Arapça dilinin yüce bir konumu ve yüksek bir mertebesi vardır. Nitekim o, vücuda nispetle kalp gibidir. O bir kapı ya da pencere gibidir ki onunla Allah (c.c.)’ın gizlediği ilimlere muttali olunur. Allah’ı onunla tanır, Kur’ân-ı Kerim’i onunla düşünür ve anlarız. Allah Teâlâ bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmuştur:
’Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik.’1
Âlimlerimizin Arapça hakkında söylemiş olduğu sözler:
Hafız İbn-i Kesîr (rh.a.) şöyle diyor:
’Arapların dili, bütün dillerin en fasihi, en açığı ve en genişidir. Ruhlarda kaim olan manaları en çok ve tam olarak ifade edenidir. Bu sebeple kitapların en şereflisi olan Kur’an, dillerin en şereflisi olan Arapça lisanıyla indirilmiştir.’
Ebû İshâk ez-Zücâcî (rh.a.) şöyle diyor:
’Ebû Abbas el-Müberrid’i şöyle derken işittim: ’Bazı Selef-i Sâlihîn (Sahâbe, Tabiîn, Tebeu’t-Tâbiîn) şöyle diyor: ’Size gereken Arapça’dır, ona sımsıkı sarılın. Zira o, apaçık bir mürüvvettir. Ve o, Allah (c.c.)’nun, peygamberlerinin ve meleklerinin lisanıdır.’
Hz. Ömer (r.a.), Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.)’a yazdığı mektupta şöyle demiştir:
’Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnet-i seniyyesini iyice idrak edin, Arapçayı öğrenin ve Kur’ân’ı irab edin2. Zira o Arapçadır.’
Ve yine Ömer b. el-Hattâb (r.a.) şöyle demiştir:
’Arapçayı öğrenin. Zira o sizin dininizdendir. Miras ilmini de öğrenin. Zira o da sizin dininizdendir.’
Nahiv ilminin önemi:
Meşhur lisan âlimi el-Esmaî (rh.a.) şöyle diyor:
’İlim talebesi hakkında en çok korktuğum şey; nahiv ilmini bilmediği takdirde Nebi (s.a.v.)’in şu buyruğu cümlesine dâhil olmasıdır: ’Her kim bana kasten yalan isnat ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın.’3’
Yine Şâfiî (rh.a.) şöyle demiştir:
’Her kim nahiv ilminde uzmanlaşırsa bütün ilimlere yol bulur.’
İbn-i Cinnî (rh.a.) şöyle diyor:
’Muhakkak ki şeriat ehlinden dalalete düşenlerin ve doğru yoldan sapanların çoğunluğu, bu yüce ve şerefli lisan hususundaki zayıflığı aklını çelen ve onu hafife almış kimselerdir.’
Şu halde nahiv, büyük şeref sahibi olan yüce ilimlerdendir. Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Rasûlü’nün sünneti ancak onun vasıtasıyla anlaşılır.
Nahiv bir pencere gibidir. Kelamını düşünerek oradan Allah’ın muradına muttali olur ve yüce manalarına ulaşırız.
İbn-i Haldun’un sözlerinin en güzelinden biri de şudur:
’Muhakkak ki Arapça ilimlerinin en önemli ve öncelikli olanı nahiv’dir. Nitekim kastedilen ifadelerin asılları onun vasıtasıyla anlaşılır. Fail mef’ûlden, mübtedâ da haberden ayırt edilir.’
Mücâhid (rh.a.) şöyle diyor:
’Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kişinin, Arapların dil ilimlerini (tam manasıyla) bilmeden Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim hakkında konuşması helal değildir.’
Allah Teâlâ’nın kelamını, tefsirin ve Rasûl (s.a.v.)’in hadislerinin inceliklerini, itikadî mevzuların delillerini, hükümlerin, fıkhî meselelerin ve muhtelif şer’î bahislerin delillerini ancak nahiv ilminin ilhamı ve direktifleri sayesinde anlayabilir ve idrak edebiliriz.
Nahiv ilmini öğrenmenin hükmü:
Nahiv ilmi farz-ı kifâye olup toplumda yeteri sayıda kimse öğrendiği zaman diğer insanlar onu öğrenmekten muaf olurlar. Bununla birlikte nahiv ilmi, kendilerini fetva ve hüküm vermeye adayan ilim, fıkıh ve tefsir ehli üzerine farz-ı ayndır.
* Bu makale, Eymen Emîn Abdulğanî’nin Dâru’t-Tevfîk, Kahire, 2011 baskılı ’el-Kâfî Fî Şerhi’l-Âcurrûmiyye’ isimli eserinin 20-21. sayfalarının tercümesidir.
(Endnotes)
1 Yûsuf, 12/2.
2 Yani âyetlerini anlamak maksadıyla cümlelerinin yapısını ve dilinin karakteristiğini çözmeye çalışın.
3 Buhârî, İlm, 38.
Arapçanın Önemi ve Konumu*
Özlenen Rehber Dergisi 153. Sayı
1 kişi yorum yazdı.