Özlenen Rehber Dergisi

95.Sayı

Sizin İçin Seçtiklerimiz...

Dr. Celal Emanet Özlenen Rehber Dergisi 95. Sayı
Müslümanlar kendilerine neyi layık görüyor, nasıl davranılmasını istiyorlarsa, aynı şeyleri diğer din kardeşleri için de uygun görüp istemelidirler. Bu, onlar için imanda kemalâtın ölçüsüdür. Böyle bir seviyeye gelmemiş kimseler, imanlarında ’kemâl’i yakalayamamış olanlardır. Şahsi istek ve arzularından feragat ederek Müslümanlara yardım etmenin karşılığı, Allah’ın yardımına kavuşmaktır. Bu da Müslümanlar için hem dünyada hem de ahirette en büyük güvencedir. Allah için yapılacak hiç bir fedakârlığın karşılıksız kalmayacağı kesindir. Önemli olan bu inanç doğrultusunda hareket edebilmektir.
Müminlerin fedakârlık anlayışı, sahip oldukları maddi ve manevi herşeyi Allah’ın razı olacağı şekilde sarf etmek; hayatları boyunca karşılaştıkları her konuda akıllarını, vicdanlarını ve iradelerini en son sınırına kadar kullanmaktır. Bir ömür boyu hayırlarda yarışacak, güzel ahlakta takva sahiplerine önder olacak, her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar hiçbir yılgınlığa kapılmadan insanları iyiliğe çağırmaya ve kötülükten sakındırmaya devam edecekler ve bu yolda her türlü fedakârlığı yapmaktan kaçınmayacaklardır. Zira Cenâb-ı Hak, iman sahiplerini yalnızca kendi ahlaklarını güzelleştirmekle sorumlu tutmamış, aynı zamanda onlara tüm insanların sorumluluğunu da vermiştir. Allah’tan korkan vicdan sahibi Müslümanlar, bu sorumluluğu en güzel şekilde yerine getirebilmek için fedakarane bir ahlak göstermekle ve samimi bir çaba harcamakla yükümlüdürler. Allah Teâlâ; ’İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.’ (Enfal sûresi, 8/73) ayetiyle, müminlerin birbirlerine destek olup yardım etmemeleri durumunda yeryüzünde ’büyük bir bozgunculuk’ oluşacağını bildirmiştir. Zulüm gören, adaletsiz uygulamalar altında ezilen insanların, kimsesiz çocukların, bakıma muhtaç kimselerin sıkıntılarının giderilmesine ancak bu şekilde yardımcı olunabilir. Güzel ahlakın tüm insanlar arasında yerleşik kılınması ise, tüm dünyada barış ve huzurun yaşanmasını sağlayacak, bunun için tüm imkânlarından feragat eden müminlere de Allah katında büyük ecirler vardır.
’Rasûl ve onunla birlikte olan müminler, mallarıyla ve canlarıyla cehd ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır. Allah onlar için, ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.’ (Tevbe sûresi, 9/88-89)
Hz. Ali (k.v.) şöyle buyuruyor: ’Şu iki şeyden hangisinin minnet yönünden daha büyük olduğunu bilemiyorum: Birincisi bir Müslüman kardeşimin ihtiyacımı giderir düşüncesiyle ve halis bir niyetle bana müracaat etmesidir. İkincisi de Allah Teâla’nın onun ihtiyacının benim ellerimle giderilmesini sağlamasıdır. Yemin ederim ki bir Müslüman kardeşimin bir ihtiyacını karşılamak, benim yanımda yeryüzü dolusu altın ve gümüşüm olmasından daha sevimlidir.’
Sehl bin İbrahim şöyle anlatıyor: İbrahim bin Edhem’le dost idik. Bir keresinde ağır bir hastalığa tutulmuştum. Bunun üzerine İbrahim b. Edhem, elindeki bütün herşeyi benim sıhhatim için harcadı. Sonra iyileşmeye başladım. Bir ara kendisinden canımın çektiği yiyecek birşeyler istedim. Elinde bir şeyi kalmadığından merkebini satıp arzumu yerine getirdi. Sıhhate kavuştuğumda bir yere gitmek için merkep lazım oldu ve: ’Ey İbrahim, merkep nerede?’ diye sordum.
İbrahim b. Edhem: ’Sattık.’ dedi.
Sıhhatim yol yürümeye müsait olmadığı için: ’Peki ama şimdi ben neye bineceğim?’ dedim.
O arifler sultanı: ’Sırtıma bineceksin kardeşim!’ dedi ve beni üç konak mesafesi boyunca sırtında taşıdı.
Yaşadığımız coğrafyada özellikle müslümanların yaşadığı topraklar bir cadı kazanı gibi kaynamakta, ölen neden öldüğünü, öldüren de neden öldürdüğünü bilmeyecek derecede şuurunu yitirmiştir. Af ve afiyette olan bizler bu kardeşlerimize dualarımızla yardımcı olalım. Önce kendimizi düşünmek yerine onları düşünelim, gönülden onların dertleriyle dertlenmeye çalışalım. Zira bizden önce yaşayanlar, Allah’ın rızasına fedakârlıklarının neticesinde kavuştular...
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.