Özlenen Rehber Dergisi

46.Sayı

Vücuda Can Veren Kan -ı-

Hüsamettin BOLAT Özlenen Rehber Dergisi 46. Sayı
Kendimize aynada şöyle bir bakalım. Yüzümüzün ve bedenimizin sadece 2 mm altında, oldukça büyük bir hızla ve basınçla akmakta olan kırmızı sıvının varlığını hissedebiliyor muyuz? Binlerce kilometrelik muhteþem bir damar aðının, kanı metrelerce yukarı fırlatabilecek kadar büyük bir güçle pompalayan kalbin atıþının farkında mıyız? Hayır, aynadaki görüntümüzde, bu muazzam hareketlilikten eser yoktur. Oysa biz, son derece sakin yaþamımıza devam ederken, hatta gece uyurken bile bu koþuþturmaca hiç kesintiye uðramadan sürer. Kalp, büyük bir güçle ve þiddetli bir sesle kanı pompalamakta, kan da büyük bir hızla ve yine yoðun bir gürültü ile akmaktadır.

Kan, vücutta hem taþıyıcı hem de denetleyici gibi hareket eder. Bedenin içinde sürekli olarak dolaþır durur ve bu yolculuðu sırasında her an yapacaðı bir iþ vardır:

• Kan, bedendeki haberleþmenin neredeyse tamamını üstlenir.

• Hücrelerin ve dolayısıyla bedenin enerji kazanabilmesi için gerekli olan hammaddeler, kanın içinde taþınır.

• Adeta bir klima gibi bedenin sıcaklıðını ayarlar.

• Vücut ısımız, kan sayesinde sürekli olarak sabittir.

• Kanın dolaþımı sırasında, içindeki koruma birimleri sürekli olarak iþ baþındadır.

• Vücuda girebilecek mikroplara karþı her an tetiktedirler.

• Kan, vücudun yiyecek servisini de üstlenmiþtir. Besinler, tüm hücrelere kan vasıtasıyla daðıtılır.

• Atıkların ve zehirlerin toplanıp taþındıðı bir kanalizasyon sistemi olarak da iþlev görür.

• Kan bir tür tamir birimini de içinde barındırır. Damarlarda oluþan her yırtık ve hasar, bu birim tarafından hemen belirlenir ve onarılır.

Kan sadece yaþamın nedeni deðil, aynı zamanda yaþamın tüm fonksiyonlarının da nedenidir. Bilim adamları kanın benzeri bir sıvıyı üretmek için uzun süredir çabalamakta, ancak baþarılı olamamaktadırlar.

Her bedende 5 ile 6 litre arası kan bulunur. Bu miktar, vücut aðırlıðının ortalama % 7-8’ini oluþturur. Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktarının yarısını oluþturmalarına raðmen, yan yana dizildikleri takdirde 96500 km’lik bir çizgi oluþturabilecek kadar fazladırlar. Bu, dünyanın çevresini iki kez dolaþmaya yeterli bir uzunluktur. Dahası bu hücreler sürekli yenilenir. Vücutta günde 260-400 milyar kadar kan hücresi üretilir.

Bir damla kanda yaklaþık 250 milyon alyuvar, 400 bin akyuvar ve milyonlarca trombosit bulunmaktadır. Bu geniþ topluluðun her üyesi son derece önemli görevlere sahiptir.

Alyuvarlar

Kırmızı kan hücreleri, yani alyuvarlar, kanda en fazla bulunan hücrelerdir. Bir damla kanın % 99’unu alyuvarlar oluþturur. Bu hücreleri bir halı gibi yere serme olanaðı olsa, 3.800 km2’lik bir alanı kapladıkları görülür. Görevleri ise hücrelerin yaþaması için en gerekli olan malzemeyi, yani oksijeni taþımaktır. Alyuvarlar bununla kalmayıp, bedeni temizlemek için hücrelerde birikmiþ olan karbondioksiti de kalbe geri iletirler.

Alyuvarlar, sürekli olarak vücut içinde devriye gezer, ihtiyaç tespit eder ve olaðanüstü bir durumla karþı karþıya kaldıklarında da tedbir alırlar. Örneðin; oksijeni bırakma iþini, çok çalıþan ve oksijene acil gereksinimi olan bir dokunun yanından geçerken yaparlar.

Hemoglobin

Kana kırmızı rengini veren hemoglobin, insan bedenini oluþturan sayısız molekülden sadece bir tanesidir. Görevi; vücudun yaþamasını saðlayan oksijeni daðıtmak, vücuttan atılması gereken karbondioksiti toplamaktır.

Yüksekçe bir daða tırmanırken vücudumuzda bazı deðiþiklikler meydana gelir. Gitgide halsizleþir, bitkin düþer, hatta bayılabiliriz. Çünkü beden, yaþamını devam ettirebilmek için yeterli oksijen alamamaktadır. Zira atmosferdeki % 21’lik oksijen, yer çekiminin etkisiyle alt tabakalarda yoðunlaþır, üst tabakalara çıkıldıkça oksijen azalır. Ancak insan vücudunda meydana gelen bu sorun, Allah’ın insan bedenine verdiði bazı destek özellikler sayesinde çözülür. Öncelikle vücut alarma geçer. Vücudun ilk önlemi, kritik dokuların, özellikle beynin, düzenli bir þekilde çalıþması için yeteri kadar oksijen alıp almadıðını kontrol etmektir. Beyin, vücudun aldıðı oksijenin % 20’sini kullandıðından, bedenin baþlıca korunması gereken bölgesidir. Solunum ve kalp damarlarını meydana getiren sistem tamamen bu görevi yerine getirecek þekilde yaratılmıþtır. Kalbin yakınlarındaki kan damarlarından birçoðu, oksijen basıncındaki düþmelere karþı çok hassas biyolojik terazilerle donatılmıþtır. Sinir hücreleriyle uyarılan akciðer kasları faaliyetlerini hızlandırır ve daha fazla havanın akciðerlere gitmesi için soluk alıp verme oranını artırırlar. Yüksek bir ortama ilk çıkıldıðında nefes nefese kalmanın nedeni budur. Bu sırada kendine has kimyevî sayaçlarla donatılmıþ olan beyin, oksijen bakımından zengin olan kanın vücut dokularına daha çabuk ulaþması için kalbe daha güçlü ve hızlı atması yönünde mesajlar gönderir.
---------------
* Bilim ve Teknik, Tübitak Yay., sayı 363; SUCU Ayten, BAYAR Semra, KÜPELİ Melahat, Biyoloji Lise 2, M.E.B. Devlet Kitapları; Arthur C. Guyton, Tıbbî Fizyoloji eserlerinden yararlanılmıþtır.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.