Özlenen Rehber Dergisi

155.Sayı

Helal Lokma Sorumluluğumuzu Unutmayalım!

’Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur mu?’

Yüce Allah (c.c.), birçok âyet-i kerimede hem insanlığa, hem iman edenlere ve hem de bütün Peygamberlere seslenmiş, onların helal, hoş, sağlıklı ve temiz gıdaları tüketmeleri ve pis, zararlı, çirkin ve haram olan her şeyden uzaklaşmalarını emretmiştir.
İlk insan ve ilk peygamberimiz olan Hz. Âdem (a.s.)’ın ve eşi Havva anamızın, Allah tarafından kendilerine yasaklanmış ağacın meyvesini, şeytanın aldatması sonucu yemeleri, onların imtihanı kaybetmelerine ve cennetten çıkartılmalarına neden olduğu gerçeğini düşündüğümüz zaman, ’Helal Lokma’nın bütün insanlar için ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
’Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.’1
’Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin, eğer yalnız O’na kulluk ediyorsanız.’2

Bize Ait Olmayan Modernitenin ve Gıdalarımızın Durumu
Günümüzde gıda, kozmetik ve ilaç sektörlerinde en büyük problem bu ürünlerin üretiminin teknoloji, ham madde ve katkılar bazında gayrimüslim güçlere bağımlı olarak yürütülmesidir. Daha da önemlisi bu sektörlerde küresel mafyanın da rol alabilmesidir. Bu güçlerin her ülkede kolları, ayakları vardır. Bunların; kazanmanın, insanları sömürerek kazanmanın dışında hiçbir düşünceleri yoktur. Hatta Yahudi kökenli mafyalarda daha da kötüsü, Tevrat’ın tahrif edilmesi ile oluşturulmuş kaynak kitapları olan ’Talmut’un öğretileri içerisinde ırklarından olmayanların insan olarak bir değer taşımadıkları, öldürülmeleri, nesillerinin köreltilmesi ve sömürülmeleri dini birer emir olarak sunulması sebebi ile daha da büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu bilmek zorundayız.
Farkında olmadan, sinsi propagandalarla bize dayatılan ve her geçen gün bizi biraz daha bu güçlere bağımlı kılan, hastalıklarımızı, dertlerimizi artıran, neslimizi zayıflatan bu yaşam tarzından, bu moderniteden süratle uzaklaşmada irademizi ortaya koyarak boykot mekanizmasını her an canlı tutarak bizi biz yapan yaşam tarzımıza dönüşümüzü sağlamak çözümlerin başında gelmektedir. ’Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’3 Kur’ânî emre uygun olarak bilmeye, bilinçlenmeye karar vermek. Bildikçe, bilinçlendikçe yanlış olduğunu gördüğümüz alışkanlıklarımızı terk etme kararlılığını göstermek. Bütün bunlar birlikte yürütülmesi icap eden çözümlerdir. Bu çözümler için GİMDES, insanlarımıza yol gösterici hizmetler yapmaktadır, yapmaya devam edecektir.

Helâl Kafa, Helâl Vücutta Bulunur!
İnsanlığın manevi hayatını yakıp yıkmak için Batı’nın ortaya koyduğu sayısız planlarından en büyüğü; ’insanların boğazına hükmetme’ ihtirasıydı. ABD’nin eski Yahudi kökenli başkan yardımcılarından olan Kissinger’in şu sözleri tarihi bir önem taşımaktadır: ’Bana petrol kaynaklarını verin, devletleri kontrol edeyim. Bana insanların gıda sistemini verin, bütün insanları kontrol edeyim.’ Batı bu hususta muvaffak olmak için çok emek sarf etmiş, çok çalışmış ve neticede de hakikaten başarmış. İnsanların ve hatta hayvanların gıda üretimini dahi adeta tek başına kontrol ve tekeline almış bulunmaktadır.
İslam ümmeti olarak yüz yıldır etkisi altında kaldığımız Batı’nın yaşam biçimlerinden en tehlikelilerinden biri de gıdalarımızda uyguladığı tahribattır. Gıda üretim biçiminden başlayarak beslenme şeklimize, yeme içme kültürümüzü kuşatarak tüm insanlığı ve Müslümanları getirdiği olumsuz sonuç ortadadır.

Ne Yediğimiz Neden Önemli?
Gayrimüslim mutfağı, yaşadığımız yüzyılda bedensel problemlerin yanında, ruhî bunalım, fikrî karışıklık, ahlakî depresyon oluşturarak yaşantımızı altüst etmiştir.
Bugün ümmetçe düştüğümüz zilletlerin temelinde bilgisiz bir topluma dönüşmüş olmamız yatmaktadır. Düşüncemizde, davranışlarımızda ve hareketlerimizde İslamî ölçüleri referans olarak almak zorunda bulunduğumuz halde; bilgisizlik ve doğru bilgiyi araştırmada gösterdiğimiz tembellik, günlük hayatımızın her kademesinde başta tükettiğimiz gıdalarımız olmak üzere karşılaştığımız olaylarda bilinçsiz, yanlış ve İslamî ölçülerin dışında tepkiler vermemize neden olmaktadır.
Batı modernitesi silahla, silahla ulaşamadığı yerlere ekonomi ile, ekonomi ile ulaşamadığı yerlere sapık fikirlerle, moda ile, yiyeceklerle, içeceklerle, kozmetikle, ilaçla, turizmle, teknik ile girmeyi başarmıştır. Fakat batının şeytanla kurduğu güçlü ittifakının artık kırılma zamanı gelmiştir.
Bu nasıl mı olacak; tükettiğimiz gıdalarımız başta olmak üzere hayatımızın her anında helalleri tercihimizle. Bugüne kadar yapamamışsak; sofralarımızda bu hassasiyetimizi başlatabiliriz. Müslüman sofralarımıza yakışmayan, bizim kültürümüzden çıkmayan kola, gazoz gibi meşrubatlardan başlayabiliriz. Jelatinli ürünlerle, L-Sistainli, MSG’li, Sodyum Nitrit’li ürünlerle devam edebiliriz.
Bugüne kadar gereken dikkati gösterememişsek; gıdalarımızın, ilaçlarımızın, kozmetik ürünlerimizin ve diğer tüketim ürünlerimizin ve yaptığımız eylemlerimizin helal ve tayyib olup olmadıklarına, dikkat ve itina göstermeye gayret edelim. Bu anlayışla, alışveriş yaptığımız marketleri, kasapları, fırınları, pastaneleri yeniden gözden geçirelim. Artık çaresiz değilsiniz; GİMDES’in helal sertifika verdiği 6000 ürün çeşidi bugün market raflarında ve bilhassa sayısı az da olsa ’Halal Dunya Marketleri’ raflarında yer almaktadır. Etiket üzerinde ’GİMDES Helal Logosu’nu sorgulamadan alışveriş yapmayalım.
Yüz yıldır, biz Müslümanlar da dâhil olmak üzere insanların büyük çoğunluğu Batı modernitesinin adeta kölesi haline geldi. Kendilerine lezzet veren şeye yöneldiler, sonrasını düşünmediler. Hatta damak tadı peşindeki bu hallerini savunmaya ve kendilerini haklı göstermeye çalıştılar. Ve bizler, Müslümanlar olarak bu moderniteyi hayatımızda içselleştirdik. Bunun neticesinde üreticiler, tüketen toplumun İslamî kaygılarını değil, damak tadını ve heveslerini hedef aldılar.
Haram ve helal kelimeleri modernitenin işine gelmediğinden bunlar hayatımızın her anında silinir duruma geldi. Bilgi kirliliği adeta hafızalarımızı çöplüğe çevirdiğinden insanlar faydalı bilgiden mahrum kaldılar. Bu konuda bilhassa çocuklarımızı, hanımlarımızı hedef aldılar. Enerji içecekleri ile cipslerle, yumuşak şekerlerle beyinlerimizi ve kalplerimizi satın almaya çalıştılar.
Bugün, gayrimüslim mutfağın beslenme biçiminin İslam alemini getirdiği nokta, helal ve sağlıklı yaşam arayışımızı kaçınılmaz kılmaktadır. Modernitenin hayatımızdaki ve özellikle gıdalarımızdaki helallik yönünü düşünerek araştırmalıyız. Düşündüğümüzde göreceğiz ki gıdalardaki helallik sorunu, yaşantımızdaki hatalı helal–haram anlayışımızın bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Market raflarını tıka basa dolduran ürünlerin isimlerinde dahi modernitenin tahribatını açıkça görmekteyiz. Toffee, Marshmallow, Ketçap, Mayonez, Krem şanti! Batı modernitesi sonucunda milletler, sistemler, üretimler değişmiştir, fakat bireylerin yaşantısında, özellikle iç âleminde hayırlı bir değişim olmamıştır. Yüz yıl önce gayrimüslim mutfağının ve kültürünün gelişini sessizce kabullendik, bugün zararlarını, etkilerini gördüğümüz halde aynı sessizlikle kabullenip yolumuza devam edecek miyiz?
Bilerek veya bilmeyerek yapmaya devam ettiğimiz ve bize dayatılmış ’Sağlıksız Yaşam Tarzı’nın bir uzantısı olan ’Sağlıksız Beslenme’ alışkanlıklarımız üzerinde düşünerek tedbirimizi almalıyız. Allah yar ve yardımcımız olsun.

* GİMDES Başkanı
** GİMDES: Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği

(Endnotes)
1 el-Bakara, 2/168.
2 el-Bakara, 2/172.
3 ez-Zümer, 39/9.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.