Özlenen Rehber Dergisi

86.Sayı

Gündem;mevlid Kandili , Kutlu Doğum Haftası ve Tarihi Seyri Üzerine

osman şen Özlenen Rehber Dergisi 86. Sayı
Kur’ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şeriflerde işaret edilen, kendilerine önemli hadiselerin tahakkuk ettiği bazı gün ve geceler vardır. Bilindiği üzere Kandiller, bayram günleri, bayramlardan bir önceki gün olan Arefe günleri, Cuma günleri, Aşûre günleri hatta Ramazan-ı Şerif’in tamamı başlı başına bu özellikli dönemleri ihtiva eder.
Özel olarak kutlanan, ibadetlerle ihyâ edilen beş mübarek gecelere ’Kandil’ denilmiştir. Osmanlılarda II. Selim (1566-1574) döneminde, camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakıldığı için mübarek addedilen bu gecelere (Hicrî takvimdeki sırasıyla; Mevlit, Regaip, Miraç, Berat, Kadir) ’Kandil Geceleri’ denildiği ifade edilmektedir.(1)
Mevlit Kandili, Hicrî takvimde Rebiü’l-evvel ayının on birinci gününü on ikinci güne bağlayan gece Miladi 20 Nisan olup, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in dünyaya geldiği gecedir. Doğum manasında ’mevlit’ kelimesi kullanılmıştır. Bu gecede çeşitli mucizelerin gerçekleştiği ifade edilse de asıl önemli olan, Allah Teâlâ’nın kendisini âlemlere rahmet olarak gönderdiğini ifade ettiği Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in dünyaya gelişinin canlılığını korumak ve bu özel anı hatırlamaktır. Bu anma merasimlerinde Efendimize salât ve selâmlar getirilir, O’nun örnek şahsiyetinden, davranışlarından vs. bahsedilir. (2)
Mübarek gecelerde camilerde kandil yakılması uygulamaları da gözümüze çarpmaktadır. Osmanlılar döneminde mübarek gece olması dolayısıyla cami ve mescitlerde kandil yakılması için gerekenin yapılması istenirken(3), bazılarında böyle mübarek gecelerin ilanı için belli başlı camilerde kandil yakılmasının ’âdât-ı haseneden’ olduğu, özellikle selâtin camilerinde kandil yakılması gerektiği bildirilmektedir.(4) Diğer bazı belgelerde ise durumu müsait olanların bu mübarek gecelerde, evlerinde de kandil yakmaları tembih edilmektedir. Örneğin Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğduğu günün gecesinde bütün evlerde sabaha kadar kandillerin yakılması, gecenin ibadetle ihyası ve ertesi günü ikindi vaktine kadar beş adet top atılması gerektiği emrolunmaktadır.(5)

Mevlit Kandili’ni İhyâ’ya Dair Uygulamalar
1208/1793 tarihli Cevdet Evkâftan tespit edilen belgeden Karaferye’de Yolageldi mahallesinde Mehmedoğlu Yahya Bali zaviyesinde(6) mübarek gecelerde Kelime-i Tevhit okunduğu anlaşılmaktadır.(7)
İstanbul’da Hekimoğlu Ali Paşa Türbesi’ne Sadrazam Yusuf Ziya Paşa tarafından vazolunan hilye-i saadetin mübarek gecelerde ziyareti sırasında sarf edilen öd ve anber bahasının/masrafının bildirilmesi gerektiği ifade edilmektedir.(8) Buradan anlaşılan çevreye güzel kokular yayması için öd ve amber gibi bazı maddelerin Kandil Gecelerinde kullanılmakta olduğudur.
Osmanlı devletinde kandil gecelerine has uygulamalardan birisi de zaman zaman hapishanedekiler için ceza affı ilanı idi. Nitekim bunun bir örneğini 10 Zilhicce 1309/6 Temmuz 1892 tarihiyle Beyrut Vilayeti ve Adliye Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen belgede şu şekilde öğrenmekteyiz. Büyük cinayetlerden mahkûm olmayan suçlular için, mübarek gün ve geceler hürmetine çıkarılan genel aftan, meclis-i idareden mahkûm olanların da hissedar olmasını içeren tahriratın gerekenlere tebliğ edildiği mucibince amel olunacağı ifade edilmektedir.(9) Beyrut vilayetine gönderilen 30. Muharrem 1310/24 Ağustos 1892 tarihli yazıda, mübarek gün ve mukaddes geceler hürmetine cezalarının üçte birini tamamlamış olanların tahliyelerine dair hazırlanan iradenin vilayetlere gönderildiği ve bu tanıma uyan mahpusların deftere kaydedilerek bir nüshasının merkeze gönderilmesi, şayet tahliyelerinde mülkiyece mahzur görülenler olursa bunların da icabına bakılmak üzere deftere yazılıp gönderilmesi istenmektedir.(10)
Mübarek gecede Harem-i Şerifte okutulan mevlidin ilan edildiği saatten önce okutulduğunu belirten belgeden de mübarek gecelerde mevlit okuma âdetini öğrenmekteyiz.(11)
Mevlit, kelime itibariyle ’insanın doğduğu yer, doğma, dünyaya gelme, doğulan zaman’(12) anlamlarını taşımakla birlikte zamanla ’Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğumunu anlatan manzum eser’(13) olarak bir nazım türünün adı olmuştur. Ayrıca bu manzum eserlerin okunduğu törenler de zamanla ’Mevlit’ adını alır. Müslüman Arapların, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğumunu kutlamak için onun ölümünden sonra herhangi bir tören düzenlediklerine dair bulgular mevcut değildir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğumunu daha sonraki dönemlerde Mısır’daki Fatımîlerin kutladığı biliniyorsa da bu amaçla düzenlenen kutlamalar, halka mal olmuş bir şenlik veya merasim olmaktan uzak, devletin ileri gelenleri arasında yapılan törenlerden ibaret olarak kalmıştır.(14) Mevlidi günümüzdeki manasıyla, halkın katılımını da sağlayarak ve büyük ziyafetler ve şölenler tertipleyerek bir bayrama dönüştüren ilk hükümdar Selçuk Atabeklerinden Muzafferüddin Gökböri’dir. Bu dönemden sonra mevlit bütün İslâm âleminde yayılmış ve gösterişli kutlamaların yapıldığı bir tören haline gelmiştir.(15) Osmanlılarda ilk mevlit okuma merasimi 1589 yılında III. Murat döneminde icra edildiği öğrenilmektedir.(16) Bir başka kaynağa göre ise Osmanlı İmparatorluğu’nda mevlit törenleri Süleyman Çelebi’nin Mevlidi’nin yazıldığı tarih olan 812 (1409-1410)’den sonraki yıllarda başlar.(17) Diğer bazı çalışmalarda ise ’Mevlit törenleri’ olarak ifade edilen bu güne özel uygulamaların ve törenlerin Kanuni Sultan Süleyman (1495-1566) döneminden itibaren saray protokolünde yer almaya başladığı, III. Murat (1546-1594) zamanında tamamen resmileştiği de ifade edilmektedir.(18) Bu eserin yazılışından sonraki dönemlerde mevlit törenleri yeni bir içerik kazanmaktadır. Artık bu törenler daha önceki törenlerde olduğu gibi içerik olarak ’vaazlar ve nutuklarla’(19) sınırlı kalmamış, törenin anlamına uygun manzum eserlerin belirli makamlarla okunduğu meclislere dönüşmüştür.
Mevlidin resmi törenle kutlanışı 1910’dan itibaren kanunla kabul edilmiş ve bu törenlere Cumhuriyet’in ilanına kadar devam edilmiştir. (20) Bu resmi kutlamalar daha sonraları Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile Radyo ve TV’lerde aynen sürdürülmüştür.
Mevlit Kandili, ’Kutlu Doğum’ programları ile yurt çapında ve yurt dışında çeşitli etkinlikler ile Kâinâtın Efendisi’nin (s.a.v.) daha iyi anlaşılması ve nesillerden nesillere aktarılması için icra edilmektedir. Kutlu Doğum Haftası ise; 14-20 Nisan tarihleri arasında hafta olarak etkinlikler dâhilinde kutlanmaya 1989 yılından itibaren başlamıştır. Kandil Geceleri’nden farkı ise 1 hafta boyunca sahasında uzman kimselerin salonlarda veya camilerde konferanslar, paneller ve sempozyumlar vererek Peygamber Efendimizi daha iyi tanımaya yardımcı olacak konuşmalar yapılarak icra edilmesidir. Ayrıca bu hafta ’Gül Günü’ ilan edilerek bütün insanlara peygamberimizi temsilen gül dağıtma ve ’Kutlu Doğum Aşı’ diye pilav üzeri et yapılarak peygamberimiz adına ikram âdeti de müslümanlar arasında devam etmektedir.
Mevlit Kandili veya Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla ortaya konan gayret ve etkinliklerden dolayı Rabbimizin rızasının tüm Müslümanları kuşatmasını talep ediyor ve Rasûl-i Ekrem Efendimize yakınlığımıza bir vesile olmasını Yüce Mevlâmızdan niyaz ediyorum.


1) Nebi Bozkurt, ’Kandil’, DİA, İstanbul, 2001, XXIV, 300-301.
2) Ahmet Özel, ’Mevlid’, DİA, İstanbul, 2004, XXIX, 475-479.
3) BOA. HH. 1402/56574 (29. Z.1206/18 Ağustos 1792)
4) BOA. HH. 228/12678 (29.Z.1205/29 Ağustos 1791)
5) BOA. A.TŞF. 29/79 (7.Ra.1276/4 Ekim 1859)
6) Bu zaviye/tekke, Bulgaristan’da Hezargard’da Kara Lom (Çay) mevkiinde Yahya Paşa oğlu Bali Baba Zaviyesi olsa gerektir. Bkz. Mühimme Defteri, BOA. c. XLVIII, s. 156/874; Bazı çalışmalarda buranın Alevi tekkesi olduğu ve Bulgaristan Razgrat’ta olduğu ifade edilir. Bkz. Ergül Şanlı, ’Malatyalılar Köyü, Alevi İslamiyet’, www.hubyar.org; Zakir Ercan, ’Avrupa’da Tekkeler’, www.zakir.biz.
7) BOA. Cevdet Evkaf, 215/10704 (20.R.1208/25 Kasım 1793).
8) BOA. Cevdet Evkâf, 102/5078 (21.Z.1123/30Ocak 1712).
9) BOA. DH.MKT. 1985/89 ve Leffi.
10) BOA. DH.MKT. 1991/100; Konuyla ilgili diğer belgeler için bkz. BOA. DH.MKT. 1924/44 (19.B.1309/18 Şubat 1892)
11) BOA. Y.PRK.ASK. 230/58 (12.R.1323/16 Haziran 1905).
12) Mehmet Zeki Pakalın, Age, II, 522-523; Dini Kavramlar Sözlüğü, Yay. Haz. İsmail Karagöz, Ankara, 2005, s. 440; Ferit Develioğlu, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara, 1993, s. 760; Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Haz. İlhan Ayverdi, İstanbul, 2005, II, 2048.
13) Ferit Develioğlu, Age.
14) Corci Zeydan, Medeniyet-i İslâmiye Tarihi, Trc. Zeki Megamiz, İstanbul, 1978, V, 250.
15) Nihad Sami Banarlı, Age, s. 481.
16) Ahmet Aymutlu, Süleyman Çelebi ve Mevlid-i Şerif, İstanbul, 1995, s. 51; Ahmed Özel, ’Mevlid’, DİA, Ankara, 2004, XXIX, 477.
17) Kâmil Toygar, Türkiye’de Mevlid Çevresinde Meydana Gelen Folklorik Unsurlar. II. Milletlerarası T.F.Bild. c. IV, Ankara, 1982, s. 518-519.
18) Hacer Aktaş, Agt., s. 25; Necla Pekolcay, Age, s. 11.
19) Kamil Toygar, agm, s. 521.
20) Necla Pekolcay, Age, s. 15.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.