Özlenen Rehber Dergisi

150.Sayı

Fıkıh Köşesi - 150.sayı

Seyfullah KILINÇ Özlenen Rehber Dergisi 150. Sayı
1- Bir kimsenin üzerinde Allah (c.c) için şer’î bir hak yoksa o kimsenin vasiyet etmesinin müstahap olduğu, eğer üzerinde zekât, oruç, hac ve namaz gibi şer’î bir hak bulunursa, bu durumda vasiyet etmesinin vacip olduğu… Malın üçte birinin vasiyet edilmesinin sahih olup, üçte birinden fazlasını vasiyet etmenin sahih olmadığı… Vasiyetin rüknünün ’icap’ ve ’kabul’ olduğu, vasiyet eden henüz hayattayken yapılan ’kabul’ veya ’red’de itibar olunmayacağı…
a) Bir kimsenin üzerinde Allah (c.c) için şer’î bir hak yoksa o kimsenin vasiyet etmesi müstehaptır. Eğer üzerinde zekât, oruç, hac ve namaz gibi şer’î bir hak bulunursa, bu takdirde vasiyet etmesi vacip olur.
b) Rasûlullah (s.a.v); ’Malın üçte birinin vasiyet edilmesi çoktur’ buyurmuştur. Malın üçte birinden fazlasını vasiyet etmek sahih değildir.
c) Vasiyetin rüknü; ’vasiyet edenden’ ’icap’, ’kendisine vasiyet olunandan’ da ’kabulün’ bulunmasıdır. Vasiyette ’icap’; ’Şu malımın üçte birini falanca şahsa vasiyet ettim’ veya ’ ’Benden sonra mirasımın üçte biri falan kimseye verilsin’ gibi bir tabir olup, ’kabul’ ise; ’Yapılan vasiyeti kabul ettim’ demekten veya vasiyet eden öldükten sonra kendisine vasiyet olunanın vasiyet edilen şeyde kabulü gösterir bir tasarrufta bulunmasından ibarettir. Vasiyette ’kabul’, vasiyet edenin ölümünden sonra muteber olur, vasiyet eden henüz hayattayken yapılan ’kabul’ veya ’red’de itibar olunmaz.

2- Vasiyetin yerine getirilmesinin borçtan sonra olduğu… Borcu, bıraktığı miras kadar olan kimsenin vasiyetinin yerine getirilemeyeceği… Vârislerin izni bulunmadan vârislerden herhangi birisine vasiyet edilmesinin caiz olmadığı… Vârislerin izni olmasa bile bir kimsenin, malının üçte birini vârisi olmayan bir şahsa vasiyet etmesinin sahih olduğu…
a) Vasiyet borçtan sonra gelir. Zira borcun ödenmesi farzdır, vasiyet ise teberrûdur. Dolayısıyla borcu, bıraktığı miras kadar olan kimsenin vasiyeti sahih değildir.
b) Vârislerin izni bulunmadan vârislerden herhangi birisine vasiyet edilmesi caiz değildir.
c) Vârislerin izni olmasa bile bir kimse malının üçte birini vârisi olmayan bir şahsa vasiyet etmesi sahihtir.

3- Vasiyetten dönmenin nasıl olacağı…
Vasiyet edenin vasiyet ettiği şeyden ’Vasiyetimden döndüm’ demesi gibi bir söz ile dönmesi caiz olacağı gibi, gasp edilmiş malda sahibinin hakkını ortadan kaldıracak bir işi gasbedenin işlemesi hususunda olduğu gibi, vasiyet eden kimsenin de vasiyet ettiği şeyden döndüğünü gösteren bir iş işlemesi ile de vasiyetinden dönmesi caiz olur. Mesela, vasiyet ettiği şeyi satması veya hibe ederek mülkünden çıkarmasıyla vasiyetinden dönmüş olur.

4- Eğer ortada birden fazla vasiyet olursa ve malın üçte biri vasiyetleri yerine getirmeye yetmezse, vasiyet eden, hac, zekât ve keffaret gibi farz olan vasiyetleri sonra söylese bile, farz olanların farz olmayanlardan önce yerine getirileceği… Eğer vasiyetlerin hepsi farz olma hususunda eşit olurlarsa, vasiyet edenin söylediği sıraya riayet edileceği… Bir kimse evinden haccetmek için çıkıp yolda ölse ve kendi için hac yapılmasını vasiyet etse, bu kişinin yerine hac yapacak vekil kişinin hangi memleketten gönderileceği…
a) Bir takım vasiyetler toplanıp (yani ortada birden fazla vasiyet olursa) ve malın üçte biri vasiyetleri yerine getirmeye yetmezse, vasiyet eden, hac, zekât ve keffaret gibi farz olan vasiyetleri sonra söylese bile, farz olanlar farz olmayanlardan önce yerine getirilir. Eğer vasiyetlerin hepsi farz olma hususunda eşit olurlarsa, vasiyet edenin söylediği sıraya riayet edilir.
b) Bir kimse evinden haccetmek için çıkıp yolda ölse ve kendi için hac yapılmasını vasiyet etse, İmam Âzam (rh.a)’e göre, vasiyet edenin kendi şehrinden/memleketinden naib gönderilir. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (rh.aleyhima)’ya göre ise istihsanen, öldüğü yerden naib gönderilir.

5- Komşu kime denildiği ve kimleri kapsadığı…
İmam Âzam (rh.a)’e göre bir insanın komşuları, o insanın evine, evleri bitişik olan kimselerdir. Çünkü komşuluk, ikametgâhları birbirine bitişik olan kimseler arasında tahakkuk eder. Nitekim şuf’a da böyle kişilerin arasında olur. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (rh.aleyhima)’ya göre ise, bir mahallede oturup bir mescitte toplanan, bir cemaat teşkil eden kimselerin hepsine örfen ve şer’an ’komşu’ adı verilir. Zira Rasûlullah (s.a.v); ’Mescide komşu olanın namazı ancak mescitte (caizdir)’ buyurmuştur.

6- Bir zimmî sıhhatliyken, kendi evini Yahudilere ’havra’ veya Hıristiyanlara ’kilise’ kılsa, öldüğünde o evin miras malı olacağı… Zimmînin dâru’l-harpte olan harbîye vasiyetinin sahih olmadığı…
Bir zimmî sıhhatliyken, kendi evini Yahudilere ’havra’ veya Hıristiyanlara ’kilise’ kılsa, öldüğünde o ev (üç İmamımızın) ittifakıyla miras malı olur. Zimmînin dâru’l-harpte olan harbîye vasiyeti sahih değildir.

7- İtikatlarından dolayı küfre nisbet edilmeyen ’sahib-i hevânın’ vasiyetinin, ’Ehl-i Sünnetten olan Müslümanın’ vasiyeti gibi olduğu… İtikatlarından dolayı küfre nisbet edilen ’sahib-i hevâ’ ise ’mürted’ hükmünde olduğu… Sahib-i hevânın hangi taife olduğu…
İtikatlarından dolayı küfre nisbet edilmeyen ’sahib-i hevânın’ (bid’at ehlinin) vasiyeti, ’Ehl-i Sünnetten olan Müslümanın’ vasiyeti gibidir. İtikatlarından dolayı küfre nisbet edilen ’sahib-i hevâ’ (bid’at ehli) ise ’mürted’ hükmündedir. Sahib-i hevâ şu taifedir; Ali (r.a) için ’İlâh-ı Ekber’ (büyük Tanrı) derler. Bazıları da ’İlâh-ı Asğar’ (küçük Tanrı) derler. Âişe (r.anha)’nın münafıklar tarafından atılan iftiradan berî ve temiz olduğuna dair bu kadar ayet-i kerime nazil olmuş iken, ayet-i kerimeye muhalefet ederek Âişe (r.anha)’ya iftirada bulunurlar.

8- Bir kimse bir şahsı vasî tayin etse ve kendisinin yerine hac yapılması için vasiyette bulunsa, vasî mirası mirasçılar arasında paylaştırıp, hac için vasiyet edilen parayı kendisi alsa ve bu hac parası vasînin yanında zayi/helak olsa, varislerden geriye kalan mirasın üçte birinden hac parasının (tekrar) alınacağı… Hac için vasiyet edilen para, bir zata ölen kimse adına haccetmesi için verilse, bu para hac yapacak zatın elinde zayi olsa, yine varislerden geriye kalan mirasın üçte birinin hac parası olarak ayrılacağı… Vasînin yetimin malını mudarebeye ortaklığa vermesinin caiz olduğu… Vasînin yetimin malında ticaret yapmasının ve başkasına ödünç vermesinin caiz olmadığı…
a) Bir kimse bir şahsı vasî tayin etse ve kendisinin yerine hac yapılması için vasiyette bulunsa, vasî mirası mirasçılar arasında paylaştırıp, hac için vasiyet edilen parayı kendisi alsa ve bu hac parası vasînin yanında zayi/helak olsa, varislerden geriye kalan mirasın üçte birinden hac parası (tekrar) alınır.
b) Hac için vasiyet edilen para, bir zata ölen kimse adına haccetmesi için verilse, bu para hac edecek zatın elinde zayi olsa, yine varislerden geriye kalan mirasın üçte biri hac parası olarak ayrılır.
c) Vasînin yetimin malını mudarebeye ortaklığa sermayeye vermesi caizdir. Vasînin yetimin malında ticaret yapması, başkasına ödünç vermesi caiz değildir. Çünkü vasî ancak korumaya memurdur.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.