Gülizârı Ehâdis...fırat Nehri ve Altının Zuhur Etmesi...
Özlenen Rehber Dergisi 86. Sayı
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ قَالَ كُنْتُ وَاقِفًا مَعَ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ فَقَالَ لاَ يَزَالُ النَّاسُ مُخْتَلِفَةً أَعْنَاقُهُمْ فِى طَلَبِ الدُّنْيَا. قُلْتُ أَجَلْ. قَالَ إِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله
عليه وسلم- يَقُولُ « يُوشِكُ الْفُرَاتُ أَنْ يَحْسِرَ عَنْ جَبَلٍ مِنْ ذَهَبٍ فَإِذَا سَمِعَ بِهِ النَّاسُ سَارُوا إِلَيْهِ فَيَقُولُ مَنْ عِنْدَهُ لَئِنْ تَرَكْنَا النَّاسَ يَأْخُذُونَ مِنْهُ لَيُذْهَبَنَّ بِهِ كُلِّهِ قَالَ فَيَقْتَتِلُونَ عَلَيْهِ فَيُقْتَلُ مِنْ كُلِّ مِائَةٍ تِسْعَةٌ وَتِسْعُونَ». قَالَ أَبُو كَامِلٍ فِى حَدِيثِهِ قَالَ وَقَفْتُ أَنَا وَأُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ فِى ظِلِّ أُجُمِ حَسَّانَ
Abdullah b. Haris b. Nevfel’den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Ubey b. Ka’b ile birlikte duruyordum. Ubey: Dünyalık arama hususunda insanların reisleri ve önde gelenleri arasında farklılık devam ediyor, dedi. Ben ’evet!’ dedim. Ubey dedi ki: Ben Rasûlullah (s.a.v)’i şöyle buyururken işittim:
- ’Fırat nehrinin altın bir dağ üzerinden açılması yakındır. İnsanlar bunu işitince, ona yürüyecekler ve onun yanında bulunan insanların bundan bir şey almasına müsaade edersek, bunun hepsi götürülür, diyecektir. Müteakiben onun için harp edecekler ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecektir’ dedi.
Ebû Kâmil kendi hadîsinde şöyle dedi: ’Abdullah dedi ki: Ben Ubey b. Ka’b ile birlikte Hassan kalesinin gölgesinde durdum.’ (Müslim, Kitabu’l Fiten 8)
Hadîs-i Şerifte Geçen kelimeler:
Hadis şârihleri âlimlerimiz, metinde geçen kelimeler ile ilgili aşağıda açıklamasını verdiğimiz yorumu getirmişlerdir:
’Altın dağ’dan murad; definedir. Fırat nehrinin açılması, suyunun çekilmesiyle olacaktır. Ulemâ hadiste geçen ’boyun’ kelimesinden, büyüklerin ve reislerin kastedildiğini söylemişlerdir. Bazılarına göre bundan murad; cemaatlerdir. ’Ucum’ kelimesi, ’utum’ gibi, kale manasına gelir.
Anlaşılıyor ki, Fırat nehrinde define çıktığını işitenler, onu almak için koşacaklar ve birbirleriyle harp edeceklerdir. Bu harpte çarpışan yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecek ve her ölen (ölmeden önce), ’keşke ben kurtulsam da defineyi ben alsam’ diye içinden geçirecektir.
Definenin başında bulunanlara, defineden bir şey almamaları tenbih edildiğine göre, definenin alınması mümkün bir yerde bulunacağı yahut definenin, maden halinde değil de, para veya külçe gibi alınması mümkün bir şekilde olacağı anlaşılıyor. Alınmasının nehyedilmesi, definenin birçok belâlara sebep olacağı içindir. Aynî; ’bu bir mucizedir’ demiştir. İbnu’t-Tîn’e göre ise define, müslümanların hakkı olduğu için alınmayacaktır. Fakat bu söze itiraz edilmiş, definenin müslümanlara ait olup olmadığı malum değildir, denilmiştir. Nehyin asıl sebebi fitne ve çarpışmaya sebep olacağı içindir. (Müslim, Kitabu’l Fiten 8)
Sevgili okurlarımız, bu ayki yazımızda, bu güne kadar kıyamet alâmetlerinden hangilerinin zuhur etmiş olduğuna değineceğiz. Çevremizdeki gelişen olaylara insanoğlunun duyarsız kalması düşünülemez. Psikolojik bir realite olan, çevre ile etkileşimin insan üzerindeki etkisi, kişilerin yapı, irade ve bilgi birikimindeki derecelerine göre değişiklik arz etmektedir. Fakat gel gör ki, insanoğlu çevresindeki gelişen olayların etkisinden kolayca sıyrılmaktadır. Dilimizde, ’hafıza-i beşer nisyan ile malüldür’ diye meşhur bir atasözü vardır. Bu atasözü insanın unutkanlığını ne kadar veciz bir şekilde ifade etmiştir. İnsan kelimesinin Arapça kökenine indiğimizde de ’nisyan’ yani ’unutmak’ kelimesinden geldiğini görmekteyiz. Yüce Rabbimizin, akıl sahibi mahlûkata ’insan’ diye hitap etmiş olması ayrıca bir hikmeti ihtiva ettiği açıktır. Aslında unutmanın da insan için bir nimet olduğunu ve bu nimetin tezahürünü ise etrafımızda meydana gelen hadiselerde temaşa etmekteyiz.
Sözgelimi, insanoğlu Haiti’deki depremi ne çabuk unuttu? Oysa deprem görüntüleri an be an TV kanallarından canlı olarak seyircilere aktarıldı. İşte bu hadiselerin tekrarında, unutkanlık ile malul insanoğlu için hatırlatıcı ikaz ve ibretler bulunmaktadır.
Sözü uzatmadan esas konumuz olan kıyamet alâmetlerine değinmeye çalışalım. Yaşadığımız bu kadar olay karşısında, ’acaba bundan sonra kıyamet alâmetlerinden hangileri zuhur edecek?’ diye sormaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. O halde hadisler ışığında kıyamet alâmetlerini gerekli izahatıyla birlikte siz kıymetli okurlarımızla paylaşalım.
Yukarıda şerhi geçen hadiste Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), Fırat nehrinin kıyamet gününe yakın bir zamanda altın külçelerini ortaya çıkaracağını haber vermiştir. Her ne kadar altını, siyah ve sıvı olan petrol ile tevil yoluna giden âlimler olsa da; bu yorum bir kısım âlimlerce kabul görmemiştir.
Bununla birlikte hadiste, dünyalık talep etme hususunda insanların ve bilhassa liderlerin aşırı bir hırs içine girecekleri zikredilmiştir. Dünya madenlerine göz diken ve hatta fiilen işgal eden ülkeleri gördüğümüzde hadisin geleceğe dair ne kadar somut bir bilgi verdiğini de anlamış oluruz. İşgalci ülkeler kapalı kapılar ardında, çoğunlukla Müslüman olan ülkelerin madenlerini ellerine geçirebilmek için sinsi stratejiler yürütmektedir. Bu stratejilerin hayata geçirilmesi için de yoğun politik faaliyetler yürütmektedirler. Bu faaliyetler neticesinde kan ve gözyaşı bilhassa üçüncü dünya ülkelerinin adeta kaderi olmaktadır. Günümüzde yaşanan olaylar hadiste belirtilen yüz kişiden doksan dokuzunun ölecek olmasına en büyük kanıtlardan biri değil midir? Kara kıta Afrika’da altın madenlerinde tok karnına çalıştırılan ameleler çoğu zaman çalışma şartlarından dolayı hayatlarını kaybetmiyorlar mı? Hayatlarını kaybeden amelelerin, sömürgeci ve işgalciler karşısında bir gram altın kadar bile değerlerinin olmadığı bariz değil midir? Yeryüzündeki demografik yapı, işgalci ülkeler tarafından değiştirilmedi mi? Haiti’nin nüfusunu oluşturan halkın, batı Afrika’dan köle ticareti yoluyla bu ülkeye götürülen insanlardan teşekkül ettiği doğru değil midir? Bu sorulara cevap bulmak zor olmasa gerek…
Su İçin Dünyada Savaşların Çıkacak Olması
Yapılan araştırmalara göre Fırat nehrinin uzaydan çekilmiş görüntülerinde, nehrin zengin altın kaynaklarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Yine yakın gelecekte zengin su havzalarının etrafındaki komşu ülkelerde ciddi çatışmaların yaşanacağı öngörülmektedir. Hatta su için savaşların bile çıkacağı ve suyun değerinin çok katlanacağı beklenmektedir. Yeryüzünde mevcut olan içilebilir su kaynaklarının ise gün geçtikçe azaldığı bilimsel olarak da kanıtlanmış durumdadır. Fırat, Nil ve Ceyhun nehirlerinin kutsal metinlerde geçmiş olması bu nehirlere ayrı bir önem katmaktadır. Sömürgeciler tarafından kapalı kapılar ardında gizli birçok planlar yapılmış ve bu planlarda zikrettiğimiz nehirlerin ele geçirme harekâtı karara bağlanmıştır.
Altın İçin Harp Yapılması Nehyedilmiştir
Hadis-i şerifteki diğer bir ayrıntıda, uyarının o zamanki tüm müminleri kapsayacağı gerçeğidir.
Bununla birlikte altınların ortaya çıktığı vakitte, ’bu altınları insanlara terk etsek hepsini götürürler’ cümlesi, böyle bir katliamın yaşanacağını kanıtlamaktadır.
Bazı hadis uleması, altından dağların zuhur edecek zamanın Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıkacağı zamana çok yakın olduğunu ifade etmişlerdir.
Hadisten çıkarılması gereken en önemli derslerden biri de; İslam dünyasının büyük fitnelere duçar olacağı uyarısıdır. Akıllı Mümin, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin: ’Her kim mevcudiyetini (varlığını) Allah’a adarsa, Allah ona ummadığı yerden rızık verir’ sözüne kalben tam mutmain bir şekilde bağlanırsa, felaha erenlerden olması umulur. Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v): ’İnsanoğluna altından bir dağ verilse, o ikincisini temenni eder’ buyurmuştur. Öyleyse, feraset sahibi müminlere düşen görev bu sözleri hayatın düsturu kılması ve zuhur edecek ahir zaman fitnelerinden de Rabbine sığınması gerektiğidir.
İnşallah dergimizin gelecek sayılarında ahir zaman alâmetleri hakkında yazı dizisine devam etmeyi düşünüyoruz. Muvaffakiyet Allah’tandır.
Güzel bir meseleye değinmişsiniz Ömer kardeşim,ancak yazıyı keşke biraz daha uzatsaydınız.Malumunuz gün geçtikce Sahihi Muslim şerhleri yazılıyor İslam Uleması tarafından özellikle Mısır ve Suriyede,buradanda okurlarınızı biraz daha aydınlatsaydınız Allahu Alem daha kapsamlı olurdu.Bu sayede Hadisi Şerifin anlamı dahada genişlerdi. Selam Dua
Allah razı olsun hocam. Rabbim ilminizi artırsın inşallah