Özlenen Rehber Dergisi

141.Sayı

Fiav Haber;tanzanya Kurban İbadeti

Özlenen Rehber Özlenen Rehber Dergisi 141. Sayı
Ö.Faruk Ejder/Mehmet Doğan Farukiye vakfı Tanzanya’da…
Bu yıl yine yolumuz uzak diyarlardan olan doğu Afrika ülkesi Tanzanya’ya düştü. Farukiye vakfının gönüllüleri mutat olduğu üzere yetim, dul ve fukaralara ülkemiz insanının bağış olarak vekâlet verdiği kurbanlıkları Tanzanya’da kesip dağıttı. Yazımızın başında öncelikle ülke hakkındaki bilgileri siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak istiyorum. Tanzanya coğrafi olarak Afrika kıtasının orta-doğusunda yer almakta. Kuzeyden Kenya, Uganda; batıdan Burundi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ruanda, Zambiya, Malawi ve güneyden ise Mozambik sınırı ile çevrilidir. Ülke nüfusu gayrı resmi rakamlara göre kırk milyonun üzerinde olduğu tahmin edilmekte. Müslüman nüfus yaklaşık %60 olduğu tahmin ediliyor. İnternetteki bazı siteler bu bilgilerin tam zıddı yani Müslüman nüfusunun yaklaşık %25 civarında olduğunu yazıyor. Biz tabi ki bu bilgileri orada yaşayan yerel halktan alarak gerçek rakamı öğrendik. Dezenformasyon içeren bu bilgilerin kasıtlı belirli örgütler tarafından yapıldığını anlamak çok da zor olmuyor doğrusu. Gerçek Müslüman nüfusun hemen hemen her Afrika ülkesinde böyle çarpıtıldığını görüyoruz. Burada güdülen maksadın öncelikle siyasi olduğunu düşünüyoruz. Zira Hristiyan nüfus ekseriyet olarak yansıtıldığında yönetim de doğal olarak onların eline veriliyor. Bunun son örneğine bu yıl içinde Orta Afrika cumhuriyetinde şahit olduk. Hristiyan yönetim bu ülkede mazlum Müslümanları hunharca katletti. Başta İslam ülkeleri ve BM olmak üzere bütün dünya ülkeleri bu mezalime seyirci kaldı. Katliama gösterilen tepkiler kınamadan öteye geçemedi maalesef. Katliamın yaşandığı günlerde sözde savunmasız insanları korumak için bölgeye giden Fransız askerleri bile görevini burada yerine getirmedi… Hatta Fransız askerleri sayesinde Müslümanların katliamı daha da arttı. ’Tarih tekerrürden ibarettir’ ’geçmişini unutan milletin geleceği de olmaz’ sözleri bu ülkede yine bir canlı hakikat olarak karşımıza çıktı. Bosna Hersek’te, ’Srebrenitsa’ katliamını kimse unutmuş değil. BM barış gücü içinde görev alan Hollandalı askerler binlerce Boşnak’ın hunharca katledilmesine seyirci kaldılar. Bu katliam da Avrupa kıtasının göbeğinde ve üstelik post modern çağda yaşandı. Evet, uluslararası adalet divanında göstermelik de olsa Hollanda devleti kısmen suçlu bulunduysa da ölen insanların acısını asla dindirmemiştir. Yüce Rabbimiz Bakara suresinin 120’nci ayetinde bu hakikati ne güzel buyurmuş: ’Ama dinlerine tâbi’ olmadıkça, ne Yahudiler ne de Hristiyanlar senden aslâ hoşnûd olmayacaklardır. (Onlara) de ki: ’Şüphesiz ki Allah’ın hidâyeti (olan İslâm), hidâyetin ta kendisidir!’ Celâlim hakkı için, eğer sana (vahiyle) gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, Allah’(dan gelecek azâb)a karşı sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!’
Müslümanların anayasası olan Kur’an-ı Kerim ile amel etme hayat pratiğinden kalkarsa musibetlerin de gelmesi sıradanlaşmaya başlar. Kur’an’ın önemini Yunus Emre ne güzel ifade etmiş: ’Kim ki Kur’an’ı bilmedi, sanki dünyaya hiç gelmedi’! Toplum olarak maalesef Kur’an’ı mevsimsel dönemlerde hayatımıza alıyoruz. Kur’an’ın ve dolayısıyla İslam’ın gelenekselleşmesi bu dinin müntesiplerini şuurdan uzak bir hayat yaşamalarına sebep oluyor. Dinimizin özüne dönmedikçe bu zillet halinin üzerimizden kalkması da hayalden öteye geçmez.
Tanzanya’da bayram…

İslam âleminde bayramın tespiti hususunda yaşanan ihtilaf maalesef Tanzanya’da da yaşanıyor. Arife günü öncesi kurban hazırlıklarımızı yaparken Tanzanya’da kurbanın Türkiye’den bir gün sonra kutlanacağını öğreniyoruz. Hatta orada bulunduğumuz günlerde Pakistan’da bayramın iki gün sonra kutlanacağını öğrendik. Bu sene kurban bayramı İslam ülkelerinde üç farklı günde kutlandı. Hilalin gözetlendiği ülkelerde göründüğüne dair müspet veriler olmasına rağmen ihtilafın önüne bir türlü geçilemiyor. Teknolojinin ve astronominin bu çağda çok ilerlemiş olmasına rağmen bu meselenin halen çözüme kavuşmamış olması ümmeti derinden etkiliyor. Tanzanya’da ortak çalışacağımız vakıf ile istişare yaptıktan sonra kesim yapacağımız bölgeyi bayram öncesi netleştirmiş olduk. Ülkenin güneyinde ve nüfusu bir milyonu aşan Mtwara şehrine arife günü hareket ettik. Bu şehir güneyde olduğu için Mozambik sınırına yakın bir yerleşim yeridir. Burada kurbanlarımızın kesimini, Türkiye’de tıp eğitimi almış Muhammed kardeşimizin evinin bahçesinde gerçekleştirdik. Akıcı Türkçesi ile bizim kurban organizasyonumuza da kolaylık sağladı. Ev dört hektarlık bir alan içinde bir yerdi ve etrafı tel örgüler ile kaplıydı. Burasının kesim için seçilmiş olması isabetli bir karardı. Çünkü açık alanda kesim gerçekleştiğinde et taksimi esnasında arbede yaşanabiliyor. Yılda birçok ailenin ete erişimi sadece kurban bayramında gerçekleştiği için arbede hatta kanlı kavganın yaşanması büyük olasılık. Önceki organizasyonlarda bu tür hadiseler yaşandığı için artık böyle bir önlem alınması herkes için güzel bir gelişme olmuş. Akşam vakti yaklaştığında ailelerin tel örgülerin etrafını sarmaya başlayınca bu önlemin ne kadar isabetli olduğunu anlamış olduk. Kesim, yüzme parçalama ve poşetleme işleri bir taraftan devam ederken etlerin dağılımı yapılacak araçlara da hazırlanmış poşetleri yerleştirdik. İlk dağıtım yapacağımız köyün mescidine doğru yola koyulduk. Mescidin yanı başında medrese eğitimi gören küçük öğrenci ve aileleri bayram namazından sonra birkaç kilo et alabilmek için saatlerce bizi beklemişler. İkindi namazını kılar kılmaz etlerimizi bu köyde öğrencilerden başlayarak bütün muhtaçlara dağıttık elhamdülillah. Bu arada olumsuz olaylar da olmuyor değil bu topraklarda. Et verdiğimiz bir öğrenci evine doğru giderken yolda elinden poşeti haramiler almış. Kızcağız iki gözü sel olmuş vaziyette yanımıza gelerek durumu anlattı ve biz de kendisine bir poşet daha takdim ettik. Evet, görünürde bir hırsızlık vakası gibi gelebilir bu hadise bize lakin işin hakikati çok farklı boyutta. Yılda bir kez veya hiç et görmeyen bir insan bunu yapması anlaşılmayacak bir durum değil. Hz. Ömer (r.a) efendimizin döneminde ’muhtaçlıktan ötürü’ hırsızlık yapan birisine had cezasını uygulamaması bu vakaya örnek gösterilebilir. Bu vakalar günümüzde halen yaşanıyor mu sorusu aklınıza gelmiş olabilir, ancak yaşanıyor olması buna bir örnektir. Memleketimizde bu manzaralar belki kırk sene önce yaşanmış olabilir ama Afrika kıtasında bu durum bir vakıa. Kıtanın Türkiye’den kırk sene geriden geldiğini düşünürsek meseleyi daha iyi kavramış oluruz. Bununla beraber güzel gelişmeler de olmuyor değil bu ülkede. Kesim yaptığımız şehir Hint okyanusuna kıyı bir yerleşim yeri ve burada Katar’ın dört katı doğal gaz rezervinin bulunduğu tespit edildi. Ancak bu gaz rezervinin sondajını yapacak donanımlı ve mesleki kabiliyeti olan eleman bulunmuyor ülkede. Çin ülkedeki yatırımlarını memleketinden getirdiği elemanları istihdam ederek gerçekleştiriyor. Yıllarca sömürü düzeninde yaşamış kıta ülkelerindeki sorunların çözümü için ’muktedir’ bir yönetimin işbaşına gelmesi gerek. Prangalardan kurtulmak için çaba gösteren ulusal liderler emperyalist güçler tarafından askeri darbeler sayesinde alaşağı edilerek bu güzel gelişmelerin önüne geçiliyor. İkinci dağıtım yaptığımız bölgedeki başka bir izlenimi paylaşmak istiyorum sizinle. Dağıtım yaparken köy içerisinden çok yüksek müzik sesi kulakları çınlatıyordu, organizasyonumuza yardım eden İbrahim kardeşe bunun sebebini sorunca ’şeytanların eğlendiği’ ifadesine benzer bir söz kullandı. Merak edip müzik sesinin yükseldiği yere gidince küçük çocukların bir oyun evinin bahçesinde bayram eğlencesi yaptıklarını gördüm. Az önce bir Kur’an kursunu ziyaret etmiştik ve iki yer arasında birkaç yüz metre vardı. Kursu Türkiye’den bir hayırsever yaptırmış ve burada din eğitimi veriliyor. Bu yapıların sayısı arttıkça şüphesiz oradaki Müslüman halk cehaletten kurtularak dinini bilen ve yaşayan ferde dönüşecek. Kıtadaki devletlerin neredeyse tamamına yakını laik bir anayasa ile yönetiliyor ve dolayısıyla cami, medrese ve Kur’an kursu gibi kurumlara ödenek ayrılmıyor. Burada vurgulamak istediğim husus eğitimin önemi hakkında çünkü insan dinine ait bilgileri ancak buna benzer yerlerde öğrenebiliyor. Diğer önemli bir husus da halkın zekâ seviyesinin yüksek olduğu gerçeği. Hiçbir Arap ülkesinde yaşamadan pratik Arapçayı çok akıcı konuşabiliyorlar. Ülkedeki halk değişik kabilelerden oluştuğu için bir kişi gün içerisinde birkaç dil konuşabiliyor. Birden fazla dil bilen insanın ikinci bir dili öğrenmesi kolay olduğu bilimsel açıdan da desteklenen bir realite. Bu tür çabaların desteklenmesi nesiller üzerinde uzun vadede ciddi değişimin gerçekleştireceğini inanıyorum. Misyonerlerin kıta halkını Hristiyanlaştırma faaliyetlerini çoğumuz biliyoruz dolayısıyla bu desteğin önemi daha da belirginleşiyor. Misyonerler ülkelerinin desteğini arkalarına almışlar ve bu faaliyetleri kıta çapında oturtmuşlar. Müslüman ülkelerin halkları da gerek ferdi gerek de vakıf ve dernekler aracılığıyla kıtada derslik kurma faaliyetlerini hızlandırabilirler. Hamd olsun son yıllarda ülkemizdeki dernekler insani yardım projeleri adı altında ciddi manada kara kıtaya yayıldı. Önceki yıllarda Türkiye’nin yeri coğrafi olarak bilinmezken şu yıllarda artık kıta halkının bilinçaltına olumlu intibalar bırakmış ve ülkemize çok sempati besliyor. Beyaz insan kıtada ’boss’ yani ’patron’ olarak addedilmiş ve bu özdeşleşme halkın beyaz insana karşı önyargı beslemesine katkı sağlamış. Yardım yapan dernek ve vakıflarımız bunu karşılıksız yapıyor olması halk nezdinde önce şaşkınlıkla karşılanıyor daha sonra gerçeğin idrakine vardıklarında halklar arası güzel bir dostluğa dönüşüyor. Bu intibayı onlara kazandırmak haliyle kolay olmuyor. Ülkemizde çeşitli insani yardım faaliyetleri adı altında bölgeye gönderilen yardımlar yerel halk tarafından çok olumlu karşılanıyor olması bu dostluğun tesisinde çok önemli bir gelişmedir.
Bayramın ikinci günü Madale bölgesindeyiz.
Başkent Darüsselam’ın bir semti olan Madale’de son kalan kurbanlarımızı kesiyoruz. On dönümlük arazinin etrafı duvarlar ile kaplı olmasına rağmen güvenlik ve polisten destek almadan kurban kesimi faaliyetine geçemiyoruz. Her bölgede olduğu gibi burada da etten nasip almak isteyenler duvarlara tırmanmış durumda. Bayramdan birkaç gün önce ihtida olan ’Justin’ kardeşimiz duvara tırmanan bir kişi tarafından bir bıçak darbesi sonucu yaralanmış. Kendisine ’Bayramı ailen ile geçir’ denildiğinde ’hizmet etmem gerek’ diye cevap vermiş. Kurban organizasyonunda görev alan okul müdürü Zübeyir hoca ile tanıştık bu vesile ile. Din eğitimini ’Ezher’ camiasının Tanzanya’da kurduğu lisede tahsil etmiş. Hocaların Mısır’dan gelip buradaki öğrencilere Arapça ile beraber Din eğitimi verdiklerini söyledi. ’Ezher’ camiası, din eğitimini dünyanın birçok ülkesinde on yıllardır sürdürüyor. Zübeyir hoca ’din eğitimini ve Arapçayı ben bu okuldan öğrendim’ diyor. Konu eğitime gelmişken bu ülkede ve kıtanın diğer ülkelerinde Müslümanların eğitime erişim oranı Hristiyanlara göre kıyaslanamayacak derecede uçurumun var olduğunu öğreniyoruz. Bugün bir Fransız ve Sırp akademisyenlerin 1984 yılında hazırladıkları ’İslam Dünyasında Tarikatlar’ adlı kitabı elime geçince Afrika’daki tarikatlar konusunu biraz okudum. Tanzanya ile ilgili kısma gelince Müslüman nüfusun eğitimden yararlanamadığını belirtiyordu yazar. Hatta bu ülkede birçok Müslüman öğrenci eğitime katılabilmek için ismini Hristiyan isimlerine değiştirmiş 60’lı yıllarda. Ancak bu yol tercih edilerek çare bulunabilmiş Müslüman çocukların eğitim alabilme hususuna. Günümüzde ise yine aynı sorunların baş gösterdiğini ve dolayısıyla Müslümanlar bu kıtada asli unsur olmalarına rağmen sürekli hakları gasp edilerek hor görülüyor. Gana ve Togo ile ilgili ülke hakkındaki bilgileri okuduğumda Müslümanların diğer din müntesiplerine oranla düşük ve aşağı işlerde istihdam edildiklerini belirtiyor yazar. Bu olgunun günümüzde halen devam ettiğini bu ülkelere yaptığımız insani ziyaret kapsamında kolayca fakına varabiliyoruz. Peki, bu olgu nasıl kökten değişebilir sorusuna cevap bulmak da kolay olmuyor maalesef. Zira her Müslüman ülke kendi iç sorunları ile boğuşurken komşusu Müslüman ülkede nelerin yaşandığından haberi bile olmayabiliyor. Ümmet bir kıskaç içinde kendi derdi ile didinirken komşusunun yaşadığı sıkıntıya kulak veremiyor. Allah’a çok şükürler olsun ki son yıllarda ülkemizdeki STK’lar insani yardımlar çerçevesinde çeşitli projelere imza attılar. Şüphesiz bu projelerin tek tek hayata geçmesiyle beraber uzun vadede meyvelerini Allah’ın izniyle verecektir. Bununla beraber körfez ülkelerinin STK’ları da başta eğitim olmak üzere birçok projeye imza atıyor Allah’a hamd olsun. Son olarak merkezi İstanbul’da bulunan ’Hüdayi Vakfını’ zikretmeden elbette olmaz. Bu vakıf kıtada birçok ülkede eğitim-öğretim ve insani yardım alanlarında ciddi hizmetler yapıyor. Darüsselam’da ’Safina’ muallim okulunu ziyaret ettik. Bu ’muallim’ okulunda orta ve lise dereceleri kurumlarda öğretmen adayları yetiştiriliyor. Okul koordinatörü Mustafa beyden aldığımız malumata göre okul ülke genelinde yapılan yarışmada birinci olmuş. Hadisenin en güzel yönü ise bu okuldan mezun olan adayların Müslüman olması ve devlet okullarında öğretmenlik yapmalarıdır. Bir dönem mezun vermiş olan okul bu sene ikinci yıl mezunlarını verecektir. Bu gelişme Tanzanya’daki Müslüman halk için çok önemli zira bu okulda eğitim tamamen ücretsiz olup Türkiye’deki hayırseverlerin bağışları ile faaliyet etmektedir. Yoksa Tanzanyalı bir öğrencinin öğretmen olabilmesi hayalden de öte. Müslüman halk çocuklarını okula gönderecek mali güce sahip değiller maalesef. Ülkedeki halkın geçim kaynağı ağırlıklı olarak tarım üzerinden olduğu için para kazanıp okula çocuklarını göndermek de hayal oluyor birçoğu için. Yine bu vakıf başarılı öğrencilerini Türkiye’ye göndererek yüksek eğitim alma imkânlarını da sunuyor. Rabbim bu hayırları yapandan, vesile olan ve olamayandan sonsuz razı olsun. Burada farkına varmamız gerek en önemli husus ise elimizdeki imkânların ve fırsatların bol olduğu ve bunu bize ihsan eden yüce Allah’a çokça hamd etmemizdir. Rabbim, verdiği nimetlere şükreden, paylaşan, kıymetini bilen ve yerinde kullanan kullarından eylesin cümlemizi! Âmin!
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.