Özlenen Rehber Dergisi

55.Sayı

Tefsir / İbadete Kapanış; İtikâf

Eyüp ÖZBERK Özlenen Rehber Dergisi 55. Sayı
İBADETE KAPANIŞ; İTİKÂF

... ???????????? ?????? ??????????? ????????????? ???? ???????? ???????? ??????????????? ??????????????? ???????????? ?????????? ... ??
’?İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: ’Tavaf edenler, itikâf edenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.? (el-Bakara, 2/125)
... ????? ??????????????? ?????????? ??????????? ??? ????????????? ... ??
’?Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın.? (el-Bakara, 2/187)

İtikâf, kökü ’a-ke-fe? olan Arapça bir kelimedir. ’A-ke-fe? lügatte; taat ya da masiyet olsun bir işe devam etmek üzere bağlanmak, kendini bir işe hasretmek, bir yere hapsetmek manalarına gelir. Şer’î olarak ise itikâf; bir mescidde veya o hükümdeki bir yerde dünya işlerinden uzaklaşarak sırf Allah rızasını kazanmak için itikâf niyeti ile durmak demektir.

İtikâf, ’a-ke-fe? fiilinin türevleri ile Kur’ân-ı Kerim’in muhtelif âyetlerinde zikredilmiştir.
Zikretmiş olduğumuz ilk âyette ’âkifîn? kendini ibadet veren ve bu maksatla kendini hapseden manasına gelmektedir. İbrahim ve İsmail (a.s)’a Beytullah’ın temizlenmesinin emredilmesi itikâfın önceki şeriatlarda da var olan bir ibadet şekli olduğuna bir delildir.

İkinci âyet-i kerimede ise orucun ahkâmı beyan edilmiş ve ardından itikâfta olanların eşleriyle cinsî münasebetten uzak durmaları emredilmiştir. Bazı müfessirler, âyette, itikâfın oruçtan hemen sonra zikredilmesinin hikmetlerinden birinin de, ramazân ayının son günlerinde i’tikâfa girmenin teşvik edilmesi olduğunu zikretmişlerdir. Fıkıh âlimlerimiz de Kur’ân’daki bu tertibe riayet etmişler ve kitaplarını oruç kitabından sonra itikâf bölümü gelecek şekilde tasnif etmişlerdir.

İtikâfın Cenâb-ı Hakk’a kulluk maksadıyla herhangi bir zamanda yapılması müstehap olmakla beraber, özellikle ramazan ayının son on gününde yapılması kifâye yollu bir sünnet-i müekkededir. Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.v) vefat edinceye kadar ramazanın son on gününde itikâfa girer ve derdi ki: ’Kadir gecesini ramazanın son on gününde arayın.’ Rasûlullah (s.a.v)’den sonra, zevceleri de itikâfa girdiler.? (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr 3) İmam Zührî itikâf sünnetinin ehemmiyeti hususunda demiştir ki: ’Acaba insanlar itikâfı nasıl terk ediyorlar? Hâlbuki Rasûlullah (s.a.v), bazı şeyleri yapar, terk ederdi. İtikâfı ise vefatına kadar terk etmedi.?

İbn-i Abbâs (r.anhümâ) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) mutekif (itikâfa giren) hakkında; ’O, günahları hapseder ve bütün hayırları işlemiş gibi ona hayırlar kazandırır.? buyurdular. (İbn-i Mâce)

Atâ (rh.a), itikâfın manasını beyan sadedinde şunu söylemiştir: ’İtikâf yapan, ihtiyacından dolayı büyük bir zatın kapısında oturup dilediğini elde etmedikçe ’Buradan ayrılıp gitmem!’ diye yalvaran bir kimseye benzer ki, Allah’ın bir mabedine sokulmuş, beni bağışlamadıkça buradan ayrılıp gitmem demektir.?

Türlü meşgalelerle dünya sevgisinin çepeçevre kuşattığı kalplerin ilâhî yakınlığa sebep olacak böyle bir ibadete ihtiyacının olduğu aşikârdır. Öyleyse böyle kuvvetli bir sünneti imkânı olan her müslüman gücü nispetinde yerine getirmeli, terk etmemelidir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.