Özlenen Rehber Dergisi

13.Sayı

Es-selâm

Sultan ÇONGAOĞL Özlenen Rehber Dergisi 13. Sayı
’S-L-M’ kökü, Kur’an’da çekim ve türevleriyle çok sık kullanılan kelimelerden biridir. Kur’an-ı Kerîm’de bu kökten gelen, barış anlamındaki ’selm, silm, selem’ kelimelerinin yanında, aynı kökten ’selâm, islâm ve teslîm’ şeklinde türevleri de bulunmaktadır. 1
Selâm, Allah-u Teâlâ’nın ismi olarak; ’Zâtı, her türlü eksiklikten uzak, her çeşit afet ve kederlerden emin olduğu gibi başkalarına da esenlik veren Allah (c.c.)’ anlamına gelir.2
Elmalılı Hamdi Yazır bu ismi şu şekilde tanımlar: Her selametin kaynağı, kendisi ayıptan, kusurdan, eksiklikten, yokluktan kısacası her tehlikeden sâlim olduğu gibi, selamet umulan, selamet arayanları selamete erdirecek olan da O’dur. Mümin, iman, emniyet ve güven verici, şüphe ve tereddütleri kaldıran, isteyenlere iman, korku içinde olanlara emniyet veren ve verecek olan da O’dur.
Kur’an-ı Mübîn’de ’Es-Selâm’ ismi yalnızca bir ayette Allah için kullanılmıştır: ’O, Selam’dır, Mümin’dir, Müheymin’dir.’ Diğer bir çok ayette ise selâmet, esenlik anlamına gelebileceği gibi, Allah’ın vasfı olarak da düşünülebilir. Mesela, ’Lehüm dâru’s-Selâm...’ âyeti; ’Onlar için selamet yurdu...’ veya ’Selam olan Allah’ın beldesi vardır’ diye anlaşılabilir.
Bu mübarek isim ’Kuddûs’ ismine yakın bir mana taşımakta ise de Kuddûs ismi ekseriyetle, hem geçmiş hem de şimdiki zamandaki hâdisât’a tecellî ederken, Selâm ismi daha ziyade, istikbale dönüktür. O, ezelde nasılsa ebed’de de öyledir. O asla yok olmaz. İlmi azalmaz, kudreti kesilmez, mülkü elinden çıkmaz. 3
Allah’u Teâlâ Selâm ismi ile gerek dünyada gerekse ahrette tehlike içine düşen kullarını murad ederse selamete çıkarır. Her türlü selametin sahibi Rabb’imiz olduğu gibi, murad ettiğini selamete erdirecek olan da Allah’tır. O’nun emri olmadıkça kılıç ince bir bezi bile delip geçemez; fakat bir de takdir bıçağı birinin ciğerine saplanacaksa, yüz kat zırhı bile delip geçecektir. Hazreti İbrahim’in elindeki bıçak taşı kesti; fakat Hazreti İsmail’i kesemedi. O halde selameti ve saadeti yalnız Allah’tan bilmek ve yalnız ona hamd etmek gerekir. Her türlü tehlikenin selamet yollarını ve sebeplerini yaratan da Selâm olan Allah’tır.
Varlığın nuru ve Allah’ın Aziz Nebi’si (s.a.v) Efendimiz buyuruyorlar ki: ’Cennet ehli zevk ve sefa içinde eğlendikleri bir sırada onlara bir nur doğar yayılır ve başlarını kaldırınca üzerlerinden kendileri Rablerini tecelli ettiğini görürler. O sırada Allah’tan, ’Selam size ey cennet ehli!’ diye nida gelir. Bu da Allah-u Teâlâ’nın şu mübarek ayeti ile bildirilmiştir: ’Onlara esirgeyen Rabb’dan söz olarak ’selam’ vardır.4
Yine cennetteki o şerefli kullar, Allah-u Teâlâ’nın cemalini seyrettikleri müddetçe tecelli kalkıncaya kadar içinde bulundukları nimetlerden hiç birine iltifat etmezler. Sonra da onlara Allah-u Teâlâ’nın nuru ve bereketi kalır. 5
Yine başka bir hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: Sevban (r.a.) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.v.) selam verip namazdan çıkınca üç kere istiğfarda bulunup; ’Allahümme Ente’s-Selâmü ve Minke’s-Selâm Tebârakte Ya Zelcelâli ve’l-İkrâm’ / Allah’ım! Sen selamsın. Selamette senden’dir. Ey Celal ve İkram sahibi! Sen münezzehsin, Sen yücesin’ buyurarak bize bu mübarek ismi nasıl söyleyeceğimize dair yol göstermişlerdir.6
Müminler arasında alınıp verilen selam, bir selamet, esenlik ve saadet temennîsidir. Allah’tan gelen selam ise bir temennî değil, bizzat bu selamet ve esenliğin lütfedip gerçekleştirilmesidir.7
İmâm-ı Gazâlî der ki: ’Hile, kin, haset, kötülüğü istemek gibi şeylerden uzak, günah ve yasaklardan beri olan her kul, Allah’a selamet bulmuş bir kalp ile gelecektir. İşte kulun bu gibi huylardan arınması, Selâm-ı Mutlak’tan istifade etmesiyle mümkündür. Şu halde selam ve İslam sıfatlarıyla ancak, diğer Müslüman kardeşlerinin, o kişinin dilinden ve elinden sadır olabilecek kötülüklerden emin olacakları kimse vasıflandırılabilir. Henüz kendi nefsini kurtaramayan kişi bu ulvî vasıfla nasıl nitelenebilir.8
Selâm isminin tecellisi: Allah-u Teâlâ’nın Selâm isminin tecellisi ile şereflenen kul her noksandan her afetten ve her ayıptan Allah’ın salim kıldığı kuldur. 9
Ey lütuf ve kerem sahibi Allah’ım! Bu günahkar kullarına da cemalini gören selâmını duyan o bahtiyarlar arasına katıver.
Yüce kelâm’ında; ’Şüphesiz ki Allah ve melekleri, O Peygamber (s.a.v.)’e çok salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle de selâm verin’ buyuruyorsun. Biz de alemlere rahmet kıldığın Habîb-i Zîşân Efendimize sayı ile sayılamayacak kadar salât ve selâm gönderiyoruz.
Ey Allah’ım! Bizim selâmımızı senin selâmına, salâtımızı da senin salâtına katıp O’na ulaştır.
Ey esenlik veren Selâm! Vücudumuzu her türlü beladan koru... Amin

Kaynaklar:
1. Abdulkadir GEYLÂNÎ (K.S.)Ve Esmâü’l-Husnâ Kasidesi, Yrd. Doç. Dr. Niyazi BEKİ, s. 41.
2. Kur’an Ve Kainat Penceresinden Esmâ-i Husnâ, Doç. Dr. Abdülaziz HATİP, s.78.
3. a.g.e., Doç. Dr. Abdülaziz HATİP, s.79.
4. Yasin Sûresi 36/58.
5. İbn-i Mâce, Terğib Ve Terhîb.
6. Müslim, Mesâcid 135 ; Tirmîzî, Salât 224, Ebû Davûd, Salât 360.
7. a.g.e., Doç. Dr. Abdülaziz HATİP, aynı yer.
8. Esmâü’l-Husnâ Şerhi, İmâm-ı GAZÂLÎ (K.S.), Merve Yay.
9. Velîlerde Ve Tarikatlarda Usûl, Abdulkadir GEYLÂNÎ (K.S.).
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.