Özlenen Rehber Dergisi

59.Sayı

Seyyid İmam Câfer-i Sâdık (rh. A.). 3. Bölüm

Dr. Celal Emanet Özlenen Rehber Dergisi 59. Sayı
Hikmetli Sözleri

Ehl-i Beyt’in büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık (r.a.)’in nurlu kalbine akıp gelen ilim ve feyzin çokluğu dil ile anlatılamaz. İnce marifetleri bildiren hikmetli sözleri çoktur. İşte onlardan bazıları:

’Perşembe günü ikindi vakti olunca, Allah Teâlâ, meleklerini gökten yere indirir. Meleklerin yanında gümüşten sahifeler ve altından kalemler vardır. Ertesi gün güneş batıncaya kadar Rasûlullah (s.a.s.)’a okunan salavâtı yazarlar.’

’Beş kimsenin sohbetinden, yani beş kimse ile beraber bulunmaktan sakın: Birincisi, yalan söyleyenden sakın. Çünkü ona daima aldanırsın. Sana iyilik yapayım derken, kötülük yapar. İkincisi, cimriden sakın. Üçüncüsü, ahmaktan yâni aklı az olandan sakın. Çünkü en çok işine yarayacağı zaman, seni bırakır. Dördüncüsü, kötü kalpli kimseden sakın. Çünkü işi bozulunca, seni harcar. Beşincisi, fâsıktan yani günah işlemekten utanmayan kimseden sakın! Çünkü, seni bir lokma ekmeğe satar.’

’Bir mümin kardeşine ait hoş olmayan bir iş duyarsan, birden yetmişe kadar özür kapısını araştır. Bulamazsan belki benim anlamadığım bir özür kapısı vardır de ve kapa.’

’Müslüman kardeşinizden manasını anlamadığınız bir söz duyarsanız, iyiye yorunuz. Daha iyisi kâbil olmayacak kadar iyiye yorumlayınız. Anlayamamaktan dolayı kendinizi ayıplayın.’

’Bir hata işlediğiniz zaman istiğfar edin, hatada ısrar helak olmaya sebeptir. Bir kimse geçim darlığı çekiyorsa istiğfara devam etsin. Allah Teâlâ dünyaya emretti ki: Ey dünya, bana hizmet edene sen de hizmetçi ol. Senin peşinden koşana sen de zahmet, sıkıntı ver.’

’Din adamları (fâkihler), sultanların, devlet adamlarının kapısına gidip onlara yaltaklanmadıkça Peygamberlerin vekilleridir.’

’Namaz, her takva sahibi için yakınlıktır. Hac, her güçsüzün cihadıdır. Bedenin zekâtı, oruçtur. Amel (ibadet, hayırlı iş) yapmadan karşılık bekleyen, yaysız ok atana benzer.’

’Günahlara tevbe etmeyi geciktirmek, Allah Teâlâ’ya karşı mağrur olmak, kibirli olmaktır.’

’Dört şey vardır ki, onların azı da çoktur: 1. Ateş, 2. Düşmanlık, 3. Fakirlik, 4. Hastalık.’

’Şu dört şeyi, her şerefli kimsenin yapması gerekir. Yapmaması ona yakışmaz:

1. Bulunduğu meclise babası gelirse ayağa kalkmak,

2. Misafire hizmet etmek,

3. Yüz tane hizmetçisi olsa, muhtaç olmadığı zaman bineğine yardım istemeden binmek,

4. İlim öğrendiği hocasına hizmet etmek.’

’Bir kimse, sevdiği bir malının elinde devamlı kalmasını isterse, ona baktıkça, ‘Mâşâallah, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (yani, Allah’ın dilediği olur, kuvvet O’nundur)’ desin!’

’Sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız. Zekât vererek mallarınızı koruyunuz. İktisâd eden, tasarrufa riayet eden aldanmaz. Tedbirli, düzenli yaşamak, geçimin yarısıdır. İnsanlarla iyi geçinmek, aklın yarısıdır.’

’Anne-babasını üzen, onlara isyan etmiş olur. Musibet zamanında dizini döven, sevabından mahrum olur. Allah Teâlâ sabrı, musibet miktarınca indirir.’

’Takvadan daha üstün azık yoktur. Susmaktan güzel bir şey yoktur. Bilgisizlik, cahillikten daha zararlı düşman yoktur. Yalandan büyük hastalık yoktur.’

’İyilik üç şeyle tamam olur: 1. O iyiliği yapmakta acele etmek, 2. Yaptığı iyiliği gözünde büyütmemek, daima küçük görmek, 3. İyiliği yaparken, gizlice yapmak.’

’Uzun emel sahibi olmak ve her şeyi sonraya bırakmak, perişanlık ve düşüncesizliktir.’

’Allah (c.c.)’ın yarattığı işlere karışmak, kişinin felâketine sebep olur. Meselâ, (itiraz niyetiyle) ‘Allah bana mal verseydi, hacca giderdim. Sıhhat verseydi ibâdet ederdim...’ gibi sözler söylemek, kişinin helâkidir.’

’Kız evlâtlar, ana-babası için hayır ve hasenattırlar. Erkek evlat ise, nimettirler. Hasenât sâhibi olanlar sevap kazanır. Nimetlerden ise hesaba çekilir, sual sorulur.’

’Bir kimse, günah işlediği zaman utanmazsa, yaşlandığı zaman pişmanlık duyup kötü işlerinden vazgeçmezse ve tenha bir yerde olduğu zaman Allah Teâlâ’dan korkmazsa, onda hayır yoktur.’

’Üç şey vardır ki, müslümanları çok aziz, şerefli eder: 1. Kendisine zulüm edeni affetmek, 2. Kendisine bir şey vermeyene iyilikte bulunmak, 3. Kendisini aramayanları, arayıp hâllerini sormak.’

“İçki bütün günahın başı ve bütün şerrin anahtarı, Allah Teâlâ’ya en çok isyan edilen şeydir.”

“Mü’min, Allah’tan korkmada sanki cehennem ehli gibi, cennet ehli olacağından da ümitvâr olmalıdır.”

“Kim Allah’tan korkarsa bütün her şeyde O’ndan korkar, kim de Allah’tan korkmazsa ondan da hiçbir kimse korkmaz.”

“Üç kişi vardır ki Cennete giremez: Kan döken, içki içen, nemime yapan kimse.”

“İnsanların en vera sahibi olanı şüphe esnasında sakınan, insanların en abidi de farzları yerine getiren, insanların en zahidi de haramı terk eden, insanların en çalışkanı da günahı terk eden kimsedir.”

“Babalarınıza iyi davranın ki çocuklarınız da size iyi davransın.”

“Şüphesiz ki günah işlemek kulu rızıktan mahrum eder.”

“Her kim ihlâslı olarak ‘lâ ilâhe illallâh’ der, ihlâsı onu Allah’ın haram kıldığı şeylerden engellerse cennete girer.”

“Gökyüzünde Allah’ın müvekkel iki meleği vardır. Kim Allah için tevazu yaparsa o iki melek onu yüceltir, kim de büyüklenirse onu alçaltır.”

“Kalbi dünya ile alakalı olan kimsenin kalbi üç hasletle alakalı olur; isteği sona ermez, emelini idrak edemez ve umduğuna kavuşamaz.”

Bir gün Câfer-i Sâdık’a sordular: ’Allah Teâlâ faizi niçin haram kıldı?’ Buyurdu ki: “İnsanların birbirine iyilik yapmaları, ihsanda bulunmaları için, Allah Teâlâ onu haram etti. Faiz haram olmasaydı birbirine karşı iyilik yapan kalmazdı. Yapılan her iyiliğin karşılığı olarak dünyada menfaat bekleyen çok olurdu.”

Rivayet Ettiği Hadislerden Bazıları

Câfer-i Sâdık hazretlerinin rivayet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları şunlardır. Peygamber (s.a.s) buyurdu ki:

’Allah Teâlâ’nın hidayete kavuşturduğunu kimse saptıramaz. Allah Teâlâ’nın hidayet vermediğini, kimse hidayete erdiremez. Sözlerin en iyisi, Allah Teâlâ’nın kitabıdır. Yolların en iyisi, Rasûlullah (s.a.s)’ın gösterdiği yoldur. İşlerin en kötüsü, bu yolda yapılan değişikliklerdir. Bid’atlerin hepsi, dalâlettir, sapıklıktır.’

’İlim, hazinedir. Anahtarı, sorup öğrenmektir. İlmi isteyiniz ki, Allah Teâlâ size merhamet etsin. İlim öğrenmekte dört kişiye sevap vardır. Talebeye, hocaya, dinleyenlere ve onlara icabet edenleredir.’
Rivayet ettiği hadîs-i kudsîde: ’Lâ ilâhe illallah kal’amdır. Bunu okuyan, kal’aya girmiş olur. Kal’ama giren de, azabımdan kurtulur.’ buyruldu.

Oğlu Musa Kâzım’a Vasiyeti

Câfer-i Sâdık hazretlerinin, oğlu Musa Kâzım için olan vasiyeti meşhurdur. Oğluna buyurdu ki:

’Ey oğlum, kendi rızkına razı ol! Kendi rızkına razı olan, kimseye muhtaç olmaz. Gözü başkasının malında olan, fakir olarak ölür. Allah Teâlâ’nın taksim ettiği rızka razı olmayan, O’nu kazâ ve kaderinde, dilediğini yaratmakta töhmet altında tutmuştur. Kendi kusurlarını küçük gören, başkasının kusurunu büyütmüş olur. Her zaman kendi kusurlarını büyük gör. Başkasının gizli bir şeyini açığa vuranın, evindeki gizli şeyler herkesçe bilinir. Kardeşi için kuyu kazan, o kuyuya kendisi düşer. Ahmaklar arasında bulunan horlanır, âlimler arasında bulunan hürmet görür.

Ey oğlum, insanlara kızmaktan çok sakın, yoksa sana da kızarlar. Boş iş ve söze karışmaktan sakın, sonra aşağılanırsın.

Ey oğlum, lehinde veya aleyhinde de olsa, hakkı, doğruyu söyle! Böyle yaparsan herkes seninle istişare eder danışır, fikrini alır.

Ey oğlum, arkadaşlık yaptığın, ziyaretine gittiğin kimse, iyi ahlâk sahibi olsun, kötü ahlâkı olanlarla arkadaşlık etme, onlarla görüşme! Çünkü onlar, suyu olmayan çöl, dalları yeşermeyen ağaç, ot bitmeyen topraktırlar.

Ey oğlum, Allah Teâlâ’nın kitabını okuyucu, iyilikleri emredici, kötülüğü nehyedici, sana gelmeyene sen gidici, seninle konuşmayanla konuşucu ol! İsteyene ver. Gıybetten, koğuculuktan sakın. Çünkü söz taşımak, insanların kalbinde düşmanlığı arttırır. İnsanların ayıplarını görme, insanların ayıplarını gören, onların hedefi olur.’

Süfyan-ı Sevri’ye vasiyeti

Câfer-i Sâdık fazla konuşmazdı. Süfyân-ı Sevrî, kendisini ziyarete gitmiş; uzun süre sustuğunu görünce bir hadîs-i şerîf rivayet etmesini rica etmiş, Câfer-i Sâdık da; ’Çok sözün sana faydası yoktur. Ben atalarımdan rivayetle Rasûlullah (s.a.s.)’tan bildirilen şu üç şeyi sana anlatayım’ dedi. “Bu üç şey şudur: Allah Teâlâ’nın nimetine kavuşan ve bu nimetin devamlı olmasını isteyen kimse, Allah’a hamd ve şükrünü çoğaltsın! Zira Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de İbrâhim sûresi yedinci âyetinde; ’Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları arttırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azap ederim’ buyurdu. Bir kimse, rızkı azaldığı zaman çok tevbe ve istiğfar etsin! Zira Allah Teâlâ Nuh sûresinde tövbe ve istiğfâr edenlerin, günahlarını bağışlayacağını ve rızıklarını arttıracağını vaat ediyor. Bir kimse sultandan veya herhangi şeyden sıkıntı görür ve bir belâya uğrarsa; ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm.’ desin!” Bunun üzerine Süfyân-ı Sevrî, İmam Câfer’in elini tuttu ve ona dedi ki: ’Hepsi, bu üçü müdür?’ Câfer-i Sâdık; ’Bunları iyi anla! Allah Teâlâ’ya yemin ederek söylüyorum ki, bunları yaparsan çok ihsanlara, iyiliklere kavuşursun.’ buyurdu.
Yine başka bir gün Süfyan-ı Sevri, Câfer-i Sâdık’la karşılaştığını ve kendisine tavsiyede bulunmasını istediğini söyler. Câfer-i Sâdık da Süfyan-ı Sevri’ye şöyle tavsiyede bulundu:

“Ey Süfyan! Yalancının mürüvveti, hasetçinin de rahatı yoktur.”

Süfyan-ı Sevrî, tekrar Câfer-i Sâdık’a; “Ey Rasûlullah (s.a.v)‘in oğlu, biraz daha vasiyetini fazlalaştır.” deyince, o da şöyle dedi:

“Ey Süfyan! Allah’a güven, mü’min olasın. Allah’ın vermiş olduğu rızka rıza göster; zengin olasın. Sana komşu olana iyilik et ki müslüman olasın. Fâciri arkadaş edinme; sana fücûrundan öğretir. İşlerinde Allah’tan korkanlarla beraber istişare et.”

Duası

“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Allah’ım! Senin ilminin kuşatmış olduğu her hayrı Senden istiyorum. Ve yine ilminin kuşatmış olduğu her türlü kötü şeyden de Sana sığınıyorum. Allah’ım! İşlerimin hepsinde senden sağlık ve afiyet diliyorum. Dünya ve âhiretin hüznünden de sana sığınıyorum. Dua ettiğim zaman duamı kabul eden, kendisinden istediğim zaman da bana veren Allah’a hamdolsun. Senin kudretinle dünya ve âhiret şerrinden hiçbir şey bana engel olamaz. Senden başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Ey diri olan Allah’ım! Ancak Sana tevekkül ederim.”

Yüce Allah, bizleri şefaatlerinden, âl-i himmet ve nazarlarından ayırıp mahrum etmesin. Âmin!

Yararlanılan Kaynaklar:
1. Abdullah Farukî el-Müceddidî, Ehl-i Beyt ve On iki İmamlar, Fiav Yay. Ankara,1999, s.337-348.
2. Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.3, s.192.
3. İbn-i Sa’d, Tabakât-ı İbn-i Sa’d, c.5, s.187.
4. İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, c.2, s.145.
5. İslâm Tarihi Ansiklopedisi, c.3, s.139.
6. Muhammed Ebû Zehra, el-İmâmü’s-Sâdık.
7. Tabakât-ı Şa’rânî, c.1, s.111.
8. İmam Zehebî, Tezkiretü’l-Huffâz, c.1, s.166.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • kemal boy

    İslam tasavvufunun kurucusu Caferi Sadık Aleyhisselamdır. Tasavvufta bir numaradır.Bu mübareklere olan sevgi, ayeti kerimelerde hüsna olarak ifade edilmiştir.Bunları sevmek başlıbaşına fazilettir.Ehlibeyt İmamları İlahi bülbüllerdir. Bunları bilip sevmek inananlara verilmiş en büyük lütuftur.İlim yolcularının kılavuzları bunlardır.Bu güzel yazılaarınızı tekrar tekrar okuma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler.Allah, şefaatlerine nail eylesin.

1 kişi yorum yazdı.