Özlenen Rehber Dergisi

24.Sayı

El-gaffâr (c.c.)

Sultan ÇALIŞKAN Özlenen Rehber Dergisi 24. Sayı
’Kullarının günahını örten, mağfireti bol, günahları çokça bağışlayan.’

Sözlükte ’örtmek, gizlemek, kirlenmekten korumak için bir şeyin üstünü örtmek, ıslah etmek’ anlamlarına gelen bu kavram, ’g(ğ)-f-r’ (gufran, mağfiret) kökünden türemiştir. Istılahta ise, günahları örten, kusurları, hataları bağışlayan, mağfireti ve rahmeti çok ve geniş olan anlamlarına gelmektedir.(1) Kur’ân-ı Kerîm’de ’ğ-f-r’ kökünden türemiş 234 kelime bulunmaktadır.

İmâm-ı Gazâlî hazretleri bu ism-i şerîfi üç madde ile şöyle anlatmıştır:
- Allah’ın kullar hakkında birinci örttüğü ve meydana çıkarmadığı şey, bedeninin, insan gözleri tarafından tiksinilecek ayıplardır. O ayıplar içeride gizlenmiş ve yüzüne vurulmamıştır... İnsanın iç yüzü ile dış yüzü arasındaki fark cidden büyüktür.
- İkincisi; bütün çirkin duygu ve temayüllerin karargâhı olarak kimse görmesin diye kalbi seçmiştir. Eğer kulun hatırından geçen kötü duygularına, kalbindeki çirkefliklerine başkaları muttali olacak olsalar ona hücum edip helak ederler. Allah onu bu durumdan da kurtarmıştır. İçindekileri dışa vurdurmamıştır.
- Üçüncüsü, kullar arasında rezil olmasına sebep olacak günahlarını da örtüvermesidir. Sırf günahlarının çirkinliklerini örtüvermek için îmanda sebat ettiği müddetçe, günahlarını sevaplara tebdil edeceğini bile vaat etmiştir...(2)
Mealen kaydedeceğimiz şu âyet-i kerimelerle Cenâb-ı Hakk’ın günahları ne derece bağışlayıcı olduğunu bizzat kendi kelâmından öğreniyoruz:
’Allah’tan başka, günahları kim bağışlayabilir.’(3)
’De ki: Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Şüphe yok ki, Allah bütün günâhları bağışlar. Muhakkak ki, O -evet- O, çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.’(4)
Allah bağışlayıcı ve kusur örtücü olduğu gibi, biz kullarının da öyle olmasını isteyerek bu sıfatının başka yönden tecellisini şöyle gösteriyor:
’Allah’ın yanında bulunanlar ise, daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükafat, îman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir. Onlar büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.(5)
Bu ismin manasına ve Yüce Allah’ın bu vasfına ışık tutan hadis-i şerifler de vardır ki bir kutsî hadiste şöyle buyrulur: ’Şeytan dedi ki: ’Rabbim! İzzetine ve büyüklüğüne yemin ederim ki, ruhları bedenlerinde bulunduğu sürece kullarını yoldan çıkaracağım. Cenâb-ı Hak da buyurdu ki: ’İzzetime ve büyüklüğüme yemin ederim ki, onlar Ben’den bağışlanma diledikçe Ben de onları bağışlayacağım.’(6)
Muhakkak ki Rabbimiz bağışlaması bol olandır. Şu halde günahlardan beri olamayan biz kullar Cenâb-ı Hakk’ın af ve mağfiretinden nasıl istifade etmeliyiz? ’Tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.’ buyurmaktadır Allah’ın Rasûl’ü (s.a.v.). Gönül aynasının kirlerini tevbe süngerinden başka silecek bir şey yoktur. Maddî kirlerin temizlenmesi için suyu sabunu yaratan Allah (c.c.), mânevî kirlerden temizlenmek için de istiğfarı sebep kılmıştır. Bu nedenle gönülden olmak kaydıyla bol bol tevbe ve istiğfar etmeli, bunu yaparken de Rasûl-i Zîşân Efendimizin günahsız olmasına rağmen günde yüz defa tevbe-istiğfar ettiğini unutmamalıyız. Ayrıca istiğfar için ümmetine nasıl tevbe edileceğini güzel dualarla öğreten Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinden de faydalanmalıyız.
Kulun bu isimden alacağı diğer bir ilham ise, madem ki Allah (c.c.) kullarının günahlarını bağışlamakta, onları örtmektedir. Şu halde kul da affedici olmalı, başkalarından sadır olan hataları örtmelidir. Bu ahlâka nail olanlar Efendimiz’in lisanıyla şöyle müjdelenmektedir: ’Her kim bir mü’minin ayıbını örterse Allah da kıyamette onun ayıbını örter.’

’Ey daima affeden Gaffâr! Bir ümitle Sana geldim, tevbemi kabul eyle.’

Hz. Abdülkadir Geylânî (k.s.)

Kaynakça:
1. Râğıb el-İsfehânî, el-Müfredât, ’ğ-f-r’ mad.; Lisânü’l-Arâb, ’ğ-f-r’ mad.
2. İmâm-ı Gazâlî, Esmâü’l-Husnâ Şerhi, s.101-102, Merve yay.
3. Âl-i İmrân, 3/135.
4. ez-Zümer, 39/53.
5. eş-Şûrâ, 42/36-37.
6. Hatip, Abdülaziz, Esmâ-i Hüsnâ, s.112, Gençlik Yay. ; Ahmed b. Hanbel, Ebû Yâlâ’dan ve Hâkim de, Ebû Said’den rivayet etmiştir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.