Özlenen Rehber Dergisi

144.Sayı

Bağımlılıklar ve Kurtuluş Çareleri

Turgut ŞEN Özlenen Rehber Dergisi 144. Sayı
İnsan, Allah’ın en güzel bir şekilde yarattığı, (et-Tîn, 95/4) şeklini güzel yaptığı, (et-Teğâbun, 64/3) bilgi nimeti ile donattığı, (el-Bakara, 2/31) yaratılan her şeyi emrine verdiği, (İbrâhîm, 14/32-33; el-Hac, 22/65; Lokmân, 31/20; el-Câsiye, 45/12-13) sayısız nimetler bahşettiği, (İbrâhîm, 14/34) duygu, düşünce ve akıl gibi özelliklerle diğer varlıklara üstün kıldığı, meleklerin kendisine secde ettiği değerli bir varlıktır. (el-Bakara, 2/34)
Bütün bu üstün vasıflarla donatılan insanın; dünya hayatında yaratılışına uygun bir hayat sürmesi, ebedi yurdunda da saadete ulaşması için yaratılıştan kendisine verilen mükemmeliyetini muhafaza etmesi, onu bozmaması başta gelen bir sorumluluğudur.
Bu sorumluluğun farkında olarak hayatını planlayan insan, devamlı bir mükâfata ulaşacak, aksine hareket edenler de aşağı derecelere düşeceklerdir. (et-Tîn, 95/5-6)
Mükemmeliyetin devamı için dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması esas alınmıştır. İlahî dinlerin beş asli ilkesi sayılan bu temel kriterlerin zedelenmesine sebep olacak her türlü davranış yasaklanmıştır. İnsanın ruh ve beden sağlığının korunması, bu temel ilkelerin korunmasına bağlıdır.
İnsanı itibarından eden, olması gereken yerden aşağılara düşürecek olan davranışların başında kötü alışkanlıklar gelmektedir. Kötü alışkanlıkların başında da her türlü felaketin temel sebebi olan bağımlılıklar; içki, kumar, uyuşturucu vb. maddeler gelir.
İçki, içilmesi dinen yasak olan sarhoş edici alkollü sıvı maddelerdir. Dinimiz, insanların dünya ve âhiret mutluluğunu, onları kötülüklerden uzaklaştırmayı hedeflediğinden, kişinin aklında, malında, sosyal itibar ve konumunda büyük zararlara, yıkımlara yol açan içkiyi kesin bir dille yasaklamıştır.
Kur’ân’da şöyle buyurulmaktadır: ’Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?’ (el-Mâide, 5/90-91)
İnsanlık için büyük felaketlere yol açan içkinin yasaklanmasıyla insan aklının korunması sağlanmış, kişiler arasında kin, nefret ve düşmanlığın yayılması engellenmiş ve Allah’a ibadet etmeyi unutma tehlikesi ortadan kaldırılmış olmaktadır.
İslam, birçok oyun ve eğlenceyi helal, kumar bulaşığı olan her türlü oyunu da haram kılmıştır.
Müslüman’ın eğlenmeye hakkı vardır. Ancak, eğlenirken meşruiyet çizgisini aşmamak ve İslam’ın yasakladığı kumara bulaşmamak esastır.
Başkalarının mallarını meşru olmayan yollarla almak ve yemek haramdır.
Kur’ân’da; ’Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.’ (en-Nisâ, 4/29) buyrulmak suretiyle meşru olmayan yollarla, gönül rızasına dayanmayan şekliyle başkasının malına sahip olmak yasaklanmıştır.
Vakit, insan için çok önemli bir nimettir. Kumara bulaşan insanlar, Allah tarafından kendilerine bahşedilen bu nimeti zayi ederler ve zamanlarını Allah’ın hoşlanmadığı bir fiil ile harcarlar.
Toplumumuzu ve gençliğimizi menfi yönden etkileyen bir başka kötü alışkanlık da sigaradır.
Sigara, sağlıklı nefesimizi dumanıyla alır gider, içimizde bizi adım adım ölüme götüren zehrini bırakır ve Allah’ın bize vermiş olduğu en büyük ’devlet’ olan sağlığımızı ve hayatımızı yitirmemize sebep olur.
Uyuşturucu, kişiyi dış dünyadan koparmakta, her türlü suçu ve kötülüğü işlemeye hazırlamakta, böylece kişiyi öz benliğinden, en üstün bir yaratık olma özelliğinden uzaklaştırmaktadır.
İslam dini, uyuşturucu madde kullanımına yol açan bütün faktörlere savaş açmış, uyuşturucu madde kullanımını da kesin bir dille yasaklamıştır.
Bugün modern tıp, psikoloji ve toplum bilimleri uyuşturucu maddelerin insan sağlığı ve toplum düzeni için içkiden daha zararlı olduğunda birleşmektedir.
Bağımlılıklardan kurtulmak için:
1- İhtiyaç:
Acaba değişime ihtiyaç duyuyor muyuz? Önce değişime ihtiyaç duymamız gerekir. Yani geçmişte yapılan hatalardan kurtulmak ve yeni bir hayata başlamanın ihtiyacını hissetmemiz gerekiyor.
’Kötülükleri işleyip de sonra ardından tevbe edenler ile iman(larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (tevbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ (el-A’râf, 7/153)
Rasûlullah (s.a.v.): ’Günahtan tevbe eden, hiç günahı olmayan kimse gibidir.’ (İbn-i Mâce, Zühd, 30)
Bu birinci merhalede, başarma gayretindeki kişi, bir kimlik edinmeli ve kendi düşüncelerine, duygularına ve eylemlerine belli başlı standartlar ve sınırlamalar koymalı, süre ve ilkeler belirlemelidir.
2- İstek:

Değişmek istiyor muyuz? Değişmek, kendini olmak istediğin kişi olduğuna dair ikna etmektir.
Denilirse ki ’ben değişmek istemiyorum’, hayatınız boyunca sizi değiştirmek isteyenler gece gündüz çalışsa da sizi değiştiremez. Kendimiz istersek Rabbimizin yardımı ile ancak değişebiliriz. Aynı zamanda değişmek isteyen kişi nefsi arzuları karşısında fedakârlıklara da hazır olmak zorundadır.
Mısır Azizi’nin hanımı, gönlünü çelmek üzere kendisini davet ettiğinde Hz. Yusuf, -Rabbinin delilini görmemiş olsaydı- beşer tabiatı icabı ona meyledecekti; ama o, derhal Allah’a sığınmıştı. O, bunu yaparken, bir taraftan Yüce Allah’ın ikazını, diğer taraftan efendisinin iyiliklerini hatırlamıştı. (Bkz., Yûsuf, 12/23-24)
’Hayatınızı, düşünceleriniz kontrol eder.’ Yani bilincinizi meşgul etmesine izin verdiğiniz düşünceler, sizin ne olacağınızı belirler. Düşünceleriniz hayatınıza şekil veren en güçlü araçlardır. Düşünce evrendeki en etkili güçtür. Dolayısıyla düşüncelerimizi de rahmani olanlara sevk etmeliyiz.
3- İtimat:
Sizi değiştirecek olan çalışmalara veya kişilere itimat etmek durumundayız. Diyelim ki hastalandık, doktora gittik. Doktor muayene etti ve iyileşmemiz için yapmamız gerekenleri ve kullanmamız gereken ilaçları verdi. Eğer itimat edip denilenleri yapar, ilaçları kullanırsak iyileşiriz.
’Biz Kur’an’dan, inananlar için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz…’ (el-İsrâ, 17/82) buyuran Rabbimiz eğer biz inanırsak, itimat edersek Kur’ân’ın bize şifa olacağını beyan ediyor.
4- İnanç:
Eğer değişeceğimize kesin olarak inanırsak değişim başlamış demektir. Başkasını artık böyle olduğuna inandırmak için önce kendini inandırmak gerekiyor.
Kişi kendi kendisini gerçekten değiştirdiğini, artık böyle olduğunu kabullendikten sonra arkadaş çevresini de değiştirmelidir. Hepsini, en kıyamam dediklerini bile. ’Sen kendinle anlaşamıyorsun ve bu arkadaşların, anlaşamadığın kişiliğin edindiği kişiler.’ Bırakın gitsin. Telefonunuzu onlara karşı kapatın. Siz telefonu kapattığınızda, o artık size ulaşamadığında ya da siz onu artık aramadığınızda hayat durmuyor. Beyin ister istemez gidenin boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Yeni biri geldiğinde artık sıra sizde demektir. O sizi tanımıyor, bir maziniz yok, fikirlerinizi bilmiyor. Siz nasılım diyorsanız öylesinizdir. Bu yolda yeni arkadaşlarınızı iyi seçiniz. Seçtiğiniz kişiler sizi kötülüğe değil de iyiliğe götürsün.
5- İrade:

İrademizi ortaya koymadan değişemeyiz. Taşın altına elimizi koyacağız. Ertelemek sadece hedefleri ve eylemleri ertelemek değil, yaşamı ve yaşamayı ertelemektir.
Nefsanî arzuların hayat bulup bulmaması, her insanın otokontrol gücüne göre değişir. İnsan özgür iradesiyle kendi lehine veya aleyhine karar verecek ve bu kararından da kendisi sorumlu tutulacaktır. Dolayısıyla erdem, gayri meşru, süfli arzulara sahip olmamak değil, bu tür duygular nefiste uyarıldığı zaman onları dizginleyebilmektir.
İnsanı Âlemlerin Rabbi olan tek yaratıcıya karşı sorumlu hale getirecek bu muazzam değişim:

1- Cesur bir yürek,
2- Hep O’na yol alan bir akıl,
3- Cemal sahibinin cemali karşısında eriyecek bir gönül ister.



Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.