Özlenen Rehber Dergisi

137.Sayı

Allah'ın Ateşten Koruduğu Kimseler..

Murat GELEGEN Özlenen Rehber Dergisi 137. Sayı
Allah Teâlâ’ya Hamd, O’nun Rasûlü ve Habibi, Efendimiz (a.s)’ e de salât-u selamların en güzeli olsun.
Rabbimiz Teâlâ’ya çokça şükretmemiz gerekir ki, evvela bizleri Müslüman olarak yarattı ve sonra da kendi rızasını kazanmamızı bizlere emrettikten sonra, bu yolları da rahmetiyle bizlere gösterdi.
Şöyle ki; biz kullar yaratılış gayesi olarak, Rabbimize itaat ile mükellefiz. Bu mükellefiyet aynı zamanda birçok vazifeyi de bizlere yüklemiştir. Fakat her ne kadar Rabbimiz bu vazifeyi biz kullarına yüklemiş olsa da, rahmeti sonucu özel ibadetleri ve günleri, Habibi vesilesi ve hürmetine bizlere göstererek, tabiri caizse kullarına fırsatlar halk etmiştir. İşte bu fırsatların en büyüklerinden bir tanesi de ’üç aylar’ diye isimlendirilip, Recep ayıyla başlayan, Şaban ayı ile devam ederek Ramazan ayı ile de taçlanan mübarek günlerdir.
Bütün İslam âlimlerince mübarek sayılan ve içerisinde birçok rahmeti barındıran ’üç aylar’ın zirvesi ise mübarek Ramazan ayıdır. Rabbimiz Teâlâ biz kulları için, bu aya öyle rahmetler gizlemiştir ki, bu rahmetlerin bir kısmını Efendimiz (a.s)’den öğreniyoruz. Diğer kısmı ise hikmeti ilahi olarak Rahman’ın rızasını kazanan kullar için cennette gösterilecektir. Rahmetin bir kısmının açık olup diğer bir kısmın kapalı olması da, bu ayın Allah Teâlâ katında ne kadar muhterem olduğuna işaret etmektedir. Buna delalet eden bazı ayet ve hadis-i şerifler şöyledir:
Âyet-i Kerimede Rabbimiz:’O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi.’ (Bakara Suresi, 2/185)
Ebû Hureyre (r.a)’den Efendimiz (s.a.v.) bir kutsi hadiste Rabbimizin:’Oruç dışında insanoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir ve mükâfatını da ben vereceğim.’ Dediğini haber vermiştir. (Buhâri, Savm, 9)
Ebû Hureyre (r.a)’den Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki: ’Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.’ (Müslim, Sıyam, 1)
Sehl b. Sa’d (r.a.)’den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Cennet’te Reyyan denilen bir kapı vardır. Oruç tutanlardan o kapıdan çağrılacaklardır. Kim gerçekten oruç tutanlardan ise o kapıdan Cennete girecektir. Kim de, o kapıdan girerse ebedi olarak susuzluk çekmeyecektir.’ (Buhâri, Savm, 2; Müslim, Sıyam, 30)
Yine bir hadislerinde Efendimiz (a.s): ’… Oruçlunun iki sevinci vardır; biri iftarı anındaki sevinci, di¬ğeri de Rabbine kavuştuğu anki sevincidir.’ (Buhâri, Savm, 9)
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin şerli olanları zincire vurulur, Cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır hiçbiri kapanmaz ve bir seslenen şöyle haykırır: ’Ey hayır isteyen, ibadet ve kulluğa gel, Ey şer dileyen günahlarından vazgeç! Allah’ın ateşten koruduğu kimseler vardır ve Ramazan boyunca bu iş her gece yapılır.’ (Müslim, Sıyam, 1; İbn Mâce, Sıyam, 2)
Bu ve benzeri birçok hadislerde Ramazan ayının faziletleri bildirilmiştir. Peki, bu denli önemli bir Rahmetin kadri nasıl bilinir ve nasıl anlaşılmalıdır?
İnanarak ve ihlaslı olarak oruç tutan bir kimsenin, Ramazan ayında mutlaka yapması veya yapmaması gereken şeyler vardır. Hadis-i şeriflerde de haber verildiği üzere, ancak bu unsurlarla oruçlarımız, Allah katından makbul ve bizlere de birer müjde olur.
Bunlar aşağıdaki gibidir:

1- İnanmak ve Ecri Allah’tan Beklemek: Bütün amellerin başında, ilk önce o işe inanmak ve kabullenmek gerekir. Oruç ibadeti de böyledir. Bu ibadete inanmayan hiçbir ecir alamaz. Zira dıştan inanmıyorsa kâfir, kalbinden inanmıyorsa da münafık olur. İkinci kısım ise sevabı sadece Allah’tan beklemektir. Yani sadece Allah için yapılan bir amel makbuldür ki buna da amelde ’İhlas’ denir. Adetmiş gibi tutmak, birileri görsün diye veya birilerinden korkarak zorlama ile oruç tutulmaz. Bu hususta Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Her kim gerçekten inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar gecesini de ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir...’ (Buhâri, Teravih, 1; Müslim, Sıyam, 40)
2- Haramları Terk Etmek: Her zaman haramlardan kaçınmak ve harama giden yollardan da azami kaçınmak lazımdır. Fakat Ramazan ayları günahları temizlemeye ve tövbe etmeye yönelmek için ayrıca iyi bir başlangıç fırsatıdır. Ayrıyeten rahmetin ve mükâfatın büyük olduğu yer ve zamanlarda, kıymeti bilinmediği zaman günahı ve vebali de büyük olur. Bu manada Ebû Hureyre (r.a.) efendimizden rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse, onun yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.’ (Buhari, Savm, 8). Harama giden yollardan azami kaçınmak konusunda ise hadiste Ebû Hureyre (r.a.) efendimizden Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: ’Biriniz bir gün oruçlu olarak sabahlarsa, kötü söz söylemesin ve cahillik etmesin. Şayet biri kendisine söver yahut döğerse: ’Ben oruçluyum, ben oruçluyum, deyiversin.’ buyurmuşlar.’ (Müslim, Sıyam, 164)
3- Af ve Mağfiret için Yakarmak: Bu kadar büyük Rahmeti içerisinde taşıyan nimetler, kendileri ile günahların temizleneceği ve affolunacağı manasına da gelmektedir. Âlimler kişinin, tabiri caizse kendisini yerlere vurup affedilmesini sağlaması gerektiğini işaret ederler. Çünkü bu hususta Efendimiz (s.a.v) kalpleri yakan ve nefislere korku salan şu hadis-i şerifi buyurmuşlardır: ’Yanında ismim anıldığı halde bana salâvat getirmeyen kimsenin burnu yerde sürtünsün. Ramazan ayına girdiği halde günahlarını bağışlatmadan Ramazandan çıkan kimsenin de burnu yerde sürünsün. Yanında anne ve babası ihtiyarlamalarına rağmen onları razı etmediğinden dolayı Cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürtülsün.’ (Tirmizî, Daavat, 101). Çünkü Ramazan ayı günahların affı için son derece müsaittir. Nitekim bu ayda şeytanlar zincire vurulmuştur ve inananlar bu büyük düşmandan bir ay süreyle tabiri yerindeyse nefes alır. Bu manada ki hadiste Ebû Hureyre (r.a.)’den Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: ’Ramazan geldi mi rahmet kapılan açılır, cehennem kapılan kapanır ve şeytanlar zincirle bağlanırlar’ (Müslim, Sıyam, 1)
4- Oruçlu Müslümanlara İftar Vermek: Eğer bir yerde Rahmet varsa, orada mutlaka peygamber ahlakı olan infak vardır. Çünkü Allah yolunda malın infak edilmesi Müslüman kimsenin âdetidir. Bu güzel ahlak Ramazan ayı için de geçerlidir. Ramazan ayından hakkıyla istifade etmek isteyen hali/vakti yerinde kimselerin, infak babından Mü’minlere iftar yaptırmaları, bulunmaz bir nimettir. Nitekim Zeyd b. Hâlid el Cühenî (r.a.)’den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Her kim bir oruçluya iftar yemeği verirse, oruçlunun sevabından bir şey eksiltmeksizin, kendisine onun sevabı kadar sevap vardır.’ (İbn Mâce, Sıyam, 45)
5- Kadir Gecesini ve Şevval Ayını İyi Değerlendirmek: Ramazan ayında başlı başına bir rahmet olan bir diğer husus da bin aydan daha değerli olan Kadir Gecesi’dir. Ramazan ayının Son on gününde aramamız gereken Kadir Gecesi için âlimler: ’O günde, hakkını verenlerin kesin affolacağı şüphe olmayan gün.’ derler. Bu manada Hadis-i şerifte de Hureyre (r.a.)’den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’…Her kim de inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesini değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır.’ (Buhâri, Teravih, 1; Müslim, Sıyam, 40)
6- Ramazan Orucunu Yememek: Hasta ve özür sahibi olanların dışında, çalışan, zayıf olan, hastalığı önemli olmayıp da ağır olacağına kendisini inandıran vs. kimselerin oruçlarını bozmamaları gerekmektedir. Çünkü bu şekilde hem büyük bir rahmet kaçırılmış olur, hem pişmanlık meydana gelir hem de o günki sevaptan mahrum olunup tekrar alınamayabilir. Hadis-i şerifte Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Ramazan ayında, hasta veya ruhsat sahibi olmaksızın kim bir günlük orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez.’(Buhari, Savm 29). Yani her ne kadar kaza veya kefaret oruçları olsa da ecir bakımından büyük bir Rahmet kaçmış ola bilir.
Bütün bunlardan sonra Rahmet ve Mağfiret hazinesinin sahibi olan Rabbimiz, kalplerimizi kendi hidayet yoluna çevirsin ve razı olsun.
Nimetlerini, nankörlükle heba edenlerden değil de, kıymet bilip, her ne kadar hata ve günahlarla bezenmiş olsa da, katında ’salih amel’ olarak kabul ettiklerinden kılsın. Âmin!
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.