Özlenen Rehber Dergisi

114.Sayı

İslâm'da Kulların Amellerinin Hükümleri -ıv-

Murat GELEGEN Özlenen Rehber Dergisi 114. Sayı
’Fıkıh; kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir.’ İmam-ı A’zam (rh.a.)
’Haram’
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Bu makalemizde de ’ef’âl-i mükellefin/mükellefin fiilleri’ kısımlarından sonuncusu olan ’Haram’ konusunu ele alacağız.
Teklifi hükümlerin sonuncusu olan haram; sözlükte "yasak, memnu" demek olup helâlin zıddıdır. Dinî terim olarak ise, ’Şâri’in yapılmasını kesin ve bağlayıcı bir ifade ve üslupla yasakladığı fiildir. Yasaklama işine ’tahrîm’ veya ’hazr’, yasaklanan şeye haram-muharrem -mahzur, bu yöndeki hüküm ve vasfa da hürmet denilir.
Haram ve mekruh, şâri’in yasakladığı, yapılmasını istemediği fiillerdir. Ancak bir farkla ki, yasaklama açık ve kesin bir üslûpla ve delille olmuşsa haram, daha esnek ve yumuşak bir üslûpla veya daha zayıf bir delille olmuşsa mekruh olur.
Hanefî hukuk ve usulcüleri, bir fiilin haram hükmünü alabilmesi için:
1- Kur’an âyetleri, mütevâtir ve meşhur sünnet gibi sübutu kesin (veya kesine yakın) bir
delilin olması,
2- Bu delilin de açık ifadesinin bulunması
şartlarını koşarlar.

Bu sebeple de, âhâd hadislerle sabit olan veya dolaylı bir şekilde ifade edilen yasaklara "tahrîmen mekruh" adını verirler.
Haramın Kısımları
Haram olan fiiller, haram li-aynihî ve haram li-gayrihî olmak üzere iki kısma ayrılır:
1- Haram li-aynihî (Bizzat kendi içindeki bir illetten dolayı olan haram):
Şâri’in, bizzat kendisindeki kötülük sebebiyle, baştan itibaren ve temelden haramlığına hükmettiği fiildir. Zina, hırsızlık, adam öldürme, dinen murdar sayılan eti yeme, evlenme yasak olanlarla evlenme gibi. Bu tür haram bir fiili işleyen kişi günahkâr olur ve ahirette cezayı hak eder. Bu, haramın uhrevî sonucudur.
Bir de haram olan bir fiile bağlanan dünyevî sonuçlar vardır. Şöyle ki: Bir müslüman böyle bir fiili yaparsa, batıl kabul edilir ve fiile hiçbir olumlu hüküm bağlanamaz. Mesela; zina fiili, nesep ve miras hakkı için sebep olamaz. Hırsızlık fiili de mülkiyetin sübutu için bir sebep olamaz. Murdar etin satışı batıldır ve böyle bir sözleşmeye hukukî sonuç bağlanamaz.
Ancak bu tür haramların bir kısmı zaruret durumunda mubah hale gelebilir. Mesela; açlıktan ölecek duruma gelen bir kişinin, ölmeyecek miktarda domuz etinden yemesine müsaade dilmesi böyledir.
2- Haram li-gayrihî (Başka bir illetten dolayı olan haram):
Aslında meşru’ ve serbest olduğu halde, haram olmasını gerekli kılan geçici durumla ilgili olan fiildir. Mesela; bayram gününde oruç tutmak böyledir. Esas itibariyle orucun kendisi meşru’ bir fiildir. Fakat Allah, bu fiilin bayram gününde yapılmasını haram kılmıştır. Çünkü bu günde kullar, Allah’ın misafirleri sayılırlar. Bayram gününde oruç tutmak ise, böyle bir misafirliği kabullenmekten kaçınmak anlamına gelir ki, bu davranış müslümana yakışmaz. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde: ’Bir kimse, din kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık etmesin, başkasının evlenme teklifinde bulunduğu kadına evlenme teklifinde bulunmasın.’ (Buhâri, Buyu’, 58) buyurarak, hadiste zikredilen durumlarda alım satım ve nikâh sözleşmesini yasaklamıştır. Bu yasaklama, adı geçen sözleşmelerin mahiyetlerinden değil, bu sözleşmelerin dışındaki sebepten yani din kardeşini incitme ve üzme sebebinden dolayıdır.
Haramlık Hükmü İfade Eden Lafızlar:
Âyet ve hadislerde bir şeyin haram olduğu değişik üslûp ve ifadelerle beyan edilmiştir. Bunları örnekleriyle ele alalım:
a- Bazen âyet ve hadislerde, bir şeyin haram olduğu "haram" lafzıyla açıkça ifade edilir.
Mesela; ’Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, vurularak öldürülmüş, yukarıdan düşüp ölmüş, boynuzlanıp öldürülmüş, yırtıcı hayvanlarca parçalanmış hayvanlar... Ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna, size haram kılındı.’ (el-Mâide, 5/3) âyetinde olduğu gibi.
b- Bazen; ’Bir Müslümanın malı, rızası olmadıkça, bir başkasına helâl olmaz.’ (Müsned, buyû, 15)
hadisinde olduğu gibi, o şeyin helâl olmadığı bildirilir.
c- Bazen bir işin yapılması yasaklanır, ondan uzak durulması istenir. Mesela; ’Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.’ (el-En’âm, 6/151) ve ’Zinaya yaklaşmayın, çünkü o açık bir kötülüktür ve kötü bir yoldur.’ (el-Hac, 22/30) âyetinde olduğu gibi.
d- Bazen de bir fiilin işlenmesine
ceza tertip edilir. Nûr suresi 4. âyette iffetli kadınlara zina iftirasında bulunanlara seksen değnek vurulmasının istenmesi gibi.
Haram Hükmünü Belirleme Yetkisi
Haram ve gayri meşru’, dinî birer kavram olup, bunu tayin de sadece Allah ve Rasûlü’nün tasarrufunda olan bir konudur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu konudaki hadisleri, Allah’ın hükmünü ve iradesini beyandan ibarettir. Kur’an’ın Ehlikitapla ilgili olarak; ’Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu İsa’yı Rab edindiler...’ (et-Tevbe, 9/31) âyeti nâzil olduğunda, daha önce Hıristiyan iken Müslüman olan Adî b. Hâtim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e gelerek: ’Yâ Rasûlallah! Onlar din adamlarına ibadet etmediler ki!’ demiştir. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şu açıklamayı yapmıştır: ’Evet, dediğin doğrudur. Ancak Yahudi ve Hıristiyan din adamları, helâli haram, haramı da helâl saymışlar, onlar da buna tâbi olmuşlardır. İşte onların din adamlarına ibadet etmeleri bundan ibarettir.’ (Tirmizî, Tefsîr, 9-10)
Kur’an’ın konuyla ilgili başka bir âyeti ise şöyledir: ’Diliniz yalana alışmış olduğu için her şeye ’şu haramdır, bu helâldir’ demeyin. Zira Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.’ (en-Nahl, 16/116)
Ancak, Kur’an ve Sünnet haramı belirlerken ayrıntıdan ziyade kaideyi ve belirli durumların hükmünü koymuş olup, bu genel kuralın her devirde anlaşılıp uygulanabilir tarzda takdim edilmesini o devrin yetkili ve bilgili müçtehitlere bırakmıştır. Böyle olduğu içindir ki, özellikle ilk devir İslâm âlimleri, ’haram’ tabiri ile Allah’ın açıkça haram kıldığı hususları kasteder, hakkında kesin ve açık nas bulunmayan şeyler içinse ’haram’ demekten kaçınırlar, bunları ifade de daha çok ’mekruh, hoş değil, doğru değil, sakıncalı, caiz değil’ gibi tabirleri kullanırlardı. Bu sebepledir ki hakkında kesin bir delil bulunmayan konularda ’haram’ hükmünü vermek son derece tehlikeli bir iştir. Nitekim âlimler fıkıh kaidelerinde de bu hususu göz önüne alarak ’hakkında kesin haramlık bulunmayan her şey mubahtır. (Yani harama ve helale yakınlığına göre tahrimen mekruh, mekruh, tenzihen mekruh vb. olarak değerlendirilir.)’ demişlerdir.
Haramdan Kaçınmanın Önemi
Müslümanlar, Allah’ın yasaklarını gerek maddî unsur, gerekse nihaî hedef itibariyle iyi kavrayabildikleri ölçüde iyi Müslüman olurlar, lâyık oldukları ölçüde dünyevî ve uhrevî karşılığa ulaşırlar. Bu konularda sünnetullah hâkimdir. Kur’an’da, Allah’ın koyduğu ölçülere, sınır ve yasaklara uymayanların sadece kendilerine yazık ettiğinin sıklıkla tekrarlanması buna işaret etmektedir. Öte yandan İslâm dininin bir şeyi haram kılışı ve gayri meşru’ olarak nitelendirmesi birçok hikmete dayanır. Dinin emir ve yasakları, kulun Rabbi karşısında ciddi bir sınav verişi anlamını taşıdığı gibi, emrin tutulmasının, yasağa uyulmasının kullara yönelik dünyevî ve uhrevî birçok yararı da vardır. Zaten bu, ilâhî adaletin tabii bir sonucudur. Ayrıca, dinin haram ve gayri meşru’ olarak ilan edip kaçınılmasını istediği şeyler, Müslümanın dünyasını zehir edecek, ona soluk aldırmayacak yoğunlukta ve ağırlıkta ve onu mahrumiyetler içinde bırakacak tarzda da değildir. Aksine her yasağın meşru’ zeminde alternatifi, daha iyisi ve temizi gösterilmiştir. Çirkin ve kötü olan yasaklanmış, iyi ve temiz olan helâl kılınmıştır. Eşyada asıl olan helâl ve serbest oluştur. Bunun için de İslam ancak çok gerekli ve önemli durumlarda yasaklar koymuş, öte yandan zaruretler, beklenmedik şartlar, zorlamalar ve hayati tehlikeler karşısında da bazı yasakların geçici olarak ve ihtiyaç miktarınca ihlalini de belli bir müsamaha ile karşılamıştır. Ancak zaruret ve ihtiyacın tayin ve takdirinde ferdî kanaatlerden ziyade şer’î ölçülerin esas olacağı açıktır.
Yine haramdan ve harama yol açan vasıtalardan kaçınmak gerektiği gibi, haram şüphesi taşıyan işlerden ve kazançlardan da uzak durmak gerekir. Hz. Peygamber’in şu hadisi bu konuda ihtiyat ve takva sahipleri için güzel bir ölçü vermektedir: ’Helâl apaçık belli, haram da apaçık bellidir. Bunların arasında, halktan birçoğunun helâl mi haram mı olduğunu bilmediği şüpheli şeyler vardır. Dinini ve namusunu korumak için bunları yapmayan kurtuluştadır. Bunlardan bazısını yapan kimse ise haram işlemeye çok yaklaşmış olur. Nitekim korunun etrafında hayvanlarını otlatan kimse de koruya dalma tehlikesi ile burun buruna gelmiş olur. Dikkat ediniz! Her hükümdarın bir korusu vardır. Allah’ın korusu da haram kıldığı şeylerdir.’ (Buharî, Buyû’, 2)
Samimi bir Müslüman, haricî şartlar, toplumun kötü gidişatı ne olursa olsun her yer ve zamanda dosdoğru olan, dinin ahkâmını uygulayan, güvenilen ve inanılan bir kimse olmak, istikameti ve hayatı ile İslâm’ın tebliğcisi ve iyi örneği olmak zorundadır.
Haramı İşleme Ruhsatı
Zaruret veya zaruret derecesine varan ihtiyaç hallerinde haram bir fiil mubah hatta vacip hale gelebilir. Ölüm tehdidi altında kalan kimsenin imanını gizleyip küfrü telaffuz etmesine ruhsat vardır. Bu mubah olmakla birlikte bu kimse imanını açıklamakta direnir de öldürülürse şehit olur. Âyette böyle bir ruhsat yazıldığı gibi (en-Nahl, 16/106) Peygamberimiz (s.a.v.) de böyle bir zorlama sonucu öldürülen mü’minin şehit olduğunu haber vermiştir. Bazı durumlarda ise mükellefin bu ruhsatı kullanması vacip olmuştur. Mesela; açlık yüzünden ölüm tehlikesiyle karşılaşan kimsenin domuz eti yemesi vacip olduğundan, bu kimsenin azimet hükmünde ısrar edip ölmesi halinde günahkâr olacağı görüşü hâkimdir.
Genel Kurala Aykırı Bazı Akitleri (sözleşme) ve Hukukî İşlemleri Yapabilme Ruhsatı

Bazı akitler ve hukukî işlemler, İslâm hukukunun o konudaki genel kurallarını veya genel şer’î delillere aykırı olduğu halde insanların duyduğu ihtiyaca bağlı olarak mubah sayılmıştır. İleride teslim edilecek bir malın peşin para ile satın alınması demek olan selem akdi, mevcut olmayan bir malın satımı mahiyetinde olsa da, insanların ihtiyacına binaen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından caiz görülmüştür. Eser siparişi sözleşmesi de (istisna) böyledir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.