Özlenen Rehber Dergisi

12.Sayı

Müjdelenen Garipler

Esra UYANIK Özlenen Rehber Dergisi 12. Sayı
....................................Hadis Araştırması.................................

بَدَأَ اْلاِسْلاَمُ غَرِيباً وَسَيَعوُدُ غَرِيباً فَطُوبَى لِلْغُرَباَءِ } }
İslâm garip ba?ladı, (ileride) ba?ladığı gibi garip olacaktır. Ne Mutlu o gariplere! (Müslim, İman 232 ; Tirmîzî, Îman 13 ; İbn-i Mâce, Fiten 15 ; Dârimi, Rikak 42 ; Ahmed B. Hanbel c.l, s.184, 398, c.2, s.222, 389, c.3, s.73)

Tirmizi bu hadisi Amr b. Avf rivayetinde hasen kabul eder.(1) İbn-i Kuteybe sahih kabul eder.(2) Mecmeu’z-Zevâid’de Abdullah b. Ömer’in rivayeti ( Ne Mutlu o gariplere ) cümlesi dı?ında sahih kabul edilir.(3)

Garip, kelime manası olarak hayret verici, tuhaf, kimsesiz, zavallı ve gurbette olan manalarına gelir. Gariplerin kimler oldu?u Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) tarafından da açıklanmı?tır. Bu konuda farklı varyantlarda hadisler mevcuttur.

Abdullah b. Mes’ûd’un rivayetiyle Peygamber Efendimize: “Garipler kimlerdir Yâ Rasûlallah?” diye soruldu?unda: “Kabilelerinden İslâm için ayrılanlardır.” buyurmu?lardır.” (4)

Abdullah b. Amr’ın rivayet etti?i ba?ka bir hadiste ise, garipler kimlerdir diye soruldu?unda, Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “İsyan edenlerin itaat edenlerden çok oldu?u bir toplumda sayıları az sâlih insanlardır.” buyurmu?tur.(5)

Nâbi b. Malik’in rivayetinde bir gün Hz.Ömer (r.a.) mescide girdi. Muaz b. Cebel’i Peygamber (a.s.m.)’in evinin önünde oturmu?, a?lıyor bir halde buldu. Hz. Ömer, Muaz’a niçin a?lıyorsun diye sordu?unda, Muaz Hz Peygamberin mescid’de söyledi?i bir söze a?ladı?ını söyler:

“Allah (c.c.) iyilik yapan, takva sahibi, gizlenmi? kullarını sever. Onlar kaybolsalar aranmazlar, gelseler tanınmazlar. Onların kalpleri hidayet lambalarıdır. Her fitneden (sa? salim) çıkarlar. Onlar; övülen, gıpta edilen gariplerdir. İnsanlar içinde gerçekten çok az bulunurlar, onun için garipler diye isimlendirirler.(6)

İnsanların ço?u bu sıfatları ta?ımazlar. Bu sıfatları ta?ıyanlar sayıca az oldukları için di?erleri içinde gariptir. Ehl-i İslâm, insanlar içinde gariptir. Mü’minler, ehl-i İslâm içinde gariptir. İlim ehli, mü’minler içinde gariptir. Ehl-i sünnet ise, ehl-i ilim arasında gariptir. Sünnete ça?ıranlar ve bu u?urda onlara gelen belalara sabredenler en çok garip olanlardır; fakat, onlar gerçek manada ehlullahtır. Onların garipli?i ço?unluklar arasında yalnız kalmalarıdır.

Aslî manada bir gurbet söz konusu de?ildir. Cenâb-ı Hakk’ın el-En’âm Sûresi 116. âyetinde belirtti?i gibi: “Yeryüzünde bulunan (İnsanların) ço?unlu?una uysan seni Allah’ın yolundan saptırırlar.” Bir görü?e göre de garipler, Allah ve Rasûlü için Mekke’yi terk edip, Medine’ye giden muhacirlerdir.”(7)

Amr b. Avf’ın rivayetine de Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Garipler, halkın benden sonra sünnetten bozduklarını düzeltmeye çalı?anlardır.”

buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz, ba?ka bir hadislerinde de: “ كُنْ فِي الدُّنْياَ كَاَنَّكَ غَرِبٌ / Dünyada bir garip gibi ol”(8) buyurmu?lardır. Bu hadis ı?ı?ında da garipli?in gerçek hayata duyulan özlem oldu?u anla?ılabilir.

Tüm bu hadislere dayanarak diyebiliriz ki; garipler dünyada az da olsalar İslâm’ı ya?amaya çalı?an, cemiyet ne kadar bozulursa bozulsun bid’atlerle sava?an ve sünneti ihya etme gayreti içinde olan ve esas yurdun ahiret yurdu oldu?unun bilincinde olarak dünyayı gurbet kabul eden samimi mü’minlerdir.
İslâm garip olarak ba?ladı ifadesi İslâm’ın Mekke’deki ilk durumuna i?arettir.

İslâm az ki?iyle ba?ladı, ba?ladı?ında garipti, daha sonra güçlendi, İnti?ar etti (yayıldı). İslâm’ın ilk devirlerinde Müslümanların, küffârın eziyetiyle ve yurtlarından çıkarılmakla imtihan edilmesi de garip ba?ladı manasına gelebilir.

Bu eziyetler mü’minlerin îmanlarının hâlis olması ve günahlarının örtülmesi içindir. Peygamber Efendimizin bir hadisi de bunu te’yîd etmektedir.(9)

“Felaketlerle kar?ı kar?ıya kalma bakımından insanların en çok iptilaya u?rayanı peygamberlerdir, sonra onların benzerleri, daha sonra onların benzerleridir.

Ki?i dini nispetinde belaya dûçar olur. E?er dinine sımsıkı sarılmı?sa, imtihanı ço?alır, dininde zayıfsa, imtihanı da dini kadardır. Bela, kulu, hatalarıyla birlikte yeryüzünde yürür hale gelinceye kadar terk etmez.(10)

Cenâb-ı Hakk, en-Neml Sûresi 93. âyetinin de ?öyle buyurur: “Ve dedi ki: Hamd olsun o Allah’a ki, size âyetlerini gösterecek de onları bilip anlayacaksınız, hem Rabbin yapa geldiklerinizden habersiz de?ildir.”
Elmalılı Muhammed Yazır, bu âyetleri tefsir ederken, İslâm’ın garip ba?lamasıyla ilgili hadisi de zikreder ve ?u tespitlerde bulunur: “Bu âyetin i?aretine göre İslâm’ın istikbali gece de?il gündüzdür, sönük de?il parlaktır.

Ara sıra basan gece karanlıkları, onu dinlendirip tekrar uyandırmak içindir. Hadisin sonundaki ‘müjdeler olsun’ ifadesi bu hadisin korkutmak için de?il, müjdelemek için oldu?unu gösterir. Gerçi bunda da dönüp garip olma korkusu yok de?il, fakat sönmeyip yeniden ba?laması müjdesi vardır.

Hadisin sonundaki “فَطُوبَى / müjdeler olsun” ifadesi güzellik, temizlik, lezzet ve gönül ho?lu?u manalarına gelir.(11) İbn-i Abbas’a göre tûbâ, ferah ve göz aydınlı?ı manasınadır. Bazıları tûbâ’dan murad cennettir demi?lerdir. Cenâb-ı Hakk er-Ra‘d Sûresi 29. âyette:

“ طُوبَى لَهُمْ وَحُسْنُ مَاۤبٍ/ Mutluluk ve güzel gelecek onlarındır.” buyurmu?tur. Bu âyetle de gariplerin güzel bir gelecek sahibi oldu?u beyan edilmektedir. Onlar İnsanların en mutlularıdır, ahirette ise derece bakımından peygamberlerinden sonra gelirler.(12)

Hadîs-i Şerîf’in; “Ba?ladı?ı gibi garip olacaktır.” kısmı İbn-i Kuteybe’ye göre iki ihtimal dahilindedir (iki ?ekilde tezahür edebilir):

1) Ba?ta yabancı görüldü?ü gibi yabancı olarak görülür sonra tekrar kabullenilir. Ba?ta nasıl tanınmı? ise yeniden tanınır.

2) Dünyada kıyamete yakın çok az Müslüman kalır. Bu durum deccalden, ye’cûc ve me’cûc’den sonra kıyamete yakın bir zamanda olur. O zaman Allah (c.c.) bir rüzgar gönderir, o rüzgar her mü’minin ruhunu kabzeder, sonra kıyamet kopar.(13)

Bu dinin yeniden garip olması (kıyamete yakın) insanların dinden dönmesi ve çok az ki?inin mü’min kalması anlamına da gelebilir. El-Mâide Sûresi 54. âyette de böyle bir durumdan bahsedilmi?tir: “Ey İman edenler, sizden her kim dininden dönerse bilsin ki, Allah yakında bir topluluk getirecektir....

” Bu görü? de imkan dahilindedir. Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında yani İslâm’ın ba?langıcında on bir fırka İslâm’dan dönmü?tür. Bu olayın kıyamete yakın yeniden gerçekle?mesi ve Allah’ın u?runda cihâd edecek yeni bir kavim getirmesi mümkündür.(14)

Haydar Hatipo?lu, İbn-i Mâce Şerhi’nde, İslâm’ın yeniden garip olarak ba?lamasını son zamanlarda fitnelerin ço?alması, insanların bozulması sonucunda insanlı?ın yeni bir câhiliyye ya?ayaca?ı ve İslâm’ın bu insanlar arasında garip kalaca?ı ?eklinde açıklanmı?tır.(15)

Sonuç olarak bu hadis hakkında iki genel kanaat oldu?unu söyleyebiliriz. İlkine göre hadis, inzar (uyarma) anlamı ta?ımaktadır. Yani İslâm kıyamete yakın ilk haline dönecek, Müslümanlar azalıp, me?akkatlere maruz kalacaklardır. İkinci kanaate göre ise hadis, teb?ir (Müjdeleme) anlamı ta?ımaktadır. İslâm hiç bilinmiyorken nasıl güçlenip, inti?ar etmi? ise, tekrar güçlenip inti?ar edecektir anlamındadır.

Dünya Müslümanlarının hali nazar-ı dikkate alınırsa, bu hadisin ifade etti?i her iki anlamı da ta?ıdı?ı görülebilir. Hadîsin hangi anlamı alınırsa alınsın, esas mühim olan noktanın, ‘müjdelenecek gariplerden olabilmek’ oldu?u hatırdan çıkarılmamalıdır.

Kaynakça:
1) Sünen-i Tirmîzî Tercemesi
2) İbn-i Kuteybe, İlmu’l-Hadîs
3) Mecmeu’z-Zevâid
4) Ahmet b. Hanbel, Müsned, c.II, s.184 ; İbn-i Mâce, Fiten 15.
5) Mecmeu’z-Zevâid
6) İbn-i Kuteybe, a.g.e.
7) Müslim, Sofuo?lu Tercemesi, İbn-i Mâce, Nesâî
8) Buhârî, Rikak 3, Tirmîzî, Zühd 25.
9) İbn-i Kuteybe, a.g.e.
10) Tirmîzî, Nesâî, İbn-i Mâce, İbn-i Hıbbân, Ahmet b. Hanbel
11) Müslim, Sofuo?lu Tercemesi
12) İbn-i Kuteybe, a.g.e.
13) İbn-i Kuteybe, a.g.e.
14) Süleyman Ate?, Kur’an Meali, el-Mâide 5/54 açıklaması.
15) Haydar HATİPOĞLU, İbn-i Mâce Tercüme ve Şerhi
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.