Özlenen Rehber Dergisi

7.Sayı

Mürşid-i Kâmille İlgili Âdâb'a Dâir

Muzaffer YALÇIN Hocaefendi Özlenen Rehber Dergisi 7. Sayı
...............Edeb İncileri...............


Kıymetli kardeşlerim, bilmeliyiz ki Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in her sünneti, her ahlâkı, her sohbeti ve kısaca her hâlinde bizler için güzel örnekler ve ibretler vardır. Amelleri kıymetli kılan o amellerdeki edeptir, ihlastır ve sünnet-i Rasûlullah’a uygunluğudur. İlmin de bir edebi vardır. Her ilimde, hem ö?retene hem ö?renene mutlaka bir edep bulunur. Edep olmadan istifade de hakkıyla gerçekle?mez. Allah (c.c)’da yapılan nice gayreti, edeb sebebi ile kıymetlendirir.

Edep kalkınca bereket de kalkar. Âlimler, Allah’ın dostları, mür?id-i kamiller Peygamber vârisleridir. Bir kimsenin vâris-i Nebi olu?u da yine edebi ile, ?eriata ve sünnete ittibası ile bilinir. Allah (c.c) sahtekarlara içinde bulundukları riya halinde dâimiyet nasip etmez. Bir deyi?te söylendi?i üzere, yalancının mumu fazla yanmaz. Şu halde Allah Rasûlülün evlatları ol kimselerdir ki; onların edepleri bir sülûk içerir ve dâimîdir. Güzel ahlâkların kalıcı olması esastır. Kalıcı güzel ahlaklar ise hâne-i saâdette ve mescîd-i Rasûlullah’ta, tıpkı Sahâbe-i Güzîn Efendilerimiz gibi sünnet, edep tedrîsi görmek ile mümkündür.

Bu çalı?mamızda Allah Rasûlülü (s.a.v) Efendimiz’in vârisleri olan Mür?id-i Kâmillere kar?ı gösterilmesi gereken edep ve saygıya, mürîdin sohbet esnâsında takınması gereken bazı mühim ve faydalı ahlaklara ve de bir sâlikin di?er ihvan karde?lerine kar?ı dikkat etmesi gereken âdaplara dâir bazı konuları, lüzûmuna binâen, misaller ile anlatmaya çalı?aca?ız. Rabbimiz, bizleri, edebi sebebi ile kendisine yakla?an kullardan eylesin.

Mür?id’le Konu?ma ve Hitap Tarzı:
Abdullah İbn-i Abbas (r.a) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz bir sohbeti esnâsında bir konuyu îzâh için o meseleyi bir a?aca benzetti. Bizlere; ‘Bu a?acın ne oldu?unu bilir misiniz?’ diye sordu. Arkasından da bu a?acın hurma a?acı oldu?unu söyledi. Ben bu a?acın hurma a?acı oldu?unu bildim; fakat Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’den hayâ etti?im için söylemedim.”

Bu hadîs-i ?eriften anla?ılmaktadır ki; bir mürid mür?id-i kâmil, sohbet esnâsında konunun îzâhı için bir soru sordu?unda hemen cevap vermek için atılmamalıdır. Onun sözünü kesmeyerek hürmeten yine kendisinin cevap vermesini beklemelidir.

Mür?idinin de bulundu?u bir ortamda avam insanlar varsa sâlik, mür?idine kar?ı olan edeb ve terbiyesine, aynı zamanda ona kar?ı kullandı?ı hitap ?ekli ve konu?malarına dikkat etmelidir. Mür?idi hakkında, onun yanlı? anla?ılmasına sebep olabilecek sözleri konu?maktan kaçınmalıdır.

Kurtubî’nin İbn-i Abbas (r.anhümâ)’dan nakletti?ine göre Müslümanlardan birisi Nebî (s.a.v)’e talep ve ra?bet mâhiyetinde; “Bize yönel; anlattıklarını iyi i?itip anlayabilmemiz için teennî ile konu?; anlamamıza fırsat ver.” kasdıyla “Râinâ yâ Rasûlallah” demi?ti. Yahûdîler, Sahâbînin samîmiyetle söylemi? oldu?u bu sözü duyunca Hazret-i Peygamber’le alay etmeyi fırsat bildiler ve; “Biz kendi aramızda o’na gizlice sövüyorduk, müslümanlar i?te açıktan sövüyorlar” deyip gülü?meye ba?ladılar. Bu olay üzerine Allah Teâlâ mü’min kullarına; “Ey îmân edenler, ‘Râinâ’ demeyiniz. (Onun yerine istismâra meydan vermeyen) ‘Unzurnâ’ deyiniz...” (Bakara/104) âyetini indirmi?tir.

İstifâde İçin Âzamî Gayret:

Sâlik, mür?idini Allah’ın kendisine açtı?ı bir hidâyet ve yakınlık kapısı bilerek o’ndan, Allah ve Rasûlü’nün a?kını, Sâhabe ve Ehl-i Beyt sevgisini ,Allah (c.c)’nun kendisine nasip etti?i kadar almak için âzamî gayret göstermelidir.

Seyr-u sülûk esnâsında sâlikte cereyân eden güzel hâller, sohbetler ve gerekse kıymete hâiz sözler, mür?idinin gönlüne dökülen ilâhî güzelliklerin, o sâlikte zuhûr etmesidir. Bu nîmetleri kendisinden bilip kibre kapılmamalı, ?eytânın ve nefsin vesvesesine aldanmamalıdır.

Mür?idinin verdi?i görevleri yerine getirirken, netîcesinde bunların Ümmet-i Muhammed’e fayda verecek görevler oldu?unun idrâkinde olarak candan gayret göstermelidir. Çünkü Allah dostları her i?te Allah’ın rızâsını gözetmeyi en önemli vazîfe telâkkî ederler.

Sâlik, mür?idinden aldı?ı İslâmî bilgilerle dı? ya?antısını Rasûlullah Efendimiz (s.a.v)’in açtı?ı İslâmî yola uydurmaya çalı?ırken, terbiyeyle de ilâhî emirlerden kastedilen kemâlâtı elde etmeye çalı?malıdır.

Sâlik, mür?idinin bulundu?u bir sohbette gereksiz yere dı?arıda kalmayıp mür?idinin hem nazarından, hem de sözlerinden istifâde etmeye çalı?malıdır. Bilmelidir ki Cenâb-ı Hakk’ın doslarının bulundu?u meclise Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti iner ve Hazret-i Allah (c.c), dostlarının sözlerine nazar eder ki, o sözler insanların kalplerine hidâyet okları gibi tesîr eder.

Sâlik, Mür?id-i kâmil’i, kendisini Allah ve Rasûlü’ne itâatten ve yakınlıktan uzakla?tıran nefsin ve ?eytânın ba?larını koparan Hakk’ın kılıcı olarak bilmelidir.

c) Lüzumsuz Davranı?lardan Kaçınmak:
Sohbet esnâsında mür?idinin huzûrunda gereksiz açıklamalarda bulunmaktan kaçınmalıdır. Çünkü Allah (c.c) dostunu o meclisteki insanların ihtiyâcına göre konu?turur. Bilinmelidir ki Allah gizli ve â?ikâr her ?eyden haberdardır.

Mürît, mür?idini, gereksiz yere, kendisinin dünyâlık i?leriyle me?gûl etmemelidir. Aksi takdirde mür?idinden istifâde etmek yerine, mânevî ir?atlarından mahrum kalır.

Mür?idi konu?urken onun sözlerini kesmekten ?iddetle kaçınmalıdır. Kalbi, Kur’ânî bir süzgeç olan, gönülden dökülen ilhamlı sözlerin tekrârı mümkün de?ildir. Çünkü ilhamlı sözler deniz dalgalarının sâhile bıraktı?ı ender bulunan hazîne gibidir.

Sâlik, mür?idinin huzûrunda çirkin ve kaba sözler konu?mamalıdır.

Mür?idine anlataca?ı bir meseleyi en uygun ifâdelerle ve en kısa ?ekilde anlatıp sükûtu tercîh etmelidir. Zîrâ Allah dostlarının gönlü hep Hz. Allah’a yöneliktir. Gereksiz konu?malarla onun bu hâline engel olmaktan kaçınmalıdır.

d) Mür?idin Evine Dâvet Edildi?inde:

Sâlik mür?idinin evine sohbet veya yemek için dâvet edildi?inde, sohbet bittikten sonra gereksiz yere beklememelidir. Nezâketle izin isteyip mür?idinin istirâhat etmesine fırsat tanımalıdır. Gece ibâdetlerinin oldu?u unutulmamalıdır.

e) Mür?id’i Dâvet Âdâbı:

Dü?ün, ni?an, sünnet gibi merâsimlerimiz oldu?unda sâlik mür?idini bu merâsimlerden uygun bir ?ekilde haberdâr edip nezâketle dâvet etmelidir. Fakat te?rifleri husûsunda ısrarcı olup onu sıkıntıya bırakmamalıdır. Gelmesi için zorlayıcı te?ebbüslerden kesinlikle kaçınmalıdır.

f) Mür?id’in Huzûrunda Tartı?mak:

Mür?id huzûrunda sâlikler birbirleriyle tartı?mamalıdır. Bu tartı?malar sebebiyle mânevî güzelliklerin kesilmesine sebep olurlar.

g) Soru Sorma ve Mes’ele Arz etme:

Sohbet esnâsında mür?id-i kâmile sorulan soruların niteliklerine dikkat etmelidir. Sohbetin mânevî havasına zarar verici kasıtlı sorulardan kaçınmalıdır.

SOHBET ÂDÂBI

a) Zaman ve Mekân Bilinci:

Sohbet için bir ?ehre gidildi?inde oraya varılacak vaktin en uygunu tercîh edilmelidir. Namaz ve yemek gibi ihtiyaçların giderilece?ini göz önüne alarak bunları vaktinde yapmalı, sohbetin bereketinden mahrûm kalmamalıdır.

b) Bir Tedbir:

Evlerin apartman dâiresi olabilece?i ve kalabalık bir toplulu?un ihtiyaçlarına cevap veremeyece?ini dü?ünerek sohbet yerine abdestli olarak gidilmelidir. Orada karga?aya sebep olup da sohbetin âhenginin bozulmasına meydan verilmemelidir.

c) Hanımlarla İlgili Bir İncelik:

Sohbetler esnâsında veya di?er zamanlarda hanım karde?lerimizin seyr-u sülûkteki güzel hâllerinden bahsetmek gerekiyorsa isimlerini ızhâr etmemelidir. Zîrâ ?eytan ve nefs, kalplerde zayıf da olsa bir fitne uyandırmaya yol bulup kalbî sâfiyetin bozulmasına sebep olabilir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hakk, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in hanımlarına ba?kalarının kalbinde kötü bir niyet olu?maması için yabancılara kar?ı yumu?ak konu?mamalarını emir buyurmu?tur. (Ahzâb Sûresi / 6)

KARDEŞLİK ÂDÂBI
Hiçbir müslüman di?er bir müslüman karde?ini geçmi?teki günahlarından dolayı küçük görüp kınamamalıdır.

Sâlik, bir karde?inin hatâsına muttalî oldu?unda ya gizlice sâdece onun ?ahsına hatırlatmalı veya onu muhâtap almadan güzel misâller vermek sûretiyle hatâsını anlamasını sa?lamalıdır.

Sâlik, mür?idi tarafından hizmete yönelik verilen görevleri ve aynı zamanda mür?idinin kendisine gösterdi?i sevgiyi di?er karde?lerine kar?ı üstünlük aracı saymamalıdır. Bu nîmetlerin Cenâb-ı Hakk’ın bir lütfu oldu?unu bilerek, tevâzûyla Allah’ın kullarına, yine Hazret-i Allah (c.c) için candan hizmet vesîlesi saymalıdır. Bu hizmetiyle de Yüce Yaratan’a ?ükür vazîfesini yerine getirmeyi hedeflemelidir.

Bir sâlik seyr-ü sülûk yoluna sâdece Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına kavu?mak amacıyla sülûk etmeli, maddî veya mânevî bir makam sâhibi olmak için girmemelidir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Solfasol

    Sâlik, Mürşid-i kâmil?i, kendisini Allah ve Rasûlü?ne itâatten ve yakınlıktan uzaklaştıran nefsin ve şeytânın bağlarını koparan Hakk?ın kılıcı olarak bilmelidir S.A NE DİYEYİM CAN SULTANIM BENİM NE HADDİMEDİR SZİN YAZILARINIZA YORUM YAPMAK . ALLAH CC SİZİN YÜKÜNÜZÜ HAFİFLETSİN BİZLERİDE SİZLERE HAKİKİ EVLAD EYLESİN . SELAM VE DUA İLE .........

  • GÜVEN

    RABBİM CÜMLEMİZİ ALLAH DOSTLARIYLA DOST OLANLARDAN EYLESİN AMİN.

2 kişi yorum yazdı.