Özlenen Rehber Dergisi

29.Sayı

Günümüzde Tesettür

Fadime SARISAKALOĞLU Özlenen Rehber Dergisi 29. Sayı
Giyinme, insanı sıcak soğuk gibi tabi etkilerden korumak, şekil ve güzellik kazandırmak gibi çeşitli amaçlara yönelik olarak kullanılmakla birlikte, giyinmeden asıl maksat ise örtünmedir. Örtünme, insanı hayvanlardan ayıran hususlardandır.

Örtmek anlamındaki Arapça ’str’ mastarından gelen ’tesettür’ ise; ’örtünmek, saklamak, gizlemek, kapanmak...’ demektir.

İnsanın giyinme tarzı bir bakıma dünya görüşünü ortaya koyan sembollerden biri olması hasebiyle İslâm bunun üzerinde titizlikle durmuştur. Gerek Kur’an âyetlerinde gerekse hadis-i şeriflerde örtünmenin farziyeti ve lüzumu bildirilmiş ve dikkatlerimiz bu konu üzerine çekilmiştir. Nûr suresi 30-31. âyetlerde: ’(Ey Habib’im!) Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir. Şüphesiz ki Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar, ziynetlerini açmasınlar (ziynetlerinin takıldığı boyun, baş, kol, bacak ve kulak gibi yerlerini göstermesinler). Ancak bunlardan görünen kısım müstesnadır (yüz ve el gibi). Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar (salsınlar). Ziynet yerlerini açmasınlar...’ Yine Ahzab suresi 59. âyette de örtünmenin bağlayıcılığı üzerinde durulmuştur.

Peki, emredilen örtünün özellikleri neler olmalıdır?

İslâm, kadının giymesi gereken elbisenin tümünü ve şeklini kesin çizgilerle tayin etmemiştir. İstenen sadece bedenin örtülmesidir, kadının vücudunun herhangi bir yerinin herhangi bir güzelliğini göstermemesidir. Âlimler bu konuda şu özellikleri sıralamışlardır:

a) Bütün bedeni örten bir elbise olması
b) Dar olarak vücut hatlarını belli etmemesi
c) İnce ve şeffaf olmaması
d) Elbiseye (veya vücuda) sürülen kokunun duyulmaması
e) Erkek elbisesine benzememesi gibi...(1)
Bu dikkat sınırlarını günümüze göre uyarlamak gerekirse kısaca şunlar söylenebilir:
1- Manto ve Pardesüler:
Şeffaf, dar, bele doğru daralan, uzun yırtmaçlı, parlak deriden imal edilmiş, çok süslü ve desenli, önü açık veya düğmelenmeyen manto veya pardesüler...
Örtünmenin amacı, vücut hatlarını belli etmemek ve cazibeyi gizlemek olduğu hâlde bu çeşit pardesü veya mantolar, bu gayenin dışına çıkmakta ve tesettür emri ihlal edilmektedir.
2- Etek, gömlek ve tişörtler:
Dar, içini gösteren veya vücuda yapışan’ tipte etek, gömlek veya tişörtler, özellikle ışık vurunca tesettürü mânasız kılmaktadır. Böylece bütün dikkatleri üzerine toplamaktadır.
Uzun yırtmaçlı etekler, bazen diz kapağına kadar çıkabilmektedir. Hadislerde ’sadece el, ayak ve yüz açık kalabilir’ buyurulmakta iken; mahremleri dışındakilerinin yanında kısa kollu, hatta cezb edici dantelli elbiseler giymek, İslâm’ın rûhuna zıttır.
3- Başörtüsü:
Aşırı süslü, şeffaf, göz alıcı renkte ve yaldızlı başörtüsü: Örtünmenin hedeflerinden birisi de ’dikkat çekmemek’ olduğu halde, bu tür başörtüler dikkatleri üzerine toplamaktadır. Şeffaf olanlar, içini göstererek hadislere açık bir muhalefet teşkil etmektedir.
Boynu ve -baştan arkaya kayarak- saçı tam örtmeyen başörtüsü: Yalnız çene altından veya enseden bir düğüm atılınca boyun açık kalmakta ve âyette geçen ’başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar’ emri terk edilmektedir. Altına tülbent takılmayan ve sağlam bağlanmayan başörtüleri de saçın bir bölümünü açıkta bırakmakta ve Rabbimizin emri ihlâl edilmiş olmaktadır.
Pardesü ve elbisenin içinde bırakılmak veya ense üzerinde düğümlenerek sıktırılmak suretiyle, saçın şeklini ortaya çıkaran başörtüsü: Hadislerde geçen ’deve hörgücü’ tabirine benzeyen bu şekiller, dikkat çekici olarak örtünmenin amacını tehlikeye düşürmektedir.
4- Çoraplar:
İnce, dantelli, desenli veya şeffaf çoraplar, pardesünün altında kalan kısımları tesettür ölçüsünün dışında bırakmaktadır. Tesettür, tenin görünmemesini amaçlarken ince çorap, tesettürü sağlamamakta ve Rabbimizin emrine uyulmamış olunmaktadır.
5- Aşırı süslü, dikkat çekici, uzun topuklu ve yüksek tabanlı ve sandalet tipi dikkat çekici ayakkabılar...
Yine kadının kendisine helal olmayanların yanında parfüm ve makyaj kullanması da helal değildir.
Topluma şekil veren bir bakıma kadındır. Çünkü bir eş olarak kadın erkeğini ve bir anne olarak da çocuğunu etkileme, onlara tesir etme imkânına sahiptir. Kadın açık saçık giyindiği, fiziki güzelliğini sergilemekte bir mahzur görmediği zaman hem kendisi günaha girmekte hem de başkalarını bu günaha sevk etmektedir. Şöyle ki örtünme, çıplaklık, bakma ve iffeti koruma arasında sıkı bir bağ vardır (yukarıdaki âyette bu ilişkiye dikkat çekilmiştir). Kadın örtünmesi gerekli yerlerini açtığında, vücudunu teşhir ettiğinde ister istemez karşı cinsin haram bakışlarını üzerine celb edecektir. Çünkü karşı cinse ilgi ve yakınlık hissi fıtratta mevcuttur. Uygun olmayana kıyafetler bu duyguları coşturacak ve neticede zinaya kadar giden fillere sebep olacaktır. Dinimizin korumayı emrettiği beş şeyden bir olan ’nesebin korunması’ sağlanamayacak ve bozuk nesiller yetişecektir. Ayrıca zina, içki kumar gibi kötü ahlâkları da beraberinde getirecektir. Toplumda yayılan bu çirkinlikler ya eşini, ya oğlunu ya da erkek kardeşini esir alarak sonuçta kadının acı çekmesine neden olacaktır. Böylece toplum hayatının mihenk taşı olan kadının çıplaklığa yönelmesi tüm toplumu etkileyecektir.

Örtü ailede eşler arasındaki ilgi ve muhabbetin artarak devamını sağlayan bir etkendir. Kadın açık saçık giyinerek gezdiğinde onun beyi karısının fiziki güzelliğinin başkalarıyla paylaşıyor demektir. Bu ise eşler arasındaki bağlılığı zedeleyen bir unsurdur. İşte örtü ailedeki huzur ve güvenin güçlenmesini, eşler arasındaki sevginin kökleşmesini sağlar. Örtü, iffetin sembolü ve saygınlık alâmetidir.

Vücuda tesir eden haram bakışlardan yayılan ışınların erken yaşlanmaya, kırışıklığa sebep olduğu da bildirilmektedir.

Kişinin îman ve kimliğinin korunmasında, özellikle tesettüre dikkatin son derece azaldığı günümüzde kılık kıyafetimize dikkat etmemiz son derece önem arz etmektedir. Zira Allah’ın emirlerinin hiç birisini bir diğerinden ayırmak mümkün değildir. Tesettüre de günümüzde riayet ciddi anlamda azaldığı için bu emri muhafaza noktasında büyük çaba sarf etmek lazımdır ve karşılığı da bir o kadar büyük olacaktır.

O halde yaz kış demeden, en güzel bir şekilde dinimizin bu emrini yerine getirmeye çalışacağız. Alaylı bakışlara, alçaltıcı sözlere kulak asmayacağız. Bu dünyada bizi hor, hakir, rezil görenlerin ahirette ne elim bir duruma düşeceklerini göreceğiz. Çünkü Allah alîmdir, âdildir. Yapılan haksızlıkları asla cezasız bırakmaz. Ve her zaman kendisine inanan, bütün gönlüyle kendisine yönelen, tevekkül eden kulunu mahzun bırakmayacaktır.

Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur, geceyi onaran mimar vardır
Yanmışsak külümüzden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.(2)

Dipnotlar:
1. Beşer, Faruk, Hanımlara Özel İlmihal, Nûn Yay., s. 258-261.
2. Karakoç, Sezai.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • ali hazar

    yaptığınız sitede açıklandığınız konu çok ince ve hassasiyet gerektiren bir konudur ama siz bunu bence çok güzel yorumlamışsınız ALLAH'IN RAHMETİ ÜZERİNİZE OLSUN

1 kişi yorum yazdı.