Yeniden merhaba!..
Yeni bir sayı yeni bir konu ve işte huzurlarınızdayız.
Geçtiğimiz ay, ümmetin gönlünde uzun yıllardır yara olan filistin tekrar kanamaya başladı. Siyonist İsrail devleti yine terör estirdi her zaman yaptığın gibi. Mesele, üzerinde çok şeyler söylenecek, uzun fikirler ortaya konulacak önemli bir mesele. Belki başka bir zamanda, başka bir şekilde bu konuyu daha detaylı olarak ele alabiliriz. Bugün bu konu dâhilinde sadece şunu söylemek istiyorum: Kuruluş felsefelerini Kudüs’ün bağımsızlığı üzerine oluşturan İslam konferansı örgütü, bilmiyorum sebebi nedir; ama bu mesele gündeme geldiğinden beri ciddi hiçbir açıklamada bulunmadı ve ses getirici eyleme girişmedi. Birleşmiş milletlerin ne biçim bir illetler topluluğu olduğunun yanı sıra, yeni adı İslam işbirliği teşkilatı olan bu örgütün de sus pus olması bizi serzenişte bulunmaya itti. Belki kaba bir tabir olur ama; sapı bizden olan baltalar hep bizim dallarımızı, budaklarımızı kesiyor. Ne diyelim, bu da Cenâb-ı Hakk’ın bir kaderi ve tecelli ediyor. Rabbim, ümmetin derdini kendi derdi edinen, Filistin’i Gazze’yi Kudüs’ü unutmayan unutturmayan insanların sayılarını çoğalsın.
Bu ay ’tevhid ve şirk’ konularını kapak-dosya konusu olarak seçtik dergimiz için. Geçen ay ’iman ve küfür’ konularını işlemiştik, hem buna paralel olur hem de mesele daha detaylı ve değişik yönleri ile gündeme gelir diye iki kapak dosya konusunu ardı ardına dergimize aldık, konu dâhilinde yazarlarımızın sizler için kaleme aldığı birbirinden güzel makaleleri, ilmî çalışmaları dergimizin muhtevasında bulacaksınız. Mesele iman ve küfür, tevhid ve şirk olduğu zaman çok şey söylenebilir ama özetle söylemek gerekirse; varlığın yegâne sebebi imandır. Kulluğun en belirgin hali tevhiddir. Küfür ve şirk, şeytan ve tağutun, onlara yaren olanların yolu; iman ve tevhid ise Allah’ın ve O’nun göndermiş olduğu bütün peygamberlerin yoludur. Akıl kazançlı olmayı gerektirir. İnsana ahiret parası da lazımdır. Neticede, ebedî bir hayat bizi bekliyor. Ahirete yapılacak en önemli ve en kârlı yatırım, hiç şüphesiz iman ve bu iman doğrultusunda tevhidî bir inanç ve ikisinin ekseninde Allah’ın ve Rasûlü’nün razı olacağı bir hayat, kulluk ümmet olmaktır. Hiç şüphe yok ki imanı olmayan hüsrana uğramıştır. İmanda tevhid i bulamayan Allah’a kul olma yolunda büyük bir yara içerisindedir. Yaratılışın maksadı kulluktur. Peygamberlerin gönderiliş gayesi tevhidin hâkimiyetini yeryüzünde sağlamaktır. Peygamberlerin, sahabelerin, ehlibeytin ve büyüklerin bunca zahmet ve sıkıntıya güleryüz ile sabır ve metanet göstermeleri, tevhidin ulvî neticesinin izharıdır. Niyaz-i mısrî’nin dediği gibi:
Yâ Rab bize ihsân et vuslat yolunu göster,
Sûrette koma cân et uzlet yolunu göster.
Eyledi hevâ gâret oldu işimiz âdet,
Dergâhın ulu gâyet kudret yolunu göster.
Nefsimi hevâdan kes, kalbimi riyâdan kes,
Meylimi sivâdan kes halvet yolunu göster.
Candan sana tâlip kıl her tâate râğıp kıl
Bir Pîre musâhib kıl hizmet yolunu göster.
Tâ’lim edip esmâyı bildir bize eşyâyı,
Duymaya ’Ev ednâ’ yı hikmet yolunu göster.
Hâr içre biter gülzâr, zâr içre doğar envâr,
Her şeyde tecellîn var rü’yet yolunu göster.
Şu kim ola vuslatta, halvet bula celvette,
Bu Mısrî’ye kesrette vahdet yolunu göster.
ne diyelim, Cenâb-ı Hak rahmet sahibidir. O kullarına bol bol ikramda bulunur. Yâ Rabbi! Habibin hürmetine… Gelecek sayılarda tekrar buluşmak duası ile…
Editörden;
Özlenen Rehber Dergisi 141. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.