Özlenen Rehber Dergisi

137.Sayı

Hz. Şit (a.s.)

H.Özlem AKSAÇLIOĞLU Özlenen Rehber Dergisi 137. Sayı
HİBETULLAH- HZ. ŞİT (A.S.) İlâhi Teselli, Salih Evlat
Hz. Âdem (a.s.) takva ehlinden olan oğlu Habil’i, abisinin hasedine kurban gitmesi sonucu gözyaşlarıyla toprağa verdi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk ihsan olarak ona oğlu Şit’i (Şis) bahşetti. Diğer kardeşlerinden farklı olarak tek doğan Hz. Şit’in (a.s.) adı İbranice olup Allah’ın hibesi manasındadır. Kendisine hâl ve sîret bakımından en çok benzeyen oğluna Hibetullah diye iltifat eden Hz. Âdem (a.s.) onu anlında parlayan peygamberlik nurundan dolayı diğer çocuklarından daha çok seviyordu. Hatta bundan dolayı vefatında oğluna, bu nuru ancak temiz ve afif hanımlara izdivaç suretiyle teslim ederek korumasını vasiyet etti. O da anlında parlayan bu mübarek nuru, ki bu nur son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) nurdur, korumak adına babası gibi aynı şekilde kendi oğullarına da vasiyette bulundu. Hz. Âdem (a.s.) sevgili oğlu Şit’e (a.s.) vâkıf olduğu bütün ilim ve ilahi sırları öğrettikten ve onu bütün insanların halifesi olarak tayin ettikten sonra dünya hayatına veda etti.
Batılı Kılıç İle Doğrultan İlk Peygamber
Babasının vefatıyla peygamberlik vazifesine başlayan Hz. Şit’e (a.s.) içerisinde hikmet ilmi, matematik, sanâyi bilgileri, kimyâ ilmi ve daha birçok şeylerin bildirildiği 50 sahife indirildi. İnsanlara dinin esaslarını ve ilahi emirleri yerine getirerek Allah’a itaati emrediyordu. Bu tebliğ faaliyetleri esnasında halkı içerisinde ne bir kötülük ne de zulüm vardı. Yalnız Yemen taraflarına yerleşmiş olan Kabiloğulları bu barış ve huzur ortamından uzak sapık bir hayat yaşıyorlardı. Allah’a itaatin olmadığı, heva ve hevesin ön planda olup zulmün hüküm sürdüğü bir yaşantı içerisindeydiler. Hz. Şit (a.s.) Kabiloğullarını ıslah etmek ve onları tekrar hakka yöneltmek üzere yanlarına gitti. Ancak Kabiloğulları günah ve azgınlıktaki ısrarları neticesi peygamberin tebliğine kulak vermediler. Tevhidi hâkim kılmakla memur olan Allah’ın peygamberi Hz. Şit (a.s.) bu durum karşısında onlarla savaşmak zorunda kaldı. Bu savaşta Hz. Şit (a.s.) kılıç kullanarak asilerin bir kısmının hayatına son verdi, geri kalanları da esir aldı. Böylelikle insan tarihinde ilk kılıç kullanan kişi de Hz. Şit (a.s.) oldu.
Vuslata Yönelen Peygamber Gözleri

Dokuz yüz on iki yaşına kadar yaşayan Şit (a.s.) başkanlığı salih oğlu Enuş’a bıraktı ve ona dini koruması için vasiyette bulundu. O dönemde İdris (a.s.) yirmi yaşında idi. Rivayetlere göre iki yüz on iki veya iki yüz seksen iki yıl peygamberlik vazifesini hakkıyla yerine getiren Şit (a.s.) Ebu’l-Kubeys dağının mağarasında kabirleri bulunan ebeveyninin yanına defnedilmiştir.
Hayırda Öncü Olmak

Enuş babasını kendisine bıraktığı vazifeyi bütün gücüyle yerine getirmeye çalışan salih ve takva sahibi bir insandı. Kendisi ilk hurma ağacını diken ve ilk sadaka veren kişidir.
Hz. Şit’in (a.s) hayatından öğrendiklerimiz:

1. Hz. Âdem (a.s.) evlat acısına sabrederek Cenâb-ı Hakka olan teslimiyeti sonucu büyük bir ihsan ve ilahi teselliye mazhar oldu. Anlaşıldığı üzere Allah’u Teâlâ hiç bir zaman kendisine dayanıp güvenerek sabır ve metanet gösteren kullarını, boynu bükük ve mahzun bırakmamıştır. Dolayısıyla bizler de bu hareketi örnek alarak büyük küçük bütün musibetler karşısında Cenâb-ı Hakk’a tevekkül ederek teslim olmamız gerekir ki selamete ulaşalım.
2. Görüldüğü üzere ta Âdem (a.s.)’dan buyana alınlarda parlayan o mübarek nur, seçilmiş tertemiz bayanlar ile sahih bir nikahın teminatına alınmıştır. Buradan da anlaşılmaktadır ki nesil ancak seçilen saliha eşler vasıtasıyla sahih bir nikâhla korunmaktadır.
3. Peygamberler hem Allah’ın elçisi, hem de baba olarak vazifelerini özen ve titizlikle yerine getirmişlerdir. Her zaman ailelerine dini emir ve hassasiyetleri bilgi ve yaşantı aracılıyla aşılayarak Allah’a itaat eden tevhid ehli salih evlatlar yetiştirmeye gayret etmişlerdir. Ebeveynlerde bu hususu ciddi anlamda göz önünde bulundurarak çocuklarına gerekli olan eğitim ve ahlakı sağlam bir şekilde öğretmeye veya farklı vasıtalarla temin etmeye çalışmaları gerekir.
4. Peygamberler tevhidi hâkim kılmak için ömürlerini Allah yolunda feda etmişlerdir. Heva ve hevesin Allah’ın hükümlerine tercih edilmesine şiddetle karşı çıkarak, bunun için cihad etmekten dahi geri durmamışlardır. Tevhid ehli bir ümmet olarak bizler de her zaman için dini güzel bir şekilde yaşamaya çalışmak için bütün güç ve gayretlerimizi buraya yönlendirmemiz gerekir ki, heva ve heveslere yenik düşerek nefsin elinde helake uğramayalım.
5. Evlatlar ailelerinden alıştıkları doğru inanç ve anlayışları muhafaza ederek hem kendilerini hem de nesillerini korumaları gerekir.

İstifade edilen kaynaklar:
Asım Köksal, Peygamberler Tarihi
İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi
M. Ali Sabuni, Peygamberler Tarihi
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

1 kişi yorum yazdı.