Özlenen Rehber Dergisi

56.Sayı

Âhir Zaman

Recep Faruk KARABAL Özlenen Rehber Dergisi 56. Sayı
’Ahir zaman? ifadesi anlam olarak ’son dönem?, ’son zaman? demektir. Dünya hayatının tamamı dikkate alındığında Peygamber (s.a.v.) Efendimizin risaleti ile başlayan dönem ahir zaman kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü Efendimiz (s.a.v.) Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan peygamberler zincirinin son halkasıdır. O’ndan sonra peygamber gelmeyecektir. Bunun için Peygamber Efendimize ’ahir zaman nebisi?, kendisine tabi olanlara da ’ahir zaman ümmeti? de denilmektedir.
Ancak Rasûlullah Efendimizin hadislerinde bildirilen ve bazı özellikleri de haber verilen zaman dilimi daha var ki ’ahir zaman? denilince özellikle bu devir anlaşılmaktadır. Hadis-i şeriflerde bildirilen bu devir de kendi içinde üç safhadan oluşmaktadır. Birinci safhada dinî ve ahlâkî yönden gittikçe artan bir çöküş baş gösterir. Bu dinî ve ahlâkî yozlaşma ile birlikte dünyadaki tabiat dengesi de bozulur ve toplumsal anlamda yaşanan büyük sıkıntılara tabiî afetler de eklenir. İkinci aşamada Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ile insanlık yeniden dinî değerlerin kıymetini idrak eder ve Hz. Mehdi’nin de ortaya çıkışıyla zulmün karanlığından kurtulup, yeniden adalet ve refaha kavuşur. Bu dönemde dünyada tabiî nimetler bakımından da büyük bir bolluk yaşanır. Üçüncü ve son safhada ise her alanda hızlı bir çöküş başlar ve sonunda kıyamet kopar. Bu yazımızda Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin ahir zamanı tasvir eden bazı hadis-i şeriflerine yer verip ilerleyen sayılarda günümüzde yaşananları bu hadis-i şeriflerde bildirilenler açısından incelemeye çalışacağız. Daha da önemlisi Peygamber (s.a.v.) Efendimizin gelecekle ilgili bu haberleri neden vermiş olabileceği, bu bilgileri öğrenen bir müslümanın hayatında, bu bilgilerin nasıl bir değişiklik yapması gerektiği üzerinde duracağız inşaallah. İşte Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin ahir zamanla ilgili verdiği haberlerden bir kısmı: Hz. Enes (r.a.) şöyle demiştir:
Size öyle bir hadis söyleyeceğim ki, benden sonra hiç kimse onu size tahdis edip söylemeyecektir. Rasûlullah (s.a.v.)’tan işittim, şöyle buyuruyordu:
’İlmin azalması, cehaletin meydan alıp yayılması, zinanın meydana çıkıp şayi’ olması, elli kadının yalnızca bir bakanı olacak derecede kadınların çoğalıp erkeklerin azalması kıyamet alâmetlerindendir.? (Buharî, Kitabu’l-İlm 23)
’Ahir zamanda yaşça küçük, akılca kıt bir takım gençler çıkacak. Onlar yaratılmışların en hayırlılarının sözünü söylerler, Kur’an’ı okurlar. İmanları gırtlaklarından öteye geçmez. Okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkarlar.? (Buharî, Fezailü’l-Kur’an 36; Müslim, Zekât 154; Ebu Davut, Sünnet 31; Nesai, Tahrim 26)
Ebû Hureyre ve İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: ’Ahir zamanda, dinle dünyayı talep eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlara iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Diller de baldan daha tatlıdır. Ancak kalpleri kurtlarınkinden vahşidir. Cenâb-ı Hakk (bunlar için) şöyle diyecektir: Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-ı Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim ki, içlerinde halîm olanlar bile şaşkına dönecekler.? (Tirmizî, Zühd 60)
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) (bir A’rabînin sorusuna cevap olarak)
- ’Emanet zayi’ edildiği zaman kıyameti bekle? buyurdu.
A’rabî: - ’Emaneti zayi’ etmek nasıl olur ya Rasûlallah?? diye tekrar sorunca:
- ’İş ehli olmayan kimseye havale edilip dayandırıldığı zaman kıyameti bekle? buyurdu. (Buhari, Kitabu’r-Rikaak 35)
İmran İbnu Huseyn (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
’Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: ’İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır, sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir.? (İmrân (radıyallahu anh) dedi ki: ’Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum.) ’Bu sonuncuları takiben öyle insanlar gelir ki kendilerinden şahitlik istenmediği halde şahitlikte bulunurlar, onlar ihanet içindedirler, itimad olunmazlar. Nezirlerde (adak) bulunurlar, yerine getirmezler. Aralarında şişmanlık zuhûr eder.? Bir rivayette şu ziyade var: ’Yemin taleb edilmeden yemin ederler.? [Buharî, Şehâdât 9, Fezâilu’l-Ashâb 1, Rikaak 7, Eymân 27; Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe, 214, (2535); Tirmizî, Fiten 45, (2222), Şehâdât 4, (2303); Ebu Dâvud, Sünnet 10, (4657); Nesâî, Eymân 29, (7, 17, 18).]
Huzeyfetu’bnu’l-Yemân (radıyallahu anh) anlatıyor:
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), bize iki hadis irad buyurmuştu. Ben bunlardan birini gördüm, diğerini de bekliyorum. Buyurmuştu ki: Emanet (din, adalet duyguları) insanların kalplerinin derinliklerine (yaratılışlarında, fıtrî meyiller olarak) konmuştur. Sonradan Kur’ân-ı Kerîm indi. (İnsanlar kalplerine konmuş olan bu fitrî temâyüllerin) Kur’ân ve hadiste te’yîdini buldular. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize bu emanetin kalplerden kalkmasından da bahsetti ve buyurdu ki: ’Kişi uykuda imiş gibi farkında olmadan kalbinden emanet alınır. Geride, benek izi gibi bir iz kalır. Sonra ikinci sefer, yine uykudaymışçasına, kişi farkında olmadan kalbindeki emânet duygusundan bir miktar daha alınır. Bunun da, kalpte bir kabarcık izi gibi bir izi kalır, yani şöyle ki, ayağın üzerinden bir kor parçasını yuvarlayacak olsan değdiği yerleri kabarmış görürsün. Ne var ki, içinde işe yarar bir şey yoktur.? Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bir çakıl tanesi aldı, onu ayağının üzerinde yuvarladı. (Ve sözüne davam etti:) ’(Emanet bu şekilde peyderpey azalmaya devam eder, o hâle gelinir ki artık) alış verişe giden insanlarda (itimat, güven, doğruluk ve) emanet tamamen kaybolur. Hatta dürüstler ’falanca kabilede dürüst insanlar varmış? diye parmakla gösterirler. Bazen da, kalbinde zere miktar iman olmayan bir kimsenin ’ne civanmert, ne kibar, ne akıllı kişi? diye övüldüğü olur.? (Huzeyfe devam etti:) - Ben öyle günler gördüm ki, hanginizle alış veriş yaptığıma aldırmazdım. Muhatabım Müslüman idiyse, bana karşı hile yapmasına dindarlığı mâni olurdu. Muhatabım Yahudi veya Hıristiyan idiyse, onu da, âmirinden vâliden gelen korku ve disiplin) bana hile yapmaktan alıkoyardı. Fakat bugün sizden sadece falanca falanca ile (gönül huzuruyla) alış veriş yapabilirim.? (Buhârî, Rikak 35, Fiten 13; Müslim, İman 230, (143); Tirmizî, Fiten 17, (2180); İbnu Mâce, Fiten 27, (4053))
Hz. Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor:
’Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: ’Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.? Orada bulunanlardan biri: ’O gün sayıca azlığımızdan mı?? diye sordu: ’Hayır, buyurdular. Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çerçöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çerçöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!?
’Zaaf da nedir ey Allah’ın Rasûlü?? denildi.
’Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!? buyurdular.? [Ebu Davud, Melahim 5, (4297).]
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
’Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: ’İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek.? ’Bu nasıl olur?? diye soruldu. Şu cevabı verdi:
’Herçtir! Öldüren de ölen de ateştedir.? [Müslim, Fiten 56, (2908).]
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: ’Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çıra tutuşması gibi (kısa) olur.? (Tirmizî, Zühd 24 (2333))
Hz. Ali (r.a.) anlatıyor:
’Rasûlullah (aleyhisalâtu vesselâm) (bir gün):
’Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vacip olur!? buyurmuşlardı. (Yanındakiler): ’Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?? diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz saydı:
- Ganimet (yani milli servet, fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavül eden (dolaşan) bir meta haline gelirse.
- Emaneti (alan kimseler, sorumlular) ganimet (sayıp, kendilerine helal) kıldıkları zaman.
- Zekâtı ceza telakki ettikleri zaman.
- Kişi annesinin hukukuna riayet etmeyip kadınına itaat ettiği,
- Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı,
- Mescidlerde (husumet, alış veriş vs.den doğan rızay-ı ilahiyi gözetmeyen) sesler yükseldiği zaman.
- Kavme onların en rezili reis olduğu
- (Zorba) kişiye zararı dokunmasın diye hürmet edildiği,
- İpek (erkeklerce) giyildiği,
- Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri edinildiği,
- Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceden gelip geçenlere hakaret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya suret değiştirmeyi veya gökten taş yağmasını bekleyin. (Tirmizî, Fiten 39)
Zikrettiğimiz bu hadis-i şeriflerin dışında daha birçok nebevî haber bulunmaktadır. Sahih kaynaklarımız başta olmak üzere hemen her hadis eserinde ölüm halleri, kıyamet ve ahiret ile ilgili hususi bölümler bulunmaktadır. Ancak onları okuyanların ortak kanaatleri üzere sanki günümüzde bu hadiselerin çoğu zuhur etmiş bulunmakta ve her işimizden daha önemli olmak kaydıyla kulluğumuzu gözden geçirmemiz gerekmektedir. Bununla beraber insanımızın (güya) dine sıcak bakması ya da memnun etme anlayışından vb. bahanelerden olsa gerek insanlarımıza bu hakikatler yeteri kadar ulaştırılmamıştır. Öyle ki bu hadis-i şeriflerden birisini zikrettiğimiz zaman birçok insan ’böyle bir hadis mi var? edasıyla bakmaktadır.
Kıyamet ahvalinin anlatıldığı bu mübarek sözler kimi âlimlerimizce direk tezahür edeceği yönde anlaşılırken, kimi âlimlerimiz de bu hadis-i şerifleri yorumlamış, yine diğer konu ile ilgili âyet-i kerimeleri ve diğer hadis-i şerifleri yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olaylarla teşbih ederek anlamaya çalışmışlardır.
İnşallah ilerleyen çalışmalarımızda İslâm’ın bu bilgi dağarcığından istidadımız ölçüsünde yararlanmaya çalışacak ve sizlerle bunları paylaşacağız.
Cenâb-ı Hakk bizleri Sevgili Peygamberimizin uyarılana gönülden kulak veren sadıkûndan eylesin ve ahir zamanın tüm fitnelerinden hepimizi muhafaza eylesin.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • semra selçuk

    Cenâb-ı Hakk bizleri Sevgili Peygamberimizin uyarılana gönülden kulak veren sadıkûndan eylesin ve ahir zamanın tüm fitnelerinden hepimizi muhafaza eylesin.Amin,amin,amin ALLAH razı hoşnut olsun bu ahir zamanda sizleri fitne ve kötülüklerden uzak etsin inşALLAH

1 kişi yorum yazdı.