Özlenen Rehber Dergisi

136.Sayı

Kitaplık;endülüs'te Hazan

Isimsiz Özlenen Rehber Dergisi 136. Sayı
Bu yazımızda dergimiz yazarlarından İsmail Toraman’ın kaleme aldığı ve Nisan ayı içerisinde yayınlanan Endülüs’te Hazan romanını tanıtacağız. Yazarımızın ilk kitabı olan Endülüs’te Hazan romanı, Nesil yayınlarından çıkmış olup üç yüz sayfadır.
Endülüs’te Hazan romanı, Endülüs tarihinde büyük fitne diye bilinen (el-fitnetü’l-kübra 800-900) döneminde geçiyor. Bu dönem Endülüs Medeniyeti açısından bir dönüm noktası özelliği taşımaktadır, çünkü gerek içerdeki isyanlar ve gerekse de dışardan Hristiyan krallıkların isyanları körüklemeleri Endülüs’ü içinden çıkılmaz bir fitne ortamına sürüklemiştir. Bu sancılı geçen yıllar eğer atlatılırsa Hristiyan krallıkların Endülüs üzerindeki emelleri uzunca bir süre suya düşecektir, yok eğer bu fitne dönemi atlatılamazsa Endülüs henüz genç yaşta tarih sahnesinden silinecektir.
Roman, işte bu fitne döneminden ülkesini kurtarmak için canla başla gayret gösteren Hacip (Baş vezir) Asım etrafında gelişen olaylardan oluşuyor. Asım, küçük yaşta bir Yahudi tüccarın kervanında Endülüs’e getiriliyor ve sakalibe (köle) olarak Endülüs Devletine satılıyor. Devletin vermiş olduğu bir eğitim sisteminden birincilikle çıkan Asım, önce ordu komutanlığına oradan vezirliğe ve daha sonra da baş vezirliğe yükseliyor.
Asım, hâcip olduktan sonra fitne ateşini söndürmek için, çok sevdiği Derviş Yusuf’un da desteğini alarak kolları sıvıyor ve hemen devlet içerisindeki isyan dalgalarını yok etmeye başlıyor. Asım’ın fitneyi dindirmek için gösterdiği bu gayretler elbette ki bazılarını son derece rahatsız ediyor. Neticede onlarda boş durmuyor ve Asım’ın ailesini, önce çocuklarını daha sonra da karısını katlediyorlar.
Derviş Yusuf’un da desteğini alan Asım, ailesine yapılanlara rağmen yılmadan fitnenin üzerine üzerine gidiyor ve en sonunda fitnenin kaynağını bulup dönemin Emiri Abdurrahman’a teslim ediyor, böylece fitne kökünden kurutuluyor. Artık bütün sıkıntılı günler geride kaldı derken bu kez Derviş Yusuf ortadan kayboluyor. Derviş Yusuf’un hazin sonu okuyucuyu çok şaşırttığı gibi, bir hazan mevsiminde hüzne boğuyor.
Yazar, modern romanlarda sıkça kullanılan flashback (geriye dönüş) tekniğine başvurarak, kitabın başkahramanı Asım’ın hem geçmiş yaşamını, çocukluk yıllarını; hem de olayların geçtiği dönemdeki yaşamını bir arada işlemiş.
Yazarımız, kendisine sorulan, ’Niçin Endülüs?’ sorusunu şu şekilde cevaplamaktadır: Endülüs, çünkü yetim kalmış bir medeniyet. Bazen siyasi, bazen dini ve bazen de coğrafi sebeplerden ötürü sahip çıkanı hiç olmamış. Sünni Araplar, kendi medeniyetleri olmasına rağmen bazen coğrafi uzaklığından, bazen de o topraklarda sonradan İslam hâkimiyetinin silinmiş olmasından bu medeniyete yeterince sahip çıkmamışlar. Şii Araplar ise Endülüs’ü kuranların Emeviler olmasından dolayı bu medeniyeti tanımaya hiç yanaşmamışlar. Bugün Endülüs toprakları üzerinde yaşayan İspanyollar ise bırakın Endülüs’e sahip çıkmayı, bir dönem Endülüs’e ait bütün izleri silme çabası içerisine girmişler. Diğer Müslüman topluluklar da, Türkler de dâhil, bu medeniyet ülkesine yeterince sahip çıkmayınca Endülüs dünya tarihinde hak ettiği değeri bir türlü elde edememiştir. İsmail Toraman bu unutulmuş medeniyetten insanları bir nebzede olsa haberdar etmek için ilk romanında Endülüs’ü işlediğini ifade etmektedir.
Endülüs’te Hazan romanına yöneltilen en önemli eleştiri; böylesi sağlam bir kurgunun üslubunun da daha sağlam olabileceği hususundadır. Yine kitaba yöneltilen diğer bir eleştiri de kitabın başkahramanı Asım ve manevi önderi Derviş Yusuf arasındaki muhabbetlerin biraz daha etkileyici bir şekilde verilebileceği noktasındadır. Bu eleştirilere rağmen genel kanı yazarımızın bu ilk romanında önemli bir başarıyı yakaladığı yönündedir.
Yazarımıza bundan sonraki yazarlık serüveninde başarılar diliyoruz.

Avrupa krallıklarını büyüleyici
güzelliğiyle kendisine hayran bıraktıran
bir medeniyet ülkesi Endülüs…

Sancılı geçen yıllar, kaynayan fitne
kazanları, bozulan devlet otoritesi ve
türlü türlü ihanetler…

Bir yanda; devletinin bekası için
kendisini feda eden Hacip Asım…

Diğer yanda; Batıdan yükselen Doğuyu
görebilmek ve yanan fitne ateşini bir
nebze olsun dindirebilmek için,
Endülüs’e kadar gelen Derviş Yusuf…

Endülüs’te Hazan romanı Endülüs’ün
"Büyük Fitne" dönemini anlatıyor. Ve
bizi kırmızı güllerin solduğu, kanlı
bulutların gökyüzünü istila ettiği hüzünlü
bir hikâyeye tanık olmaya davet ediyor...


Arka kapak
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.