Allah Teâlâ’ya çeşitli vesilelerle yaklaşılır. Onlardan biri de birkaç gün sonra idrak edeceğimiz Kurban Bayramı ve keseceğimiz kurbanlarımızla olacaktır.
Allah katında yüce bir mana ifade eden kurban ibadeti, toplumsal birlik ve beraberliğin temin edilmesinde ve kıtlıkla karşı karşıya kalan insanlara yardım elinin uzatılmasında önemli bir vesiledir. Zira Rasûlullah (s.a.s.) Kurban Bayramı’nda kestiği hayvanın etinin büyük bölümünü fakirlere dağıtırdı. Bir defasında Efendimiz (s.a.s.) Hz. Âişe annemize sorar: ’Âişe! Kurban etini dağıttınız mı?’ Hz. Âişe ’Dağıttık yâ Rasûlallah’ diye cevap verir. ’Ne kadarını dağıttınız?’ sorusuna; ’Hepsini dağıttık, bize bu buttan başka hiçbir şey kalmadı!’ cevabını alınca gülümseyerek; ’Desene Âişe, bir buttan başka hepsi bize kaldı’ diye karşılık verir.
Rasûlullah (s.a.s.) komşusunun boğazından kurban eti geçmeden kendisi yemezdi. Bir bayram erken bir vakitte kurban eti pişmiş olarak Efendimiz (s.a.s.)’in önüne gelince hemen yemeğe başlamaz; ’Şu an komşularımız da kurbanlarını kestiler, etlerini yemeye başladılar mı?’ diye sorar. ’Hayır yâ Rasûlallah! Henüz onların ellerine pişirecek etleri geçmedi, herkesten önce biz sana hazırladık’ cevabını alınca; ’Götürün bu eti! Ne zaman komşularımızın da bacalarından et pişirdiklerine işaret eden dumanlar yükselirse o zaman getirin’ der. Buna ilave olarak buyururlar ki; ’Ben komşusunun yemediğini yiyen, giymediğini giyen, onlardan ayrı bayram yapan kimselerden olmak istemem.’ Komşuları etlerini pişirinceye kadar kendisi de kurban etinden yemezdi.
Rasûlullah (s.a.s.) ihtiyaç sahiplerinin çok olduğu dönemlerde kurban etlerinin kurban kesen tarafından saklanmasını doğru bulmazken, normal şartlarda da yoksullara, misafirlere ve aile fertlerine olmak üzere kurban etinin üç parçaya ayrılmasını tavsiye etmiştir.
İmam-ı Rabbanî Efendimiz buyuruyor ki: ’İşte bugün her Müslüman, elinden gelen yardımı yapmayıp, İslam baskı altına düşerse, yardımı esirgeyen her Müslüman, âhirette mesul olur. Bunun için kuvvetim olmadığı halde, yardıma koşmaya özeniyorum. Güçlükleri yenerek, İslam’a ufacık bir hizmet edebilmek yolunu arıyorum. ’İyilerin çoğalmasını isteyen de, onlardan sayılır’ buyruldu.’ (Mektubât, 1/47) ’Bugün İslamiyet’e yardım için az bir şey vermek, binlerce altın vermiş gibi kıymetlidir. Hangi talihliye, bu büyük nimet ihsan edilirse, ona müjdeler olsun! Dinin yayılmasına hizmet eden, cihat sevabına kavuşur. Hele bu zamanda Müslümanlara yardım etmek daha güzel, daha sevaptır.’ (Mektubât, 1/193)
Kardeşlerim gelin bu Kurban Bayramı’nda ’Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ diyen insanların en mükemmeli Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz gibi yaşamaya karar verelim. Bayramımızı İslam’ın kardeşlik, sevgi ve yardımlaşma anlayışı içinde geçirelim. Yetimleri, kimsesizleri gözetelim, kurbanlarımızı da yalnız Allah rızası için keselim. Etleriyle dünyanın dört bir yanındaki fakirlerin, yoksulların, komşularımızın gönüllerini alalım.
Arefe günü sabah namazında başlayan ve üzerimize vacip olan teşrik tekbirlerini (Allahu ekber, Allahu ekber. Lâ ilâhe illallâhu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillâhil-hamd) her farz namazdan sonra yerine getirmeyi unutmayalım.
Bu mübarek günlerde dua etmeyi de unutmayalım. Zira arefe günü yapılan dua reddedilmeyen dualardandır. Kurbanla Allah’a yaklaşırken dua ile de gönüllerde birleşelim.
Afrika’da açlıkla mücadele veren on binlerce insanın yaralarına merhem olabilmek adına bu seneki kurbanlarımızdan bir pay da oraya ayırmayı unutmayalım!
Sizin İçin Seçtiklerimiz; Editörden...
Özlenen Rehber Dergisi 104. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.