Özlenen Rehber Dergisi

70.Sayı

Silsile-i Fârûkiye?ebu'l-hasen El-harkânî'nin (rh.a.) Nasihatlerinden Seçmeler

Dr. Celal Emanet Özlenen Rehber Dergisi 70. Sayı
Ebü’l-Hasan Harkânî şöyle anlatır: ’Annelerinin hizmetini gören iki kardeş vardı. Her gece sırayla kardeşlerinden biri annenin hizmetiyle uğraşır, diğeri Allah Teâlâ’ya ibadet eden kardeş, ibadetinden duyduğu haz sebebiyle çok memnûn oldu ve kardeşine; ’Annemizin hizmetini bu gece de sen gör, ben yine ibadet edeyim? dedi. Kardeşi kabul etti. İbadet ederken secdede uyuya kaldı. O anda rüyasında bir ses; ’Kardeşini affettik; seni de onun hatırı için bağışladık? deyince genç; ’Ben Allah Teâlâ’ya ibadet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni, onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz? dedi. Ses ona; ’Evet, senin yaptığın ibadetlere bizim hiç ihtiyacımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyacı var? dedi.

Ebü’l-Hasan Harkânî Hazretleri buyurdular ki:

’Nîmetlerin en iyisi, çalışarak kazanılandır. Arkadaşların en iyisi, Allah Teâlâ’yı hatırlatandır. Kalplerinin nurlusu içinde mal sevgisi olmayandır.?

İhlâs ve riyâ nedir? diye sorduklarında; Ebü’l-Hasan hazretleri buyurdular ki: ’Allah Teâlâ için yaptığın her şey ihlâstır. Halk için yaptığın herşey de riyâdır.’

’Dünyada, âlimler ve âbidler çoktur. Ama, akşam ve sabah Cenâb-ı Hakk’ın rızası üzere bulunmak mühimdir.’

’Siz, Allah Teâlâ’dan konuşurken, başka şeyden bahsedenle arkadaşlık etmeyiniz.’

’Cennet’te Tûbâ ağacının altında, Allah Teâlâ’dan bîhaber olarak bulunmaktansa, dünyada bir diken ağacının altında, daima O’nu hatırlamayı daha çok arzu ederim.’

’Resûlullah efendimizin vârisi; O’nun işlerine uyan ve şerîatine tâbi olandır.’

’Ömrüme bakınca, yetmiş üç yıllık ibâdetlerimin hepsini, bir saatlik kadar kısa, günahlara bakınca da, Nûh aleyhisselâmın ömrü kadar uzun gördüm.’

’Dünya, peşinden koştuğun sürede senin padişahındır. Ondan yüz çevirince, sen ona sultan olursun.’

’Allah Teâlâ, nasıl senden vaktinden evvel namaz kılmanı istemiyorsa, sen de O’ndan, vaktinden önce rızık isteme.’

’Şu iki kişinin çıkardıkları fitneyi, şeytan bile çıkaramaz. Dünyâ hırsına sâhip âlim ve ilimden yoksun sûfî.?

’Şayet bir mü’mini ziyaret edersen, hâsıl olan sevabı, kabul edilmiş yüz hac sevabıyla değiştirmemen lâzımdır. Çünkü bir mü’mini ziyaret için verilen sevap, fakirlere sadaka olarak verilen yüz bin altınınkinden daha fazladır. Bir mü’min kardeşinizi ziyarete gittiğinizde, Allah Teâlâ’nın rahmetine kavuştuk diye îtikâd edin.?

Ebü’l-Hasan-ı Harkânî hazretleri, birgün sohbetinde bulunanlara şöyle sordu: ’Dünyada en iyi şey nedir?’ Orada bulunanlar; ’Siz, bizden daha iyi bilirsiniz. Siz bildirin’ dediler. Bunun üzerine Ebü’l-Hasan hazretleri, ’En iyi şey, Allah’ı unutmayan gönüldür’ buyurdu.

Ulemâ; ’Biz Peygamberin vârisiyiz’ diyor. Fakat Peygamberimizin vârisleri arasında biz de varız. Çünkü Onda olan şeylerin bazısı bizde de var. Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.) fakirliği seçmişti. Biz de fakirliği tercih etmiş bulunuyoruz. O cömertti. Güzel bir ahlâkı vardı. Hâinlik bilmezdi. Basîret sâhibiydi. Halkın rehberiydi. Aç gözlü ve hırs sahibi değildi. Hayır ve şerri Allah’tan bilirdi. Tabiatında yalan ve kandırma diye bir şey yoktu. Zamanın esiri değildi. İnsanların korktuğu şeyden korkmazdı. İnsanların güvendiği şeye güvenmezdi. Hiç gururlanmazdı. İşte bunlar evliyânın sıfatlarıdır. Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.), ucu bucağı bulunmayan bir umman idi. Eğer o ummandan bir damla ortaya çıksaydı, bütün âlem ve mahlûkât şaşırır kalırdı. Sûfîlerin kervanı; Cenâb-ı Hakk, Rasûlullah (s.a.s.) ve Ashâb-ı kirâm sevgisinden ibârettir. Bu kervanda bulunan ve ruhları bunların ruhlarıyla kaynaşan kimselere ne mutlu.’

’Yol ikidir: Biri hidâyet, öbürü dalâlet, sapıklık yoludur. Kuldan Allah’a giden yol dalâlet yoludur. Allah’tan kula gelen yol ise hidâyet yoludur. Şimdi her kim hidâyete erdim derse, o, hidâyete ermemiştir. Her kim beni hidâyete erdirdiler derse, o kimse hidâyete ermiştir.’

’Allah Teâlâ’nın karşısında şu üç şeyi muhâfaza etmek zordur: Hak ile iken sırrı, halk ile iken dili, amel (iş, ibâdet) yaparken temizliği.’

’Yakınların yakını, bizim maksadımız olanın yanında uzak kalır. Ey kardeşim, suya daha yakın olan daha çok batar; ateşe daha yakın olan, daha çok yanar.?

’Ne zaman Allah Teâlâ’nın varlığına nazar etsem, kendi yokluğumu görürüm, ne zaman kendi varlığıma nazar etsem, Allah Teâlâ’nın varlığını görürüm.’

’Şu iki kişinin çıkardıkları fitneyi, şeytan bile çıkaramaz: Dünyâ hırsına sahip âlim ve ilimden yoksun sûfî. İlimden en fazla nasîb alan, onunla amel edendir. En fazîletli amel ise, üzerine farz olandır.’

’Dilini, Allah Teâlâ’dan başkası hakkında konuşmamak için mühürle! Kalbini, Allah Teâlâ’dan başkasını düşünmemek için mühürle! İhlâssız bir iş yapmaman ve helâl olmayan bir şeyi yememen için de, davranışlarına, dudaklarına ve dişlerine aynı şekilde mühür vur!’

’Allah Teâlâ kuluna, imandan sonra temiz yürek ve doğru dilden daha büyük hiçbir şey ihsân etmemiştir. İnsanoğlu, şu üç şeyle sürekli olarak tâatı yaparsa, sorgusuz sualsiz Cennet’e gidebilir: Kalb, nefs ve dil.’

?Bir mü’min kardeşini sabahtan akşama kadar incitmeyen kimse, o gün akşama kadar Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ile yaşamış olur. Eğer bir mü’min kardeşini incitirse, Allah Teâlâ onun o günkü ibadetlerini kabul etmez.?

’Çok ağlayınız, az gülünüz. Çok susunuz, az konuşunuz. Çok veriniz, az yiyiniz. Çok uyanık olunuz, az uyuyunuz.?

’Gönüllerin aydınlığı Hakk’a meyilli olmakla, amellerin güzelliği gösterişten uzak olmakladır.?



Eserleri

Kaynaklarda eserleri konusunda farklı bilgiler vardır. İslâm Âlimleri Ansiklopedisi’nde Ebü’l-Hasan Harkânî (k.s)’nin Beşâretnâme ve Esrârü’s-Sülûk adında iki eseri olduğu kaydedilmektedir. Bunlardan Esrârü’s-Sülûk’ün Türkçeye tercüme edildiği de belirtilmektedir. Yeni İslâm Ansiklopedisi’nde ise tek bir eserinden söz edilmektedir: Nûru’l-Ulûm adlı bu eserinde vaaz ve nasîhatleri, bâzı sözleri, münâcât ve menkıbeleri yer almaktadır. Bu eser, Türkçeye Şenol Kantarcı tarafından çevrilmiştir. (Ankara, 1977). Ayrıca, Necmüddîn Dâye onun bir şathiyesine Şerhu Kavli’ş-Şeyh Ebi’l-Hasan el-Harakânî adlı bir şerh yazmıştır.



Vefatı

Ebü’l-Hasan-ı Harkânî hazretleri vefâtı yaklaştığında; ’Kabrimi derin kazın. Yatacağım yer, hocam Bâyezîd hazretlerinin mezarından aşağıda bulunsun’ diye vasiyet etti. Bu vasiyetini yaptığı gece Harkan’da vefât etti. Toprağa verildiği günün akşamı, çok kar yağdı. Ertesi gün başucuna, büyük ve beyaz bir taşın dikildiğini gördüler. Mezarın çevresinde, sadece bir arslanın ayak izleri vardı.

Vefâtında yetmiş üç yaşındaydı. 5 Aralık 1034 (Hicrî 10 Muharrem 425) senesinde Harkan’da vefât etti. Fakat Harkânî Hazretleri’nin Kars Kalesinde de bir kabri vardır. Bu, onun kabri olmaktan çok makamı olmalıdır. Hatta burada adına bir dergâh inşâ edilmiştir. Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde bununla ilgili bir menkıbe yer almaktadır.

Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme’sinde bu rivâyeti şöyle nakletmektedir: Kars kalesi Osmanlılar tarafından III. Murâd Han devrinde tekrar geri alınınca, kale tâmirâtı Lala Mustafa Paşaya verilmişti. Tamiratın yapıldığı sırada askerlerden Hâfız Osman isimli hal sahibi biri rüyasında Hasan-ı Harkânî’yi gördü. Ona; ’Oğlum Hâfız Osman! Uzun müddetten beri toprak altında yatmaktayım. Paşana söyle, kabrimi ayan edip açığa çıkarsın, okunacak Fâtihalardan nasîbdâr olayım’ dedi. Ertesi gece Hâfız Osman aynı rüyayı tekrar gördü. Fakat cesaret edip Paşa’ya söyleyemedi. Üçüncü gece de aynı rüyayı gördü. Ebü’l-Hasan Harkânî, mütebessim çehresiyle bu defa şöyle dedi: ’Yavrum Hâfız Osman! Gördüğün rüyalar sâdık rüyalardır. Yalnız makamımın nerede olduğunu, evvelki rüyalarında söylemediğim için, seni tereddütte bıraktım. Bunun için de paşaya söylemeye cesaret edemedin. Şimdi dikkatlice dinle tarif ediyorum. Yarın hemen Paşaya çık ve söyle. Kars Kale içi mahallesinde Kağızman Kapısı’na girdiğinde yirmi iki adım gün batı tarafına gidersin, son adımın altında benim tabutum bulunur. Üzerimdeki kül ve toprak yığınlarını temizledikten sonra, hâlis topraktan üç arşın eşin. Sandukam meydana çıkar. Tekrar Kars Kalesine doğru on sekiz adım götürür oradan da üç arşın derinliğinde hâlis topraktan kabrimi eşer oraya defnedersiniz. Başucuma bir de cami inşâ edersiniz.’ Hâfız Osman gördüğü bu sâdık rüyayı ertesi gün Paşaya büyük bir heyecanla anlattı. Paşa bu askerini kucakladıktan sonra; ’Yâ evlâdım! Sen de mi bu rüyayı gördün? Evet oğlum, bir pîrî fânî, bana da bu husûsu defalarca rüyada buyurdularsa da senin tafsilâtlı rüyan gibi olmadığından büyük tereddüt ve endişe içindeydim. Bihamdillah bu endişeden beni kurtardın’ dedi.

Ertesi gün Lala Mustafa Paşa bir tamim yayınladı. Bütün halk ve askerî erkân, tekbir sesleriyle rüyada tarif edilen yere geldi. Kazma işi tamamlanıp tabut çıkınca, Mustafa Paşa ulemânın müsadesiyle açtı. Tabuttan hoş bir koku yayıldı. Arkasındaki yaş hırka bile henüz çürümemişti ve savaş sırasında yaralanan sağ bacağı ile sol pazusuna bağlanan mendillerden, hâlâ kan damlamaktaydı. Durum sultana bildirilince, III. Murâd hemen bir türbeyle yanına câmi yaptırılmasını emretti.

Yüce Allah, bizleri şefaatlerinden, âl-i himmet ve nazarlarından ayırıp mahrum etmesin. Âmin.



Yararlanılan Kaynaklar:

Abdurrahman Câmî, Nefahâtü’l-Üns, ss. 443?445.

Fatma Temir, Gönül Dostları, Sirac Yayınevi, ss. 71?79.

İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, VII, s. 128?141.

Muhammed b. Abdullah Hânî, Âdâb, çev.: A. Hüsrevoğlu, Erkam Yay., İstanbul, 1985, s.
53?55;

Rehber Ansiklopedisi, IV, s. 323.

Süleyman Uludağ, ’Harakânî?, DİA, XVI, s. 94,
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • dursun

    selamunaleyküm kardeşlerim, hiç ismini dahi duymadığım bu büyük allah dostunu eşsiz yazısıyla bizlere tanıtanıtan hocamızdan allah bindefa razı olsun.allah hepimize hidayet etsin rahmetler versin.rehber dergisine çok teşekür ederim selamunaleyküm sağlıcakla kalın.

  • sadullah

    selamünaleyküm dostlar allahü teala bütün dostlarından razı olduğu gibi bu dostundan da razı olsun rabbim bizi şefaatlarına nail eylesin (amin)inş rabbim bizi deonların ahlakları ile ahlaklandırsın inşallah tanımadığız bu allah dostunu bize tanıtan kardeşlerden de rabbim razı olsun.s.a dua edin inş

  • medine pazarı sincan

    rehber dergisine teşekkür ederim buyazıdan dolayı sahabelerimizdende inşallah yazılarınızı okumak istiyorum

3 kişi yorum yazdı.