Özlenen Rehber Dergisi

163.Sayı

Nurlu Hatıralar

Osman YURTÇU Özlenen Rehber Dergisi 163. Sayı
Bismillâh…
Ve’l-hamdu lillâh…
Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ Rasûlillâh…
Ankara’ya hicret…
Abdullah Farukî (rh.a.), 1982 yılının Eylül ayında manevi bir işaretle Malatya’dan Ankara’ya göç etti. 4-5 sene Doğantepe’de iki katlı bir evde kiracı olarak oturdu. Efendi hazretleri buradan çıkınca, üst katta oturan ev sahibi ’Yaşar efendi’ binada değişiklik, tadilat yaptı. Burada iki aile otururken Efendi hazretlerinin bereketiyle kiralık küçük büyük dükkanlar çıktı.
Mescit inşaatı…
Efendi hazretleri buradan ayrıldıktan sonra Aydınlıkevler’de bir daire satın aldı. Burası misafir ağırlamaya, sohbet ve zikrullah yapmaya uygun değildi. Bu nedenle burada çok sıkıldı. Burada takriben iki sene oturdu. Daha sonra manevi bir işaret ile Hacı Bayram Veli Hazretlerinin doğduğu ev çevresinden kira veya satılık yer aradı. Nihayet bu muhitten bir yer bulundu ve Efendi hazretleri burayı satın aldı. 1988 yılının Mart ayında hafriyata başlandı. İnşaat işleriyle Efendi hazretleri bizzat ilgileniyor, ustaları buluyor, ücretlerini kendisi veriyor, tüm masrafları kendisi karşılıyordu. Biz bazen gönüllü birkaç arkadaşla birlikte gider usta ve işçilere yardım ederdik. Buna rağmen onlar yine ücretlerini tam alırlardı. Biz mescidimiz çabuk bitsin diye Allah için yardım ediyorduk.
Efendi hazretleri binanın inşaatında kimseden para almadı, tüm masraflarını kendi kazancından karşıladı. Son sene mescit inşaatı için kurban derisi bağışı yapılmıştı. Biz, bunları satıp parasıyla mescidin döşeme gibi sabit olmayan işlerini yaptıralım dedik. Efendi hazretleri başta karşı çıkmadı, ancak sonra buna razı olmadı ve o paralarla Hacı Bayram Veli Köyü Camii’nin boya ve tamiratını yaptırdık.
Efendi hazretleri önce imkanı kısıtlı olduğu için mescit ve üstüne bir kat yapmak istiyordu. Sonra Allah’ın yardımı ile diğer katları da yaptırdı. O zaman Efendi hazretlerinin dükkanında çalışan bir arkadaş şöyle dedi: ’Kasada akşam kapatırken para az oluyordu. Fakat sabah dükkana geldiğimizde para çoğalıyor, hatta akşam olmayan banknotlar buluyorduk.’
İnşaat 18 ay sürdü. Efendi hazretleri 1989 yılının Ağustos ayının başında eve taşındı. Ben de kiracı olarak 15 Ağustos’ta taşındım. Mescitte birkaç ay namaz kılınmadı. Çünkü Köy caminin cemaati: ’Burada cami var, buraya gelin!’ demiş, Efendi: ’Benim namazdan sonra tesbihatlarım var!’ deyince de ’Burada beraber okuyalım!’ demişler. Bunun üzerine hususen sabah namazlarını camide kıldık. İşrak vaktine kadar tesbihatı toplu bir şekilde okuyor, İşrak namazını kılıp çıkıyorduk. Birkaç ay böyle devam etti, sonra namazları mescitte kılmaya başladık.
Mescidin açılışı 1 Ekim 1989 Pazar günü Rebiülevvel ayında oldu. Komşuları Efendi hazretlerine ta inşaatın başından itibaren çok eziyet ettiler. Efendi hazretleri onların eziyetine sabrediyor, onlarla kaynaşıp iyi geçinmeye çalışıyor, güzel ahlakın gereğiyle muamele ediyordu. Türkiye’nin uzak yerlerinden gelip istifade edenler çoktu, ama yakın komşuları hep kem gözle baktılar.
Ziyaret…
’Bir günü diğerine eşit olursa kişi zararda demektir. Kendinize her gün: ’Allah için ne yaptım.’ diye sorun. Hastaları ziyaret edin, akrabalarınızı ziyaret edin.’ derdi.
Mürşidi ziyaret…
Abdullah Farukî (rh.a.) mürşidi ziyarete büyük önem atfeder, talebelerine bunu sürekli hatırlatarak şöyle derdi:
’Oğlum, mürşidini sık sık Allah için ziyaret et. Ben Alaaddin hazretlerine Siirt’e 8–10 günde bir giderdim.’ ’Mürşidine kalp ve kalıp bakımından ne kadar yakın isen Cenâb-ı Hakk’a da o kadar yakınsın. Mürşidini Allah rızası için sık sık ziyaret et. Mürşidin bulunduğu beldeye bir iş için geldiğinde önce onu ziyaret et, sonra işini hallet.’
Ziyaret edebi…
Efendi hazretleri ziyaret için gittiği evden saat 23.00 olunca: ’Teheccüd namazı var, sabah namazı var, iş var, okul var.’ der ve izin isteyip kalkardı.
Kitap okuma edebi…
Efendi hazretleri takip ettiği gerek hadis, gerek fıkıh vs. kitapları okurken sağ taraftaki sayfadan başlar, yine bir sonraki defa sağdan başlanacak şekilde bitirirdi. Yani ya sol sayfanın sonunda bırakır yahut sağdan biraz okuyup sonraki defa sağdan başlayacak şekilde bitirirdi.
Bu ahlakında Efendimiz (s.a.v.) sünnetine riayet ediyordu. Nitekim Âişe (r.anhâ) şöyle demiştir: ’Ayakkabı giymesinde, taranmasında, temizlen(ip abdest al)masında ve bütün hâllerinde sağdan başlamak Nebi (s.a.v.)’in hoşuna giderdi.’1
Muhtelif hususlarda nasihatleri
Anne babaya hürmet…
’Anne babaya itaatsizlik cennete girmeye manidir. Onlara bizzat kendin hizmet et, hanımına bırakma ne de olsa ihmal eder. Onların çamaşırlarını yıkayın, kibir göstermeyin, sevdikleri şeylerden alın. Aynı apartman veya evde ise ilk geldiğinde onların yanına uğra, hatırlarını sor, hizmet et, sabah giderken de böyle yap. Başka muhitte oturuyorlarsa birkaç günde bir git. Uzak yerde iseler 10–20 günde, en fazla ayda bir defa ziyaret et.’
İstişare…
’İstişare için fenâ fi’r-rasûlü geçmiş kimselere başvur, çünkü onlarda isabet büyük bir ihtimalle tam olur. Zira akıl, kul bu makamı geçinceye kadar nefis ve şeytana uyumlu bir şekilde çalışır.’
Tevhid…
’Kur’ân’ın aslı Cenâb-ı Allah’ı tevhid etmek, Cenâb-ı Hakk’ı kemal sıfatlarla vasıflayıp ve çirkin sıfatlardan tenzih ettikten sonra O’nun emir ve hükümlerini uygulayıp yaymaktır.’
Mutmainne makamı…
’Mutmainne makamına ulaşan kimseye artık yüzde doksan tehlike yoktur. Bu yolun ana hatları vardır:
1- İhlâsı kırmayacaksın
2- Aşk
3- Sadakat
4- İrtibat
5- Nispeti korumak. Her ne kadar mürşit müritle yumuşak konuşsa da mürit edeple nispeti koruyacak.’
’Bir kimse mutmainne makamına ulaşırsa Cenâb-ı Hak o kimsenin kalbine vaiz olarak bir melek vazifeli kılar ve o hep o kula hayrı tavsiye eder.’
Nitekim bazı hadis-i şeriflerde şöyle buyrulmuştur:
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.): ’Muhakkak ki Ademoğluna bir, şeytanın yaklaşması (vesvesesi); bir de, meleğin yaklaşması (ilhamı) vardır. Şeytanın yaklaşmasına gelince, o şerri vaat etmek (telkin etmek) ve hakkı yalanlamaktır. Meleğin yaklaşması ise, hayrı vaat etmek ve hakkı tasdik etmektir. Binaenaleyh her kim bunu (hayır ve hak telkinini) bulursa, bilsin ki bu Allah’tandır, hemen Allah’a hamdetsin. Her kim de diğerini (yani şer ve yalanlama telkinini) bulursa hemen kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın.’ buyurdu (ve) sonra: ’Şeytan, sizi fakirlikle korkutur ve sizlere çirkin şeyleri emreder.’2 (âyetini) okudu.3
Ümmü Seleme (r.ahnâ)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Allah bir kul hakkında hayır dilerse, onun için nefsinden (diğer bir rivayette; kalbinden) ona (hayrı) emreden ve onu (şerden) nehyeden bir vaiz (öğütçü) kılar.’4






Son notlar
1 Buhârî, Vudû’, 31.
2 el-Bakara, 2/268.
3 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 3.
4 Suyûtî, Cem’u’l-Cevâmi’, c.1, s.146 h.no:945, Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs’inden nakletmiştir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.