Özlenen Rehber Dergisi

66.Sayı

Orucun Ruh Sağlığına Katkıları

Recep Faruk KARABAL Özlenen Rehber Dergisi 66. Sayı
Ramazan ayı her yönden Yüce Rabbimizin rahmetinin bolca yaşandığı bereketli bir aydır. Bu mübarek ay, ruh sağlığı açısından da pek çok olumlu gelişmeyi beraberinde getirir. Şu hakikati unutmamalıyız ki, ibadetler faydaları için yapılmaz, Rabbimiz emrettiği için yapılırlar; ancak ibadetlerin hikmetlerini araştırmak, öğrenmek de Rabbimizin rahmetinden bir nebze daha faydalanabilmek için müslümanlara bir vazifedir. Biz de bu yazımızda Ramazan-ı Şerif’in insanın ruh sağlığına katkılarını araştırdık.

Ramazanı diğer zaman dilimlerinden ayıran en önemli özellik bu ayın tamamının oruçlu geçirilmesidir. Orucun beden sağlığımıza katkıları apayrı bir çalışma konusu olacak kadar zengindir. Orucun ruh sağlığına katkıları ise beden sağlığına yaptığı katkılara nazaran çok daha önemli ve kapsamlıdır. İşte uzmanlardan bir kaçının oruçla ilgili tespitleri:

“Orucun kendi içerisindeki şartları, kuralları ve ritüellerine harfiyen uymak insan psikolojisini temelden hedef alan bir eğitim yöntemidir. Orucun insan psikolojisine kesinlikle olumlu katkıları bulunmaktadır. Akut Stres Bozukluğu, Akut Depresyon, Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Obsesif Bozukluklar, Dürtü Denetleme Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluklarının tedavisinde son derece önemli bir insan iyileştirme yöntemi olduğu yaptığımız çalışmalarda ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber ramazan aylarında alkol tüketiminin azalması, kavgaların azalması, intihar oranlarının azalması orucun çok önemli bir ibadet olduğunu göstermektedir.” (Prof. Dr. Arif Verimli, psikiyatr)

“Oruç sabretmektir. Günlük hayatın getirdiği kaygı, öfke, sinirlilik, saldırgan ve kırıcı davranışlar gibi olumsuz stres faktörlerini, orucun sabır özelliği dizginler. Bu olumsuzlukların zararlı etkileri söner. Oruçla huzurlu olan insan depresyon ve psikolojik rahatsızlıklardan uzak kalır. Oruç insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirir. İnsanda temelde zaten var olan ancak günlük hayat arasında üzeri küllenen bu duygular oruçla tekrar hayat bulur. Bunun topluma yansıması sevgi, paylaşım ve yardımlaşma şeklinde olur.’ (Dr. Hüseyin Ünlü, psikiyatr)

“Günümüzde depresyonun tedavi yollarından biri, uyku saatini değiştirmektir. Araştırmalara göre uykudan tam ve kısmi olarak mahrum kalmak depresyon tedavisinde %30 ila %50 kadar etkili oluyor. Sahur vakti uyanmaya yapılan vurgu ve dini ibadet ve vecibeleri yerine getirmek, uyku saatini azaltmaya/öne çekmeye yönelik bir hareket olup anti depresyon özelliği vardır.” (Dr. Eyyub Malik, psikiyatr)

Oruç ibadetinin çok önemli yönlerinden birisi de irade eğitimindeki rolüdür. İnsanların sıkça yaşadığı psikolojik sıkıntılardan birisi doğru olduğuna inandığı davranışları yapamaması ya da yanlışlığını ve zararını kesin olarak bildiği bir takım olumsuz davranışları da yapmaktan kendini alıkoyamamasıdır. Örneğin, içki ya da sigara tüketen herkes içkinin ve sigaranın zararlarını bilir, bir müslümanın bu davranışları yapmaması gerektiğine de her müslüman inanır; ancak yine de insanların büyük bir kısmı zararlı olduğunu kesinlikle bildikleri bu davranışları yapmaktan geri duramazlar. İşte oruç insanlara, zararlı olmadığı, kendi alın teriyle kazandığı nimetlere, çok da iştiyakı varken, hem de hiçbir insanın görmediği yerde bile el uzatmamayı alıştırır. Bu ise tam anlamıyla kişinin kendisine söz geçirebilmesi, isteklerini kontrol edebilme eğitimidir. İradenin bu galibiyeti daha büyük işlerdeki galibiyetine yol açacaktır. Böylece oruçtan, canının her istediğini yapmama alışkanlığı doğacaktır. Kısacası oruç, olumsuz içgüdülere karşı çıkma alışkanlığı verir ki, insanı hayvandan ayıran, insanı insan yapan özellik de budur. Yani oruç, sıkıntı ve ıstıraplar karşısında eğilmeyen, kendine hakim olan vaat edilen bir takım menfaatler uğruna hak bildiği prensiplerden vazgeçmeyen olgun insanın ortaya çıkmasına yardım eder. Namaza başlayan, sigarayı ve alkolü bırakan insanların çoğunun “ben namaza falanca ramazanda başladım, sigarayı filanca ramazanda bıraktım” gibi sözleri orucun irade eğitimindeki önemini ortaya koymaktadır.

Oruç tutan insan orucun şartlarına dikkat ederek tutar, yani günah olan davranışlardan uzak durur, dinen yapılması gereken diğer ibadetlerini de yapmaya dikkat ederse, ramazan ayında, başka zamanlarda yaşayamayacağı bir huzuru ve mutluluğu yaşar. Çünkü inandığı işleri yapmamak, yanlış olduğunu bildiği davranışları yapmak insanda sürekli bir huzursuzluk duygusu meydana getirir. İnandıklarıyla yaptıklarının uyumsuzluğu ne denli fazlaysa bu çatışma ve huzursuzluk da o kadar büyük olur. Ramazan herkes için bu çatışmanın en aza indiği aydır. Çünkü hemen hemen herkes ramazanda başka zamanlardakinden daha fazla, inandıklarını yaşamaya gayret etmekte, bunun sonucunda da Ramazan hep diğer aylara göre daha huzurlu geçmektedir.

Oruçlu insan aç olan insandır. Aç insan, tok insan gibi kendini unutarak dış âleme yönelip onu kendine konu yapan insan değil; bilakis açlığı sebebiyle kendine yönelerek iç âlemini konu edinen insandır. Hep başka taraflara bakan insanın kendi elbisesindeki tozu, kiri fark edemeyip; ancak üstüne başına bakınca durumunu fark etmesi gibi, oruçlu insan da kendisiyle daha çok meşgul olur ve eksikliklerini daha kolay görür.

Oruç insana acziyetini göstermesi bakımından da çok etkilidir. İnsan oruç sayesinde gücünün kendinden olmadığını, Yüce Allah’ın yarattığı nimetlere bağımlı yaşadığını yakînen idrak eder. Bu ise hem ondaki kibri kırar, hem de nimetin asıl sahibi olan Allah’a içtenlikle şükretmesini sağlar.

Oruç, ihlaslı, samimi olma eğitimini de içinde barındırır. Allah’ın sürekli kendisini gördüğü düşüncesiyle çok iştiyak duyduğu halde önünde duran sudan içmeyip akşamı bekleyen kişinin bu davranışı, Allah’ın yasakladığı başka işleri yapacakken de o kişiyi alıkoyacaktır. Kısacası oruç tutarken kendini gören Yüce Allah’ın, haramları işlerken de kendini gördüğünü aklında tutacak, başkaları görürken de görmezken de hareketleri aynı minval üzere olacaktır.

Oruç sayesinde aile içi ilişkilerde de bereket yaşanır. Mesela, başka zamanlarda tüm aile bireylerini toplu halde sofrada göremeyen çocuklar bu ayda babalarını sofrada daha fazla görme imkanı bulduklarından daha bir mutludurlar ve ailenin bütünleştiğini fark ederler. Çocuklar ailenin ruh halinde ve ev ortamında huzuru algıladıklarından dolayı onlar için ramazan mutlulukla eş anlamlı bir hal alır. Ve yine çocuklar tuttukları ramazan orucuyla maddî ve manevî mükafatlar kazandıklarını bu ayda öğrenirler.

Orucun tek tek fertler üzerinde meydana getirdiği tüm bu olumlu etkiler haliyle topluma da yansır. Bu yüzden ramazanlar daha huzurlu geçer, suçlar önemli ölçüde azalır. Örneğin emniyetten alınan rakama göre İstanbul’da suç oranlarında %60 varan azalmalar görülmektedir.

Yüce Rabbimiz hepimize içinde bulunduğumuz bu rahmet ikliminden bedenen ve ruhen en güzel şekilde faydalanabilmemizi nasip etsin.

(Bu çalışmada Ali Murat Daryal’ın “Dini Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri adlı eserinden ve www.arifverimli.com, www.hayatınrengi.net internet adreslerinden de faydalanılmıştır.)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • mirage

    Çok güzel bir yazı. O kadar açık ve net yorumlanmış ki, insanın aklında bir soru işareti bırakmıyor ve yazının sonunda kişi bu yolla mevcut sıkıntılarının gideceğine inanıyor... Emeğinize teşekkür ederim.

  • okan

    çok güzel

2 kişi yorum yazdı.