Özlenen Rehber Dergisi

113.Sayı

Selamlaşma Adabı - 2

ÖNCE SELAM VERMEYE ÇALIŞMAK
Ebû Ümâme (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’İnsanların Allah Teâlâ’ya en yakın olanı, onlara ilk önce selam verenlerdir.’ (Ebû Dâvûd, Edeb, 147)
SELAMIN FAYDALARI

Selam ülfet ve muhabbetin artmasına sebep olur. Kendi evine giren kimsenin ehline selam vermesi müstehabdır. Selam karı-koca arasındaki fitne tohumlarını bertaraf eder.
Selam verdikten sonra bir de musafaha yapılırsa bu durum muhabbetin artmasına vesile olur. Musafahanın sünnet olan şekli şöyle tarif olunur: İki elin ayaları ve ortası birbirine tam nüfuz edip sürtüşmelidir.
İbn-i Abidin şöyle demiştir: ’(Musafaha esnasında kişiler) birbirlerinin başparmağını ellerine almalıdırlar. Çünkü onda bir damar vardır ki, (kalpte) sevgiyi yeşertir. Hadiste böyle gelmiştir. Bunu El-Kuhistânî ve başkaları nakletmiştir.’ (İbn-i Âbidin, Raddu’l-Muhtâr Ale’d-Durri’l-Muhtâr, c.9, s.465, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut, 2010)
Eğer eve selam vermeden girilirse muhakkak ev ehli arasında kavga vb. fitneler zuhur eder. İçerisinde kimse olmayan bir eve girildiğinde es-Selamü aleynâ ve alâ ibâdillâhi’s-sâlihîn denilmelidir. (Bkz., Muvattâ, Selâm, 3; Buhârî, el-Edebu’l-Mufred, 484, c.2, s.592, h.no:1055) Bu selama melekler mukabele eder ve o eve cinler ve şeytanlar giremez.
SELAM ŞEKİLLERİ

En güzel selam; ’es-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berakâtuhû’dur. Bir Müslüman, Müslüman kardeşine ’es-Selâmu aleykum’ dediğinde on sevap kazanır. ’Ve rahmetullâh’ lafzını eklediğinde yirmi sevap, ’ve berakâtühû’ lafzını da eklediğinde otuz sevap kazanır.
İmrân b. Husayn (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir adam Nebi (s.a.v.)’e geldi ve: "Esselâmu aleykum!’ dedi. (Rasûlullah) da onun selamına (aynı şekilde) karşılık verdi. Sonra (o adam) oturdu. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): ’On (sevap kazandı)!’ buyurdu. Sonra diğer bir (kimse) geldi ve: ’Esselâmu aleykum ve rahmetullâh!’ dedi. (Rasûlullah da) ona (aynı şekilde) karşılık verdi. (O adam) da oturdu. (Rasûlullah onun için de): ’Yirmi (sevap kazandı)!’ buyurdu. Sonra diğer bir (kimse) geldi ve: ’Esselâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berakâtuhû!’ dedi. (Rasûlullah da) ona (aynı şekilde) karşılık verdi ve (o adam da) oturdu. (Rasûlullah onun için de): ’Otuz (sevap kazandı)!’ buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 146)
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz bazen Hz. Fâtıma (r.anhâ)’ya gittiğinde, ’Merhaba yâ Fâtıma!’ ’Merhaba kızım!’ (Bkz., Buhârî, Menâkıb, 25; İsti’zân, 43) buyururlardı. Bu bakımdan böyle de selam verilebilir.
Zira Efendimiz Miraç Hadisesinde Cenâb-ı Mevlâ’nın huzuruna uruç eylerken kendisine İbrahim (a.s.), ’Merhaba sâlih oğul!’ (Bkz., Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 42) demişlerdi.
Merhaba kelimesi, ’geldiğiniz yer geniştir, daralmayın, sıkılmayın’ anlamında olup karşıdaki kişiye ikram ve saygı için söylenilen bir sözdür.
AKSIRMA ADABI
Aksıran kişinin ’Elhamdulillâh’ demesi, bunu duyanın da ona; ’Yerhamukâllah/Allah sana merhamet etsin’ demesi sünnettir.
Ali b. Ebî Tâlib (r.a)’den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu:
’Biriniz aksırdığı zaman ’Elhamdülillâh / Hamd Allah’a mahsustur’ desin ve etrâfındakiler de ona; ’Yerhamükâllâh / Allah sana rahmet eylesin’ diye karşılık versinler. Kendisi de etrâfındakilere; ’Yehdîkumullâhu ve yüslihu bâleküm / Allah size hidâyet eylesin ve hâlinizi düzgün eylesin’ duasıyla karşılasın.’ (İbn Mâce/Edeb: 20.)
Ebû Hureyre (r.a.)’ın Nebi (s.a.v.)’den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: ’Biriniz aksırdığı zaman ’el-Hamdu lillâh/Hamd Allah’a mahsustur.’ desin. (Mü’min) kardeşi veya arkadaşı da ona: ’Yerhamukallâh/Allah sana merhamet etsin.’ desin. Ona: ’Yerhamukallâh!’ dediği zaman, (kendisi de ona): ’Yehdîkumullâhu ve yuslihu bâlekum/Allah size hidayet etsin ve hâlinizi ıslah etsin.’ desin." (Buhârî, Edeb, 126)
Nevevî, el-Ezkâr’da; ’Âlimler, aksıran kişinin aksırmayı müteakiben; Elhamdülillâh-’Hamd Allah’a mahsustur’ demesinin müstehablığı hususuna ittifak etmişlerdir. Fakat ’Elhamdülillâhi Rabbi’l-Âlemîn’-’Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur’ derse daha güzel olur. Eğer; ’Elhamdülillâhi alâ külli hâl’-’Hamd her durumda Allah’a mahsustur’ derse daha faziletli olur’ demiştir.
Aksıran kişi hamd edince yanındakilerin ’Yerhamükâllah’ demesi Hanefî ve Hanbelîlere göre farz-ı kifayedir.
Aksırdığı zaman hamdetmeyen kimseye ’Yerhamükâllah’ diye dua etmek ise müstehab değildir. Çünkü kendisi hamdetmediği için cevaba layık değildir.
Ebû Hureyre (r.a.)’ın Nebi (s.a.v.)’den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: ’(Din) kardeşine (aksırdığı zaman) üç defa(ya kadar) ’yerhamukallâh’ de. (Bundan) fazla olan (aksırma) ise nezle(den)dir.’ (Ebû Dâvûd, Edeb, 101)
Suyûtî; ’Bundan sonra (üçten sonra) ona cevap verilmez, çünkü aksırması bir hastalıktan dolayıdır’ demiştir.
Aksırırken başını eğer ve yüzünü eli veya mendiliyle örter. Ağzından çıkabilecek tükürük veya balgamın bir başkasına ulaşmasını böylelikle engellemiş olur. Sesini kısarak aksırır.
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Her kim bir söz konuşur da o sırada aksırırsa o (söz) haktır.’ (Ebû Ya’lâ, Müsned, c.5, s.440, h.no:6322)
Enes (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Sözün en doğrusu, (söylendiği) sırada aksırılandır.’ (Taberânî, Evsat, c.2, s.302, h.no:3360)

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.