Özlenen Rehber Dergisi

143.Sayı

Evimi Temizleyin;iyilikleri Yeyip Bitiren Hastalık...

Selçuk CESUR Özlenen Rehber Dergisi 143. Sayı


’Bana az verdin.’
’O’nu kurt kaptı.’
’Neden her zaman o?’
’Bir yetim mi Peygamber geldi.’
’Beni ateşten, onu topraktan yarattın.’
’Kardeşimizi öldürelim babamızın sevgisi bize kalsın.’
’Seni elbette öldüreceğim.’
’O yaşlı kadını ne anıp duruyorsun? Allah onun yerine sana daha iyisini verdi.’

İYİLİKLERİ YEYİP BİTİREN HASTALIK...

-100 0 100(puan)
Haset Gıpta

Yazımıza başlamadan önce, yukarıda gördüğünüz hasetmetrede kendi yerimizi belirleyelim ve oraya çarpı atalım.
Şeytanı secdeden men eden, Kabil’e yeryüzünde ilk cinayeti işleten, Yusuf (a.s.)’ı çocukken kuyulara attıran ve daha nice belalara sebep olmuş nefsî bir hastalık...
Mazeretlere bakın.
Şeytan dedi ki: ’Ben ondan (yani Âdem’den) daha hayırlıyım. (Çünkü) beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.’ (el-A’râf, 7/12)
Kabil dedi ki: ’Allah benim kurbanımı kabul etse de etmese de Habil benim kız kardeşimle evlenemeyecektir.’
Yakup (a.s.)’ın diğer oğulları dediler ki: ’Biz güçlü bir topluluk olduğumuz hâlde, Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu babamız açık bir yanılgı içindedir. Yusuf’u öldürün veya onu bir yere atın ki babanızın yüzü (sevgisi) sadece size kalsın…’ (Yûsuf, 12/8-9)
Mekke müşrikleri dediler ki: ’Allah’ın Peygamberlerine verilenin bir benzeri bize de verilinceye kadar asla iman etmeyiz.’ (el-En’âm, 6/124)
Bu ve birçok sözler, insanları kıskançlık duygusunun kıskacına almıştır.
Yeryüzünde ilk vuku bulan hata kıskançlık yüzündendir. Kıskançlık, olumsuz sonuçlara yol açması bakımından değerlendirildiğinde, kesinlikle önlem alınması gereken bir durumdur. Allah Teâlâ: ’De ki: …’Ve haset ettiği zaman haset eden kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!’ (el-Felak, 113/1-5) buyurarak hasedin olumsuz sonuçlarına dikkat çekmiştir. Haset yerine: ’Ki sonu misktir. İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.’ (el-Mutaffifîn, 83/26) buyurarak âhiret nimetleri için yarışılmasını tavsiye buyurmaktadır.
Kıskançlığın Ayrıntıları

1- Haset, fiilin değil kalbin sıfatıdır.
2- Haset, kin ve öfkenin neticelerindendir.
3- Haset, değer verilen birinin sevgi ve ilgisini paylaşmama isteğinden kaynaklanır.
4- Haset, nimetin taksimine karşı gelme anlamı taşır. Kişi, haset ettiği nimeti Allah’ın kendisine vereceğinden ümitsizdir.
5- Haset, kardeşliği bozar, sevgi bağlarını koparır.

Kıskançlık sebepleri arasında, adaletsizlik ve haksızlıklar etkili olmaktadır. Öte yandan, namus, mal, vatan gibi değerlerin korunmasına hizmet eden kıskançlık duygusu normaldir. Biz, yazımızda, zemmedilen haset duygusuna açıklık getirmeye çalışacağız.
Haset/Kıskançlık; bir kimse, bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur.
Haset Nerede?

İnsanoğlu çoğunlukla kendisini sahip olduklarıyla tanımlamaktadır. Sahip olmak demek onun için var olmak demektir. Bunun dışında insan, sahip olduklarına değer biçmektedir. Bazen ’telefon, televizyon olmazsa yaşayamam!’ diyen kimselerle karşılaşabiliriz. Beslediği hayvanı öldü diye intihar etmeye kalkışanları 3. sayfa haberlerinde okuyabiliriz. Bu gibi örneklerde görüldüğü üzere, aşırı değer verdiği şeylere sahip olamayan insan, kendini yetersiz görmeye başlar. Bu da o kimsede büyük bir hırs ve kin uyandırır. Tabi bunlarla beraber kendisinde olmayan bu şeyin karşısındakinden de gitmesi isteğini duyar. Bu da haset ettiği kimseden intikam alma isteği doğurur. Müşrikler, Peygamber Efendimize risaletin verilmesini kabullenemediler. Çünkü kendilerini tanımladıkları ve bütün değer verdikleri şeyler (şan, şöhret, reislik...) ellerinden gidecekti.
Eyvah! Haset Ediyorum!

Kıskançlık yaşayan kimselerin ruh hallerine bakacak olursak; bu kimse kendini yiyip bitirir. Şiddetli bir inatçılık hastalığına tutulur. Kıskandığı vakit, dünyayı görme faaliyeti zayıflar. Zihninden geçen düşüncelere hâkim olamaz. Kıskançlığın o amansız mantığı, hissinin muhakkak doğru olduğuna inandırır. Kişi, kıskançlık hissi olmadan hayatın nasıl olacağını tasavvur edemez. Genellikle yalnızdır ve başkasına güvenemez. Kabil: ’(Allah senin kurbanını kabul etse bile kız kardeşimle evlenemeyeceksin.) Mutlaka seni öldüreceğim!’ (Bkz., el-Mâide, 5/27) dedi. Bu sözlerden, kıskançlığın insan psikolojisi üzerinde ne denli etkili olduğunu görebiliriz. Yaşadığı kıskançlık, Kabil’in aklını, kalbini etkisi altına almıştır. Ama sonunda biraz düşününce pişman olmuştur.
Böyle kişiler, aslında çaresizlik yaşamaktadır. İnsanoğlunun tahammül edemediği duyguların başında da çaresizlik gelmektedir. O halde kıskançlık, kişinin çaresiz ve küçük düşmüş hissettiği bir döneme verdiği gecikmeli bir tepki olarak da görülebilir.
Ayrıca kıskançlık patlamaya hazır bekleyen bir faciaya yönelik bir tepkidir. Peki, kişi kendini korumak için neden böylesine sancılı bir zihinsel araca başvurur? Şeytan hem ’Rabbim!’ diyordu hem de ’Beni ateşten, onu çamurdan yarattın!’ diyerek Rabbine isyan ediyordu. Kıskançlığın ne denli bir zihinsel bulanıklığa yol açtığını bu örnekte görebiliriz.
Zehirli duyguların en önemlilerinden biri olan haset, işte kalbi böyle zehirlemektedir.
Çare Var Mı?

Kalpte bulunan; ama fiile geçmeyen hatıra, düşünce; günah sayılmaz. Çünkü bu tür düşüncelerin kalbe gelmesi insanın elinde değildir.
Kıskançlık az veya çok her insanda vardır. Komşu komşuyu, arkadaş arkadaşı, kaynana gelini kıskanır. Kötü olan kıskançlık değil, kıskançlık duygusunu yönetememektir. Kıskançlık vs. duyguların kalpten tamamen temizlenmesi kanaatimizce bu satırları yazmakla gerçekleşmeyecektir. Yazımızın başından beri kıskançlık duygusunun zararlarına dikkat çekmeye çalıştık. Önerilerimiz de bu zararları önlemek için olacaktır.
Sahip olamadığımız şeyler kıskançlığı değil, başarma duygumuzu kamçılamalıdır. Rasûlullah Efendimiz buyurdular ki: ’(Şu) iki kişiden başkasına gıpta olmaz: (Biri;) Allah’ın kendisine mal verip de o (mal)ı hak (yolun)da harcayıp tüketmeye muvaffak kıldığı kimsedir. (Diğeri ise;) Allah’ın kendisine hikmet verdiği kimsedir ki o, bu (ilim ve hikmet)le hükmeder ve onu (başkalarına) öğretir.’ (Buhârî, İlm, 15)
Kıskançlığın kaynağının kin ve nefret olduğunu belirtmiştik. Bunun çaresi olarak Peygamber Efendimiz: ’Sizden önceki ümmetlerin hastalığı, (yani) haset ve düşmanlık (kin) size bulaştı. O (ikisi) kazıyıcıdır. Saçı kazır demiyorum. Fakat (bunlar) dini kazır (yok edip bitirir). Canım yed(-i kudret)inde olan (Allah)’a yemin olsun ki; iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de (kâmil manada) iman etmiş olmazsınız. Bunu, size sağlayacak şeyi size haber vermeyeyim mi? Aranızda selâmı yayın.’ (Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme Ve’r-Rekâiku Ve’l-Vera’u, 56) ’Musafahalaşın, (aranızdaki) kin gider. Hediyeleşin, birbirinizi seversiniz ve (aranızdaki) düşmanlık gider.’ (Muvattâ, Hüsnü’l-Huluk, 4) buyurarak hem hasetten sakındırıyor hem de çaresini haber veriyor.
Harward Tıp Fakültesi’nden Prof. Frank Pattilio, kıskançlığın sonradan öğrenilen bir duygu olduğunu söyleyerek: ’Biz, bize başvuran kişiye, kıskançlık hissettiği andaki düşüncelerini incelemesini ve ifade ettiği duygunun ardında yatan iç konuşmaları yakalamasını, kıskançlık duygusundan önce gelen duyguyu ortaya çıkarmasını isteriz. Yapmaya çalıştığımız şey, düşünceleri parçalara ayırıp, ayrı ayrı değerlendirmelerini sağlamak ve rasyonel (gerçek) olmadıklarını fark ettirmeye çalışmaktır. Bunu kişiler günlük yaşamlarında kendi kendilerine de uygulayabilirler.’ Kıskançlık duygusu mantık dışı düşünceleri bile akla mantıklı kabul ettirdiği için bu yöntem işe yarayacaktır. Düşüncelerimizi kâğıda yazalım. Onu herhangi bir arkadaşımızın da yorumlamasını isteyebiliriz.
İmam Gazâlî de dünyaca tanınan ünlü eseri: ’İhya-u Ulûmu’d-Dîn’ adlı eserinde hasedin çaresi olarak şunları tavsiye etmektedir: ’Haset arzularının aksini yapmakla hasedini tahakküm altına alırsın. Mesela, hasmını kötülemek istersen hemen onu öv. Kibir etmek istersen tevazu göster, ondan özür dile. Şayet vermemeyi teklif ederse vermeye gayret et! Yapmacık da olsa tatlılık, kini ortadan kaldırır ve gönülleri birbirine bağlar. Bu sayede kalp, haset hastalığından kurtulur. Haset edilen kimse, senin böyle zoraki yaptığını bilse de yine memnun kalır ve seni sevmeye başlar. Bu suretle karşılıklı sevgi başlar ve haset hastalığı da kaybolur.’ Üst paragrafta bilişsel bir çare sunulmuşken bu paragrafta davranışsal teknikler aktarılmıştır. Ayrıca İmam Gazâlî’nin adı geçen eserini okumanızı kesinlikle tavsiye ediyoruz.
Kıskançlıkla İlk Tanışma

Araştırmalara göre bir insanın kişiliğinin % 70’i ilk altı yılda tamamlanmaktadır. Bu erken çocukluk döneminde yaşanan olumsuz duygular hayat boyu etkilidir. Kıskançlık duygusu da genellikle kardeş bekleyen çocuklarda yaşanır. Eve yeni bir kardeş geldiğinde her çocuk anne babanın sevgisini sorgular. Eskisi gibi sevildiğinden emin olmak ister. Anne babanın ve aile büyüklerinin sözleri ve tutumları ondaki bu korkuyu tetikler veya en aza indirir. Çocuğunuz, eve yeni gelen hakkında çelişkili duygular içindeyken ona yapacağınız: ’Benim oğlum/kızım kardeşini seviyor!’, ’Benim oğlum/kızım kardeşini kıskanmaz!’, ’Bir kardeşin oldu, çok şanslısın!’ türünden telkinler, hisleriyle örtüşmediği için kuşkularını artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Yeni geleni kıskanan bir çocuk, büyüklerin: ’İyi çocuklar kardeşlerini kıskanmaz!’ telkinleri karşısında suçluluk duyacak, kendisini kötü hissedecektir.
Çocuğunuz her zaman şöyle düşünecektir: ’Beni sevselerdi, başka çocuk istemezlerdi.’ Duygularının kendine mahsus olmadığını, herkes tarafından bilinen şeyler olduğunu öğrenince, suç işleme eğilimi önlenebilecektir. Çocuğun olumsuz düşünceleri içinde biriktirerek büyütmek yerine dışa vurup ifade ederek başkası ile paylaşması hem kendini yiyip bitirmemesi, hem zararlı bir hareket yapmaması açısından yararlıdır.
Ebeveynlere Öneriler

Kardeşler arası yaş farkı en az üç yaş olmalıdır.
Eve yeni bir kardeş geleceği zaman, çocuğun buna alıştırılması gerekir. Kontrollere götürülebilir. Yeni bebek için yapılacak alışveriş hakkında fikir sorulmalı, yardım istenmelidir.
Bazı aileler kıskançlık duygusunu gidermek için bebeği sevmediklerini, ilk çocuğu daha çok sevdiklerini söylerler. Çocuk bu sözlerin kendisini idare etmek için söylendiğini anlar.
Çocuğunuza kıskanmamasını telkin etmek yerine, bu duyguyla ilgili içindeki her şeyi ifade etmesini sağlayın ve eleştirmeden dinleyin. Çocuğunuzda bir rahatlama görülecektir.
Anne, bebekle ilgilenirken ilk çocuğun küskün ve kızgın bakışlarını fark edecektir. Böyle durumlarda yanına çağırıp bir öpücük vermeli ve başını okşamalıdır.
Şu açıklama yapılmalıdır: ’O çok küçük. Kendi ihtiyaçlarını göremediği için bunları yapmam lazım. Sen de küçükken aynı şeyleri sana da yaptım. Onunla ilgilenmem seni sevmediğim anlamına gelmiyor. Hadi bana yardım et, beraber yapalım, şunu şunu bana getir.’
Anne baba çocuğun bebeğe zarar vereceğini hissettiği zaman, uzaklaştırmak yerine, hissettirmeden uzaktan izleme yapmalı; zarar verici bir girişim bulunduğu zaman müdahale etmeli; kardeşine vereceği zararın sonuçlarını açıklamalı, zarar vermesine göz yumulmayacağını kesin bir dille anlatmalıdır.
Yazımızda geçen alıştırmaları ve önerileri uyguladıktan sonra bir kez daha hasetmetrede işaretleme yapınız. Fark var mı?
Sevgili okuyucularımız, bu yazımızda kıskançlık duygusunu ve olumsuz sonuçlarını açıklamaya çalıştık. Kıskançlıkla hareket edenler genellikle işin sonunda pişmanlık duymuşlardır. Kendinizi, ailenizi, çevrenizi hasedin kazıyıcı zararlarından korumanızı diliyorum. Sonraki yazımızda başka bir olumsuz duyguyla karşınızdayız.
OLUMSUZ
DUYGU OLUMLU
DUYGU SEBEBİ SONUCU ÇARESİ
HASET
KISKANÇLIK GIBTA
İMRENME ÖFKE
KİN
KİBİR
KAYGI
RİYASET
TAACCÜB
1. Dini kazır, nimetleri yok eder.
2. Müslümanlar arasında kardeşliği bozar.
3. Kişi, üzüntü ve gamdan kurtulamaz.
4. Gıybet, yalan, kul hakkı vs. birçok günahın işlenmesine yol açar. 1. Selamlaşma,
2. Sadaka vermek,
3. Tevazu göstermek,
4. Haset edilen için hayır duada bulunmak,
5. Allah’ın kendisine verdiği nimetleri hatırlama, şükretmek,
6. Haset sonucunda aklına gelen düşüncelerin tersini yapmak.

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.