık olmamız gerekmektedir. Yahudi bütün dünyada Müslümanlara bu inanç ve düşünce ile saldırmaktadır. Bugün Filistinli kardeşlerimize yaptıkları zulüm ve barbarlılığın, kundaktaki bebekleri öldürmelerinin, Müslüman hanımların ırz ve namuslarına saldırmalarının, Müslümanların evlerini ve yurtlarını yağmalamalarının, dünya genelinde sinsice oyunlar tertip ederek bozgunculuk yapmalarının altında yatan şey, bu batıl ve fesat inançlarıdır.

Maalesef bugün dünya, Yahudilerin Filistin ve civarındaki Müslümanlara karşı yürüttükleri bu katliama seyirci kalmakta, Müslümanların aleyhine olan durumlarda avazlarının çıktığınca bağıran insan hakları savunucuları, bu zulüm karşısında adeta dillerini yutmuşlar gibi sessiz kalmayı tercih etmektedirler. Çünkü akıtılan kan, Müslüman kanıdır.

Müslümanlar bir vücut gibidir. Şayet vücutta herhangi bir uzuv rahatsız duysa diğer uzuvlar uykusuzluk ve ateşle o uzvun acısına ortak olurlar. Yürek parçalayıcı bu manzara karşısında yeryüzünde yaşayan Müslümanlar derhal ellerinden geleni yapmak zorundadırlar. Tepkilerini çeşitli vesilelerle dile getirerek her fırsatta bu vahşeti kınamalıdırlar. Müslümanlara karşı yapılan bu Yahudi zulmü ve vahşeti karşısında kalbinde rahatsızlık hissetmeyen, incinmeyen Müslüman’ın imanın ne derece sahih ve makbul olacağını dinin ortaya koymuş olduğu ölçüler çerçevesinde bir düşünelim.

Yahudilerin zulmü karşısında gerekli hassasiyeti gösterip tepkilerini ellerinden geldiğince ortaya koyan, zulüm altındaki Müslümanlara maddî ve manevî yardımlarını esirgemeyen din kardeşlerimizden Mevlâmız sonsuz razı olsun!
Yüce Rabb’imiz Müslümanlara birlik ve dirlik versin! Müslümanların maddî ve manevî gücünü artırsın! İslâm düşmanlarını ve özellikle melun Yahudi milletini kahretsin!
İnsanlık suçu işleyen bu fesatçıları ve yaptıkları zulmü, vahşeti nefretle kınıyor, Kâdir-i Mutlak olan Yüce Mevlâ’mızdan bunların tuzaklarını başlarına geçirmesini niyaz ediyoruz! Amin!
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Bayram arslan

    selamullahi aleykum cok guzel yazmisiniz Allah razi olsun... birde bu yahudii milletinin sonu ne zaman ne zamana kadar bu zulum devam etcek bununla ilgilide bizleri bilgilendirirseniz cok sevinirim.. Rabbim daimaa yardimciniz olsun...

1 kişi yorum yazdı.