Özlenen Rehber Dergisi

53.Sayı

Ehl-i Yakînin Safâsı Zikr-i Hüdâ...

Muzaffer YALÇIN Hocaefendi Özlenen Rehber Dergisi 53. Sayı
El-hamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn. Ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihî ve ezvâcihî ve evlâdihî ve etbâihî ve ehlibeytihî ve ümmehâtihî ve ebîhi biadedi külli şey’in fi’d-dünyâ ve’l-âhireti ve kezâlik. Ve’l-hamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn.

Cenâb-ı Hakk’ın zikrinin faydası üzerinde duracağım inşallah. Allah’ın zikrinin faydası aşikârdır. İş, bu faziletten istifadeye bağlıdır. İman; “Lâ ilâhe illallah Muhammedu’r-rasûlullah” kelime-i tayyibesini tasdikten ibarettir. İman, nasıl ki, ona ağırlık olan şeylerden uzak olup yalnızca kendisine iman edileni kast etmek ise, tevhiddeki Allah’ın zikrinden maksat da odur. Cenâb-ı Hakk o güzel zikr-i tayyibesini lisanlarımızda ve sadırlarımızda daim kılsın.

Allah’ın zikri, nefisleri terbiye etmede Cenâbı Hakk’ın kullarına ihsan ettiği bir yoldur, bir kolaylıktır. Kul ne kadar bu yoldan istifadeye yönelik istidat sahibi olup kalben bu hâle açık olursa, yakınlık nimetini elde etmesi de o nispette ziyade olur.

Cenâb-ı Hakk’ın zikrinin kalbe açmış olduğu istikametten uzak olundukça, kişi için sadece lisanın anmasıyla fayda hâsıl olmaz. Tevbeyle varılmak istenen, murat olunan maksada kavuşulması da insan için uzak olur.

Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerimde kendisinin zikriyle alâkalı bir çok âyet-i kerime inzal etmiştir. “Beni zikredin, ben de sizi anayım...“ (el-Bakara, 2/152) âyeti bunlardan bir tanesidir. Cenâb-ı Hakk’ı zikretmek, O’nu zikrederken O’nun dışındaki şeylerden müstağni yani uzak olmaktır. Kulun, Cenâb-ı Hakk’ın katında anılmasına vesile olacak zikr-i Hüdâ’yı bulması, yine Cenâb-ı Hakk’ın o kuluna bir lütf-ü ilâhisidir.
* * *
Akıl ile kalp Cenâb-ı Hakk’tan gelen nimet karşısında sıkıntıya düşer. Akıl, Cenâb-ı Hakk’tan gelen nimeti idrak etmekte tek başına zorlanır. Kalbe ihtiyacı vardır. Cenâb-ı Hakk’ın kulda itibar ettiği şey kalptir. Kalp Allah’a teslim olursa akıl da vasfını oradan sularsa o zaman fayda bulur.

Hakk katından gelen nimetleri izharda akıl kalbin önüne geçerse araya vehimler girer. Kalp, teslimiyette Cenâb-ı Hakk’tan gelen nimete onu ifsat eden vasıflardan uzak bir şekilde teslim olursa, o zaman o kalp tecelli-i ilâhînin mekânı olur ve nazar-ı ilâhînin mekânı olup Cenâb-ı Hakk’ın müsaadesi üzere akıl ve vicdana da tercüman olur. Cenâb-ı Hakk’ın, kulunun kendisini zikretmesinden muradı, zahirde ve bâtında olan bütün şeylerden sıyrılıp kendi yakınlığının ve vahdâniyetinin o kalpte husulüdür. Asıl maksat budur.

Söylemiş olduğum bu hâl; şeriatın iktizasınca amelleri kâmilen yerine getirip sünnet-i Rasulullah’a istikamet üzere tabii olduktan sonra açılan bir nimettir. Burada kulun kesbi bütün olarak fayda vermez. Bu merhaleden sonra kulun ihtiyarına bırakmadan doğrudan tasarruf eden Hz. Allah’tır. Allah murat eder, kulunu çeker; murat eder, o kalbe zikrini bırakır. Kendisinin zikriyle meydana gelecek olan yakınlık nurlarını onun kalbine ilka eyler. O zikrin nuruyla kuvvet bulan, latifleşen ruhaniyet kesif halden ilâhî yakınlık yollarına sülûk eder. Bu doğrudan Allah’ın bir fazlıdır. İş, buraya gelinceye kadar sadakat üzere, (idrakler ister anlasın, ister anlamasın) şüpheden uzak, tam bir teslimiyetle Allah’a kullukta onun emirlerini yerine getirmede gayret sahibi olmaktır.

Bu ilk merhalede, bu vakitte o kulda hatalar olur, kusurlar olur; fakat o kusurlar Allah’a isyan maksadıyla yapılmış olan hata ve kusurlar değildir. Bu maksadı güden hata ve kusurlar Cenâb-ı Hakk ile kul arasında rahmet perdesini kapatır.

Değindiğimiz hâl ise nefsî acziyetin, beşer oluşun gereğidir. Düşer ki kalkmanın kıymetini bilsin. Yokluk çeker ki varlığa şükretmeyi bilsin. Allah’ın zikriyle elde edilecek fayda; evveliyatla zulmetten, saniyen rahmetten olan perdelerin açılması, neticede Cenâb-ı Hakk’ın ülfet ve kemal-i muhabbetiyle hakikat-i zikir nimetinin o kulun kalbinde hâsıl olmasıdır.

Cenâb-ı Hakk, kalbinde zatından gayrisini çekip almayı murat ettiği kullara aşk yollarını açar, has kulların kalplerine bıraktığı sevginin nurlarını bırakır. Öyle ki; rengi ne olursa olsun, bir kap dolu boyanın içerisine daldırılıp çıkarılan bir insan nasıl ki o boyayla boyanır, o kulda da bütün hallerinde Cenâb-ı Hakk’ın yakınlık nurları kuvvet bulur. Bu, kulların sürekli olarak tahammül edebileceği bir hâl değildir. Cenâb-ı Hakk zaman zaman o kula bu nuru perdeler. Perdeler ki o kul ayıksın. Yoksa içinde bulunduğu halden çıkamaz.

Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı bu arz var, yedi kat sema var, Melekût âlemi var, arş var, kürsî var... Bunlar hep birer merhaledir. Ve yukarıdan aşağı indikçe latiflikten kesif hale gelir. Bu kesiflikte beden her ne kadar bu âlemde yaşasa da Cenâb-ı Hakk kullarına bu kesiflikten latif olma yollarını açık tutar. Yakınlık nimetini lutfedeceği kullarından bütün varlıkların tesirini siler, ta ki kul kendisini saran tüm varlıklardan sıyrılır ve ancak kendi yakınlığı kalır. Zât’ı dışındaki varlıklardan hiçbir şey bırakmaz. Ta ki o kalp, oraya yönelen kullara rehberlik yapacak nezafeti yaşasın. İşte ancak o zaman Hz. Allah’ı hatırlatan ahlâkı insanlar o kalpte bulabilir ve onunla yol alabilirler.

Yapmış olduğumuz dersler ve Allah’ın zikrinden elde edilecek fayda bu yakınlığı kesbe vesile olacak vasıfta olmalıdır ki, yapılan zikrullahtan asıl fayda hâsıl olsun. Kişinin kendisine istikamet bulduğu yer ancak zikrullahtır. Nasıl olur da insan bunun dışında bir yol ile Hz. Allah’ın yakınlığına, nihayetsiz vahdet deryasına yol bulabilir. “Vele zikrullahi ekber!” buyuruyor Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerim’de. “Allah’ın zikri en büyüktür.”

Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’de ifade etmiş olduğu emir ve nehiylerle şeriatın iktizası yerine gelir. Rızaya yol açılır, elde edilir. Cenâb-ı Hakk, bizleri inşallah o büyük olan zikri vesilesiyle yakınlığına kavuşturduğu, üzerine rızasıyla tecelli edip, kalbinde kendisinden başka bir şey bırakmadığı kullar zümresine ilhak etsin.
Ve selâmun ale’l-murselîn. Ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • cengiz

    eline ayagına kurban olayım bastıgın yerlere turab olayın hasretin nebüyük bir tufanmış efendim kırdı dallarımı döktü yapraklarımı sanki senle dogdum senle yaşadım senle doydum senle aç kaldım sanki anam sanki babam inanki ruhum canım kanımsın efendim efendimin hasreti yettiginde cana ah yollar ah yollar uzarda uzar hamdolsun rabbıma hamdolsun ferukimi hatırlatan kokusunu altıgım bir muzaffer sultanım var

  • Ceyhun

    Faruki'min İltifatına Mazhar Olan, Faruki'min MUZAFFER'im OĞLUM Dediği Sultanım, Kalemine Sağlık... Kalemine Canlar Kurban... Allah'ıma Bin Şükür ki Bu Günahkar Eller Senin VALLAHİ GÜL KOKAN Ellerini Öptü,Bu Günahkar Gözler Senin Hallerini Gördü Çorbandan Yedi Bu Günahkar Ağzım... Sohbetini Dinledi Bu Günahkar Kulaklarım... Zikrine Katıldım Tüm Bedenimle Kalbimle... Derdimi Anlattım Efendim... Rasul Bahçesinde Sıddık Bitenim... Faruki'min Gülistanında Halife Biten ey Gül... Nazar Efendim Nazar...

  • edep-haya

    S.A faruki efendimin göz bebeği cn evladı olan sultanımız. Sizin değilde sanki efendim Abdullah ç. Farukinin sohbetini okuduk dinledik hak teala razı olsun sonsuz razı olsun sizden EYYY SIDK VE SADIK OLAN ŞAH SULTANIM.selam ve dua ile

  • garipasker55

    selamunaleyküm hasret kaldık efendim. yazı güzel

  • fatma kazan

    hocam ne eylerse güzel eyler her zaman ki gibi bizi aydınlatma yolunda Allah yolu açık eylesinn

  • ayşe berra

    teşekkürler hoş bi yazı Allah razı olsun arkadaşlarda çok beğendi.muhterem hocam biz okumuş,çalışan bayanlar olarak evlenme konusunda ciddi anlamda problem yaşıyoruz.bu konuda bizi aydınlatacak yol gösterecek bilgiler verirseniz seviniriz.çok seçici davranıyoruz.bilgimize,kültürümüze,eğtmimize uygun dindar istiyoruz,güvenemiyoruz ciddi anlamda güven problemimiz var dindar dediklerimiz bile bizi çok şaşırtıyor fakat bu zamanda böyle insanlarla karşılaşmak zor.dualarınızı ve bu konuda aydınlatıcı yazılarınızı bekliyoruz.Teşekkürler

  • hasret çiçeği

    S.A CAN EFENDİMİN CAN EVLADI zikir konulu yazınızdan dolayı teşekkür ederim.Rabbim zahir ve ledün ilminizi daha da artırsn daim eylesin bizlerede istifade etmeyi inşallah.size ulaşmak zor olduğu gibi üzülerek yazıyorum yakın olmakta oldukça güç.size yakın olanların istifade etme konusunda bir sorunu yok ama Allahım uzakta olanlara size ulaşamayanlara yrdm etsn.Uzakta olup bi defacıkda olsa sizin tarafınızdan hatırlanırmıyım acaba diye hüzünlü bir umutla beklemekte...size yakın olan kardeşlerim güneşin altında olgunlaşma nimetine şükretsinler.çünkü biz o güneşten mahrumuz.umarım msjı alırsınız.sizi kelimelerle ifade edemeyecek kadar özledim.selam ve dua ile

  • Fatih TOK Turhal

    S.A. canım sultanım seni Allah cc için seviyorum umrede beraberdik halinizle hallendik inş. bu yazıya ne denir saddakte denir ancak. sizleri Allah cc için seviyorum dua edin inş.

  • türkay bey

    Slm Alykm Mübarek efendimin yapmış olduğu bu sohbetinden çok ama çok istifade ediyoruz.Rabbim insaallah bu güzel sohbetleri sadece okumakla bırakmayıp hayatımızda da yaşamayı nasib etsin İnsaallah Rabbim kandine layık kul Habibi zişana layık ümmet,mübarek efendilerimize layık evlat ve talebe eylesin. Bizlerede dua da bulunun inşaallah.

9 kişi yorum yazdı.