Özlenen Rehber Dergisi

124.Sayı

Özlenen Rehber'den..

Özlenen Rehber Özlenen Rehber Dergisi 124. Sayı
Merhaba! Yepyeni bir sayı ile daha karşınızdayız.
Özlenen Rehber ailesi olarak 7 Temmuz 2013 Pazar günü başlayacak olan mübarek Ramazan ayınızı şimdiden tebrik eder, itaat dolu bir ay geçirmenizi niyaz ederiz.
***
Kur’ân-ı Kerim Yüce Rabbimiz tarafından insanlığa rehber olması için Efendimiz (s.a.s.)’e gönderilen ilahi kitap ve ebedi hitaptır. Gönderilen ilahi kitapların sonuncusu ve kendisinden önceki bütün vahiyleri doğrulayıp tasdik edicidir. Hükmü bakidir. Muradullah en son ve kıyamete kadar geçerli ahkamıyla Kur’ân-ı Kerim ile izhar olunmuştur. Allah (c.c.) kulluğu Kur’ân-ı Kerim eksenli makbul saymaktadır.
Kur’ân-ı Kerim nazil olunduğu günden itibaren kendisine ittibada en gayretkar olanı en aziz kılmış, hayatından onu en fazla soyutlayanı da en ziyade bedbaht etmiştir. Çok geriye gitmeye gerek tok. Ümmet olarak bugün içerisinde bulunduğumuz nokta bize, Kur’an ahkamına uygun bir hayatın, bizden ne denli uzak olduğunun izharıdır.
Meseleyi farklı mütalaa etme sadedinde şu hakikatlerin zihin dünyamızda deprem etkisi yapması elzemdir. Ahlaksızlığın yayılması, vurdumduymazlığın ayyuka çıkması, hırsızlık, içki, fuhuş gibi ahlak-ı zemimelerin meziyet sayılması, boşanmaların çoğalıp; huzurevleri, kadın sığınma evleri ve yaşlı bakım evlerinin her tarafta yaygınlaşması birçok sosyolojik hadisenin tezahürü olduğu kadar gönül ve ruh dünyamızın da erozyona maruz kaldığının en açık hakikatidir.
***
31 Mayıs günü İstanbul Taksim merkezli başlayan eylemlerin geldiği nokta bugün için amaç ve hedef açısından ne denli farklı olduğunu açık bir şekilde ortaya koydu. Bugün Kanal İstanbul’un iptali, üçüncü köprü ve havaalanı yapımından vazgeçilmesi gibi küresel vizyonda ülkemizin prestijini artırıcı projelerin aleyhine verilen demeçler eylemler için masumluğun asla olmadığı gerçeğini gözler önüne serdi. Mesele tamamen ’cambaza bak’ söylemlerinde anlatılan gibi. Polis şiddet kullandı, biber gazı sıkıldı gibi öndeki hadiselere inatla dikkat edilmesini söyleyenler, CNN’in 9-10 saat Taksim’den canlı yayın yapmasını, ABD, AB ülkeleri yetkililerinin Suriye olaylarıyla ilgili olarak 4 ay tek bir açıklama yapmamasına karşılık Gezi Parkı olayları için bir günde sekiz tane açıklama yapmalarını, küresel sermaye odaklarının ’Türk Baharı’ benzetmelerini devamlı suretle tekrar etmelerini görmek ve göstermek istemiyorlar.
10 yıl süren istikrarın neticesinde ekonomisi gayet iyileşen, son birkaç yıldır IMF ile hiçbir anlaşma yapmayan, AB’ye ortaklık olmazsa ’Shanghai İşbirliği Örgütü’ üyeliği için girişimlerde bulunulacağı sözleri söyleyen, 10 yılda yaklaşık 650 milyar TL’yi faiz lobisine vermeyen, Orta Doğu’da prestij kazanan, enerji, silah, ulaşım gibi alanlarda dev adımlar atıp yatırımlar yapan bir Türkiye’yi evet ’Dünya Küresel Sömürü Ortaklığı’ asla ve hiçbir zaman istemez. Meselenin asıl önemli ciheti bu. Ha bunun yanında ülkedeki bazı kesimin kamuda başörtüsüne sağlanan özgürlükten, içki sınırlamasına yönelik uygulama ve kanunlardan, eğitim sistemindeki köklü ve cesur değişikliklerden rahatsız olduğu gerçeği de yok değil. Ama bunun yerinin ve şeklinin böyle olmaması lazım. 28 Şubat sürecinde en büyük sıkıntılara maruz kalan ve en büyük acıları yaşayan bizler gerek o dönemde ve gerekse de başka dönemlerde hiçbir zaman ülke menfaatlerine ve bu ülkenin insanlarının aleyhine olan hiçbir oluşumun, eylem ve söylemin içerisinde bulunmadık. Kanunların ve hukukun müsaade ettiği çerçevede haklarımızı aradık. Hem de onca hukuksuz ve kanunsuz uygulamalara rağmen.
Tabi burada es geçilmemesi gereken bir yön daha var. O da şu: Kendi hayat algılarına ve yaşam biçimlerine ters olduğunu düşündükleri şeylere itirazda ’bazı’ kesim ne kadar da çabuk bir araya gelebiliyor. Bizler Müslümanlar olarak bunu neden başaramıyoruz? Neden bazı kırmızı çizgilerimizde bari olsun birlik olamıyoruz. Ha bu arada kendilerine ’Anti kapitalist Müslüman’ diyen bir kesimin Gezi Parkı olaylarında alternatif Cuma namazı kılmalarını tasvip etmiyoruz, fitne çıkarma girişimleri olarak değerlendiriyoruz. Zaten yediği, içtiği her şeyin ABD ve AB menşeli olan insanların ne denli anti kapitalist olduklarını da epey güç anlıyoruz.
***
Dergimizin daha fazla okura ulaşması için sizlerden eğer biriktirmiyorsanız elinizde eski sayılarımızı etrafımızdaki insanlara dağıtıp onların bizlerle tanışmalarına zemin hazırlamanızı istirham ediyoruz.
Ağustos sayımızda buluşmak duasıyla…
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.