Özlenen Rehber Dergisi

51.Sayı

İsraf

Mediha KALPAK Özlenen Rehber Dergisi 51. Sayı
Ey Âdemoğulları, her mescide gelişinizde güzel elbiselerinizi giyin; Yeyin, için israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A’râf sûresi 31)

İsraf gereksiz yere harcama yapmaktır. Bir diğer deyişle elindeki nimetin kıymetini bilmemektir. İsraf denince aklımıza hemen zamandan yapmış olduğumuz israf gelir, ömür bize verilen sermayedir. Bir günün yirmi dört saatinin değer bakımından karşılığı yoktur. Dakikalar bile değerlidir. Boş sözlerle, televizyon karşısında, çarşıda, pazarda,..vb gayesizce harcanan vakitler israf değil midir?

Diğer bir husus ise giyeceklerimizde yaptığımız israflardır. Dolaplara sığmayan elbiseler, etekler, bluzlar, vestiyere sığmayan çeşit çeşit ayakkabılar, çekmeceden taşan eşarplar vb... Oysaki hepsini kullanmıyoruz bile. Tabiri caizse dolap bekçiliği yapıyorlar evlerimizde.

Hanımlar hep şikâyet ederiz değil mi? “İşim hiç bitmiyor; sil, süpür, yıka, koltuğun altı, masanın üstü, sehpanın ayakları, her gün aynı iş, bitmiyor bitmiyor bitmiyor.
Oysa evlerimizi sade olarak donatmış olsaydık, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yaşantısını, evini örnek almış olsaydık, bu kadar işimiz olmazdı. Bu eşyalara zaman ayırmaktan kendimize biraz olsun vaktimiz kalmıyor. İbadet etmeye vaktimiz yetmiyor. Bedenimiz meşgul, beynimiz meşgul, daha da önemlisi gönlümüz meşgul. Hâlbuki o kalplerimize Cenâb-ı Hakkın sevgisi dolmalı, Rasûlullah’ın (s.a.v.) aşkı muhabbeti yer etmeli değil miydi?

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin öğütlerine baktığımızda, beslenme ihtiyacımıza dikkat edilecek noktaları bizlere ne güzel belirtmiştir. Mesela en sık israfın yaşandığı beslenme hususunda az yemenin faziletleri sayılırken ihtiyaç fazlası tüketimin maddi ve ruhî zararları da geniş geniş izah edilmiştir.

Haydi gelin hastanelere bir bakalım, tıklım tıklım değil mi? Sıra gelmiyor, bazen de birkaç ay sonrasına gün alabiliyoruz. Nedenini hiç düşündük mü?

Tüm hastalıkların başı çok yemek değil mi? Hani midemizin üçte biri hava üçte biri su üçte biri yemekle dolmalıydı ya. İtiraf etmeliyiz ki işte biz bunu beceremedik. Yaşantımızın diğer ihtiyaçlarında olduğu gibi üçte üçünü doldurduk ve çeşit çeşit hastalıklara zemin hazırladık. Hatta çoklarımız beslenmeye harcadığı paradan daha fazlasını diyete vermeye bile başladı değil mi?

Az yemeye gayret edelim ve nefsimizin itirazlarına rağmen dua edelim “Rabbim ben sana kulluk edeceğim, beni ayakta tutabilecek, sana hamd edecek kadar nimet nasip et.”

Gelin bir de buzdolabına göz atalım şimdi de... “Birazcık dolu galiba, oysa geçen gün ezilmişleri ayıklamıştık. Çok alınca çabuk tüketilmiyor, sonrada atıyoruz işte. Ekmekte küfleniyor. Aza elim gitmiyor ki, sebzeleri derin soymaya alışmışım işte.

Dünden kalan yemeği yemiyorlar ne yapayım mecburen atacağım...!!!“
şikâyet ederiz paranın hiç bereketi yok, gelir az, gider çok diye. Aslında suçlu aramayalım bizler ev idarecileri olarak israf etmemeliyiz.
Bu arada unuttuğumuz bir şey var; “canım paranın hiç bereketi kalmadı ki geçinemiyoruz...”

Aza kanaat etmek, idareli davranmak, ihtiyaç fazlasını almamak, desinlere gitmemek israfın çarelerinden beklide bir kaçıdır. Merhametli sahibimiz olan Rabbimiz, zamanın, sağlığımızın, bize verilen bütün nimetlerin kıymetini bilmeyi ve her halimizi rızasına muvafık kılmayı nasip etsin.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.