Özlenen Rehber Dergisi

52.Sayı

Gerçeğe Uyanmak..dönüşü Olmayan Gerçek... Ya?lılık...

Elif KILINÇ Özlenen Rehber Dergisi 52. Sayı
Geçmekte olan zaman, yıpratıcı etkisini her şeyde gözle görülür şekilde hissettirir. Örneğin çok beğenilerek alınan bir ev bakım yapılmadığı takdirde bir zaman sonra eski görünümlü bir yere dönüşür. Tabii ki zamanın hızla geçicilik özelliğinden nasibini en çok insanlar almaktadır. Zira insan, geçen zamanla birlikte, kendi bedenindeki büyük yıpranmaya yine kendisi şahit olur. İnsanın çok değer verdiği bedeni, geri dönülemez bir biçimde hasar görür. Cenâb-ı Hakk insanın zaman içerisinde geçirdiği bu değişikliği Kur’ân-ı Kerim’de şöyle bildirmiştir.

“Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.” (Rûm sûresi, 54)

Yaşlılık çoğu zaman, düşünülmek istenmeyen, planlara dâhil edilmeyen bir dönemdir ve dönüşü olmayan bu hakikat mümkün olduğunca akıllara getirilmemeye çalışılır. İnsanların yaşlanacaklarını akıllarına getirmek istemeyişlerinin en büyük nedenlerinden biriyse, bu düşüncenin, dünyada sonsuza dek var olamayacaklarını kendilerine hatırlatıyor olmasıdır. Bu sebeple eninde sonunda karşılaşacakları bu dönemi ahiret inancını benimsemeyen ya inancında yeterli kuvvet bulunmayan insanlar çok az düşünürler. Yaşlılığın çok ileride olduğunu, önlerinde daha çok uzun seneler bulunduğunu ve ölümün kendilerine bir hayli geç geleceğini var sayarlar; fakat yüce Allah bu yanılgıyı Kur’ân’da şöyle beyan etmiştir:

“Evet, biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki ömür onlara hiç bitmeyecekmiş gibi uzun göründü.” (Enbiya sûresi 44)

Söz konusu insanların düştüğü bu yanılgı çok büyüktür. Kaç yaşında olursa olsun yetişkin bir insan, dönüp geride kalan hayatına baktığında aklında kalan sadece belli belirsiz hatıralardır. İşte bu noktada insanın yaşlanması, dünyanın geçici bir mekân olduğunun en keskin hatırlatıcılarındandır. İnsan ne yaparsa yapsın, bu dünyadan bir daha dönmemek üzere ayrılacaktır. O halde insan, ön yargılarını bir yana bırakıp kendi hayatın hakkında gerçekçi düşünmelidir. Çünkü geçen zaman insanı genç ve dinamik bir yapıya değil, âyet-i kerimede belirtildiği üzere bir zaafa götürmektedir. Yaşlanmak insanın içine düştüğü acizliğin açık bir göstergesidir. Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de, geçen zamanla insanın bedeni ve zihninde oluşan bozucu etki hakkında şöyle bildiriyor:

“Allah sizi yarattı, sonra sizi öldürüyor, sizden kim de, bildikten sonra bir şey bilmesin diye, ömür en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilir. Şüphesiz Allah biledir, her şeye güç yetirendir.” (Nahl sûresi, 70)

Yaşlılığa bir anlamda ikinci çocukluk dönemi denmesi oldukça düşündürücüdür. Çünkü insan yaşlandıkça bedeninde meydana gelen değişikliklerden dolayı tıpkı bir çocuk gibi bakıma muhtaç hale gelir. Gençliğinde güç yetirip yapabildiği çoğu şeyi yaşlılıkta yapamaz hale gelir. İnsanda belli bir yaştan sonra görülen bütün bu değişiklikler bir nevi çocukluk haline geri dönüş demektir. Yani insan hayatına çocuk olarak başlar, belli bir dönem yaşadıktan sonra tekrar çocukluğa dönerek hayatını noktalar. İnsanın geçirmiş olduğu bu süreç şüphesiz ki gelişi güzel oluşmuş değildir. Zira Cenâb-ı Hakk dileseydi bütün insanları yaşlılık dönemini göstererek, bu dönemde düştükleri acziyeti göstererek, dünya hayatının geçiciliğine dikkat çekmek istemiştir. Ayını zamanda bu dünyadaki eksiklikleri göstererek insanların gerçek yurda, ahret yurduna hazırlanmalarını hatırlatmıştır.

O halde insanlara düşen, gençlik yıllarını en iyi şekilde değerlendirmek, yaşlılığında yapamayacakları nice güzel ve hayırlı işler için gayrette bulunmak olmalıdır. Bir gün gelecek olan yaşlılıktaki acziyetin farkında olup, gençliğinde hayırda yarışmalıdır. Gençliğinde de dünyanın geçiciliğinin farkında olup, kıyamette Cenâb-ı Hakk’ın gölgesi altında gölgelenenlerden olmayı ümit ederek, gerçek yurt olan cennete özlem duymalı ve bunun için gayret göstermelidir. Zamanın ne denli hızla geçtiğinin farkında olmalı, her geçen günün hakkını vermeye çalışmalı ve Rabbine çokça dua etmelidir:

“Rabbim! Gençliğimde güç yetirip yapabildiğim bütün amelleri yaşlılığımda da yapabilmem için bana güç ve irade ver.”
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • hatice toprak

    selamün aleyküm ablam ben hatice yazın çok güzel ve faydalı olmuş allah raı olsun ve ilmini artırsın inşaallah

  • zeynep

    sa.allah razı olsun rabbim gayretlerinizi arttırsın gençliğimizde yaşlılığımızdada O na layık kul olmayı nasip eylesin c. hak sizin gibi gençlerin sayısını kat kat arttırsın .aeo

2 kişi yorum yazdı.