Özlenen Rehber Dergisi

165.Sayı

Editörden 165.Sayı

Eyüp ÖZBERK Özlenen Rehber Dergisi 165. Sayı
Bismillâh…
Ve’l-hamdu lillâh…
Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ Rasûlillâh…
Emmâ ba’d…

Kıymetli okurlarımız!

İslam, tevhit ve hürriyet dinidir. İnsanları boş ve faydasız batıl ilahlara kölelikten kurtarıp dünya ve ahiretteki her şeyin sahibi, hakiki mabut olan Allah’a kul kılmayı amaçlar. Peygamberler bunun için gelmiş ve mücadele etmiş, kitaplar hep bu gayeye matuf indirilmiştir.

İşte İbrahim (a.s.)! Tek başına bir ümmet… Babası Âzer’e karşı kıyam ediyor ve: ’Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?’ (Meryem, 19/42) diyordu. İçinde yaşadığı topluma karşı kıyam ediyor: ’Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?’ (el-Enbiyâ, 21/68) diyordu. İbrahim (a.s.), ’Ben öyle bat(ıp kaybol)anları sevmem.’ (el-En’âm, 6/76) diyor, hakka yönelerek kalbinin yönünü gökleri ve yeri yaratan Allah’a çeviriyordu. (el-En’âm, 6/79) Onun samimiyet ve gayreti, iktidar sahibi Nemrut’a karşı onu muktedir kılmış, ateş ona karşı dize gelerek serin ve selamet oluvermişti. (el-Enbiyâ, 21/69)

Onun kıyamı hicretle taçlandı. ’Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim.’ (el-Ankebût, 29/26) dedi ve mağlup olmayan aziz (mutlak güç sahibi) ve her işinde hakim (hüküm ve hikmet sahibi) Rabbine iltica etti.

Ondan sonra bu yol hiç kapanmadı ve kapanmayacak. Peygamberler bu yoldan yürüdü, nübüvvet zincirinin son halkası Ahmed-i Muhtar (s.a.v.) dahi Mekke’den Medine’ye, zulümden adalete, küfürden diyarından iman şehrine, zayıflıktan kuvvete, darlıktan genişliğe göç etti. Allah’ın nusreti O ve arkadaşı üzerinde tecelli etti, müşriklerin tasallutundan kurtardı. (et-Tevbe, 9/40)

Evet, İslam hürriyet vaat eder. Bunun için ’hicret’, bir yoldur. Teknolojinin, sözde medeniyetin(!) hürriyet namına insanların ruhlarını ve bedenlerini şeytanlara köle yaptığı, şehvete, paraya, makama, şöhrete esir ettiği bu zamanda büyük küçük fark etmez, Allah’a isyan manası taşıyan günahların her birini terk etmek hicrettir. Batıl düşünceleri, şeytanî hevesleri, zulmet dolu ortamları, zalimleri ve zulüm mekanlarını Allah için terk etmek hep birer hicrettir. Allah için hicret, kalbe kuvvet, ruha ilahî yakınlık, fikre ayıklık verir. Allah, rızası uğruna hicret edenleri asla yalnız bırakmaz. ’Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de.’ (en-Nisâ, 4/100)

İşte zulme karşı kıyama kalkan Peygamber torunu Hz. Hüseyin! İman, İslam ve adalet için yurdundan çıkıp da zalimler tarafından şehit edildiğinde galip gelen oydu: ’Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.’ (en-Nisâ, 4/100) Hür olan oydu, diri olan o, genişliğe eren o: ’Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler (müjdelerler). (Şehitler) Allah’ın nimetine, keremine ve Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.’ (Âl-i İmrân, 3/169-171) Kıyamete kadar adalete, zulme karşı kıyama misal olacak olan yine o (r.a.)…

Rabbimizden, bizlere hicretin ve hürriyetin manasını idrak etmeyi, Hüseynîler olarak huzuruna varmayı nasip etmesi ümidiyle…

Ve’s-selâmu alâ meni’t-tebea’l-hüdâ!
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.