Özlenen Rehber Dergisi

54.Sayı

Çölleşen Kim! Dünyamız Mı ? İnsanlık Mı ?

Muhammed MASUM Özlenen Rehber Dergisi 54. Sayı
Milyarlarca yıldan bu yana, muazzam bir denge içerisindeki yeryüzü ekosistemi, insanoğlunun sınır tanımaz ve açgözlü davranışları ile büyük değişmelere uğramakta ve bozulmaktadır. Özellikle 150-200 yıldan bu yana yapılan yanlış ve ölçüsüz uygulamalar ile yeryüzünün atmosferi ve su kaynakları çoğu yerde kirletilmiş, ormanların büyük kısmı tahrip edilmiş ve mil-yonlarca yıldır varlıklarını sürdüren çeşitli bitki ve hayvanın nesli tükenmiştir. Son yıllarda karşılaştığımız en önemli problemlerden birisi de küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliği olmuştur.
Yeryüzünde harpler, fakirlik, açlık ve çevre problemlerinde olduğu gibi, iklim değişikliğinin de aslında tek bir sebebi vardır. İnsanoğlunun, üze-rinde yaşadığı yeryüzünün gerçek değerini ve kendisinin de bu mekândaki varlık gayesini idrak edemeyişi veya anlamak istememesidir. Görünen odur ki; açgözlülük, bencillik, vurdumduymazlık ve hepsinden önemlisi de inanç ve ahlâk zayıflığı devam ettiği sürece, insanoğlunun dünyada çekeceği sıkıntılar artarak devam edecektir.
Evet, insanoğlu kendi eliyle kendi felaketini hazırlamaktadır. Bazıları bunu ’küresel ısınma’ kavramıyla açıklamaya çalışsalar da ve özellikle Pozitivistler konunun asıl boyutunu dikkatlerden uzak tutmaya çalışsalar da bu problemin temelinde; ’İnsanların kendi işledikleri sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Onların (hakka) dönmeleri için Allah (c.c.), yaptıklarının bazı sonuçlarını dünyada onlara tattıracaktır? (Rûm suresi, 30/41) âyetiyle tanımı yapılan ’insanlar’ vardır.
Âyette kastedilen insanlar olarak her birimiz bu âyeti derin derin tefekkür edelim bakalım. Hangi sonuca vardınız? İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden, karalar ve denizler fesada uğradı. Çevre kirliliği ne demektir? Toprakta, suda meydana gelen bozulmalardır. Bu bozulmaların sebebi nedir? İnsanın kendi eliyle işlediği yanlışlıklardır. Yani, bu âyetin çok açık bir biçimde işaret ettiği hakikatlerden biri de çevre kirliliğidir. İşaret etmekle kalmıyor. Yanlıştan dönmeleri için, Allah (c.c.) insana, çevre kirliliğinin bazı sonuçlarını tattıracaktır. Yani, insanoğlu bu bozulmalardan dolayı zarar görecektir. Bu zararı sizler kuraklık, çölleşme, küresel ısınma şeklinde de özetleyebilirsiniz. Kısacası, genel mânâda çevre kirlilikleri özel mânâda ise küresel ısınma dedikleri Kur’an’daki bu âyetin açık bir tezahürü değil mi? Bu arada ’çevre kirlili-ği’ denince sadece sokaklarımızın temiz tutulmasını kast etmediğimiz açıktır.
Unutmayalım ki, Efendimiz de (s.a.s.) suya çok değer vermiş, nehrin kenarında abdest alırken bile gerekenden fazla su kullanılmasını israf olarak görmüştür. Efendimizin (s.a.s.) israf ve savurganlığı bu şekilde yasaklamasının elbette ki sebepleri vardır. Şöyle düşünelim: Bugün dünyamızda 6 milyar kadar insan yaşamaktadır. Her biri, el yıkarken, diş fırçalarken, abdest alırken veya banyo yaparken fazladan günde 1 litre su harcasa, bu miktar günde 6 milyar litre su israfı demektir. Ama bizler dünyada israf edilen şeylere bakıyoruz ve kendi yaptıklarımızın onların yaptıklarının yanında sinek vızıltısı kadar bile problem teşkil etmediği kanaatine varıyoruz.
İşte içerisinde bulunduğumuz şu topraklara günlerdir, aylardır yağmur yağmamakta ve susuz-luğumuza tedbirler ve çareler aramaktayız. Acaba kaç kişi bunların kendi gafletimizden ve yeryüzünü ne kadar tahrifata uğrattığımızdan dolayı başımıza geldiğini düşünmektedir? Küresel ısınmadan dolayı dünyada iklimlerin değişeceği her yerde tartışılırken ve buna karşı neler yapılmalı çareler aranırken; sadece kendi mutluluğunu arayan bazı gafiller bir felaketin yaklaştığını bilseler bile, işler çığırından çıktığında kendilerinin nasılsa ölmüş olacaklarını tasavvur ederek avunmaktadırlar. Böylelerine göre Dünyamız yok mu oluyor? Olsun. Dünya sular altında kaldığında ya da ıssız bir çöl haline geldiğinde ben bu dünyadan çoktaaaan göçüp gitmiş olacağım demekteler.
Bizler, bir başkasından beklemeden içinde yaşadığımız dünyamıza sahip çıkmalıyız. ’Bir ağaç daha kessek ne olur?? diyerek bizden sonraki nesillerin geleceğini tükettiğimizi unutmamalıyız. Eskimeden değiştirdiğimiz divanlar, doldurmadan attığımız defterler, kalemler vs. için her yıl kaç ağaç kesildiğinin farkında olmalıyız. Allah’a kulluğumuzun bir gereği olarak; bu Kâinatın Sahibi’ni tanımalı, dünyayı bizimle paylaşan milyarlarca canlının olduğunun idrakinde olarak onların hukukunu çiğnememeliyiz. Tüm benliğimizle sebeplerin yegâne yaratıcısı olan Rabbimize dönerek gafletimize ve dünyaya olan bu düşkünlüğümüze tevbe ve istiğfar ederek yeryüzünden rahmet ve bereketini kesmemesi için duada bulunalım. Çünkü yeryüzünde helak olmayı hak etmeyen pek çok Hakk’ın dostları, çocuklar ve canlılar var. Tıpkı Hz. Musa (a.s.)’ın yakarışta bulunduğu gibi; ’İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.? (A’râf suresi, 7/155)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • haci yıldırım

    s.a müthiş bir ayetle konuyu gerçekten güzel açıklamışsınız.a.razı

1 kişi yorum yazdı.