Özlenen Rehber Dergisi

26.Sayı

Risalet Penâh'ından Latifeler

Selma MERT Özlenen Rehber Dergisi 26. Sayı
Peygamberlerin görevleri ilâhî emirleri insanlara tebliğ etmek, açıklamak, öğretmek, örnek olmak, kabul ettirmek için her türlü gayreti sarf ettirmektir. Risalet görevini başarıyla îfâ edebilmek için insanlar tarafından sevilmesi ve sevimli olmaları gereklidir. İlâhî bir rahmet olarak verilen bu yumuşaklıkla Hz. Peygamber (1) etrafındakilere gayet sıcak ve sevgiyle davranmış hatta başta çocuklar olmak üzere onlara zaman zaman şaka dahi yapmıştır.(2)
Esasen şaka bir zekâ işidir. Ancak zeki insanlar latif şakalar yapabilir. Hiç şüphesiz insanların en zekisi olan Hz. Peygamber’in şaka yapmaması veya şakayı hoş görmemesi zaten düşünülemez. O’nun (s.a.v.) bu yakınlığından cesaret almış olmalı ki bazı sahabeler de Hz. Peygambere şaka yapabilmişlerdir. Bunun pek çok örneği vardır. Hz. Peygamber’in onlara sıcak davranması ve zaman zaman şaka yapması, kendisine yapılan şakalara gülmesi veya mukabele etmesi sahabenin, îmanın bir gereği olan peygamber sevgisini, dine bağlılıklarını artırmış, böylece risalet görevinin îfasında az da olsa böyle davranışların etkisi olmuştur.
Rasûlullah (s.a.v.)’in bu vasıflarını iyice tanımayan bazı kişiler; mizah, espri, şaka vb.lerini mürûeti (kişiliği) zedeleyen bir nakısa olduğu kanaatine varmışlardır. İşte bu kanaatte olanlardan biri Süfyan bin Uyeyne’ye: ’Şaka bir ayıp mıdır?’ diye sorunca cevaben: ’Ne ayıbı, bilâkis sünnettir. Çünkü Hz. Peygamber: ’Ben şaka yaparım; ama daima doğruyu söylerim.’ buyurur.’ demiştir.(3)
Hz. Peygamber’in sireti ile ilgili eserinde İbnü’l - Kayyım: ’Allah Rasûl’ü (s.a.v.) şakalaşır ve şakalarında sadece doğruyu söylerdi. Tevriyeli konuşur, tevriyesinde de yine yalnız hakikati söylerdi.’(4) demektedir.
Rasûlullah (s.a.v.)’in şakalaşmalarını iki grupta toplayabiliriz:

A- RASÛL-İ EKREM EFENDİMİZİN ÇOCUKLARLA ŞAKALAŞMASI

1. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile Şakalaşması:
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) en çok şakalaştığı çocuklar şüphesiz ki torunlarıdır. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in elinden tutar, ayaklarını ayaklarına koyar, göğsüne çıkarır ve göğsündeyken onları öperdi.(5) Bazen de onları omzuna bindirirdi.(6) Rasûl-i Kibriya Efendimiz (s.a.v.) ashabıyla birlikte bir yemeğe giderken yolda oynamakta olan Hz. Hüseyin’e rastladı, topluluğun önüne geçerek kollarını açtı ve onu çağırdı. Gelmek istemeyen Hz. Hüseyin sağa sola kaçtı. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz de gülerek onu yakalayıncaya kadar arkasından koştu. Yakalayınca bir elini çenesinin altına, diğerini ensesine koyarak onu öptü ve ona dua etti.(7) Cabir (r.a.)’in anlattığına göre Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz el üzerinde yürümekte ve: ’Deveniz ne güzel deve, siz de ne iyi binicilersiniz.’ diyerek onları taşımaktadır.(8)
2. Hz. Enes b. Mâlik’le Şakalaşması:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zaman zaman Hz. Enes’in ailesini ziyaret ederdi. Bir gün kardeşini çok üzgün görünce sebebini sordu. O da çok sevdiği ve devamlı oynadığı kuşunun öldüğünü söyledi. Efendimiz, küçük bir çocuk olmasına rağmen ona taktığı lâkapla: ’Yâ Ebâ Umeyr! Mâ feale’n-nugayr / Ey Ebû Umeyr! Ne oldu nugayr.’ diyerek şakalaştı, üzüntüsünü hafifletti. Daha sonraları her gördüğünde böyle diyerek onunla şakalaşırdı.(9)
Yine on yaşından itibaren Rasûlullah (s.a.v.)’in hizmetinde bulunan Hz. Enes’e bazen: ’Yâ zelüzüneyn / Ey iki kulaklı!’ diye şaka yapar, (10) bazen de kakülünü çekerek şakalaşırdı.(11)
3. Mahmud İbn-ü Rebî ile Şakalaşması:
Bir gün Rasûlullah Efendimiz kovadan ağzına su almış ve beş yaşındaki Mahmud ibn Rebî’nin yüzüne püskürtmüştü.(12) Ömrü boyunca Mahmud (r.a.) bu hadiseyi aziz bir hatıra olarak nakletmiştir.

B- SAHABELERLE (YETİŞKİNLERLE) ŞAKALAŞMASI

Peygamber Efendimizin kendisini bir deveye bindirmesini isteyen bir sahabeye cevabı: ’Evet seni bir deve yavrusuna bindireyim.’ olunca adam taaccub eder ve: ’Ben yavru deveyi ne yapayım.’ der. Adamın şaşırdığını gören Hz. Peygamber (s.a.v.) ,zaten maksadı budur, tebessüm ederek: ’Bütün develer bir ana devenin yavrusu değil midir?’ demek suretiyle şaka yaptığını ihsas eder. (13)
Encese (r.a.) Veda Hacc’ı dönüşünde Rasûlullah (s.a.v.)’in hanımlarını taşıyan develeri sürmektedir. Yanık sesi ve hızlı ritmiyle söylediği nağmeler develeri koşturunca Rasûlullah Efendimiz: ’Ey Encese, yavaş sür! Billurları kırmayasın.’ diyerek hanımların nazik olduklarını, bu süratten incinebileceklerini, ima suretiyle şaka yapar. (14)
Cennete girmesi için dua etmesini isteyen ihtiyar ensârî kadına Rasûlullah (s.a.v.): ’Sen bilmiyor musun? İhtiyarlar cennete giremez.’ buyurunca, kadın üzüntüsünden ağlamaklı hale geldi. Peygamber’imiz de gülerek: ’Sen hiç: ’Onları (kadınları) bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.’ (15) âyetini okumadın mı?’(16) buyurdular. Burada Rasûlullah Efendimiz, hanım sahabeye cennete bu haliyle değil de genç bir kız olarak gireceğini böyle bir şakayla bildirmiştir.
Peygamber Efendimiz bir kadına kocasının gözünde ak olduğunu söyler. Kadın üzgün bir halde kocasına gelir ve Rasûlullah’ın kendisi hakkında söylediğini aktarınca, o hanım sahabenin kocası, bunun bir hastalık değil, herkesin gözünde bulunan beyaz kısım olduğunu belirtir.(17) Zaten Peygamber’imizin kastettiği de budur.

Kaynakça:
1. Âl-i İmran, 3/159.
2. Kadı İyaz, eş-Şifâ, 1/71.
3. Nüveyrî, 4/2.
4. İbnü’l Kayyım el-Cevziyye, Zadü’l-Mead, 1/158.
5. Buharî, el-Edebü’l-Müfret, B. 124, H.No: 249.
6. Tirmizî, Menâkıb 50.
7. İbn-i Mâce, Mukaddime 11.
8. Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 9/182.
9. İbn-i Hanbel, Müsned, 3/188.
10. Tirmizî, Birr 57.
11. Ebû Dâvûd, Teraccül 15, H.No: 4196.
12. Buharî, İlim 18.
13. Tirmizî, Birr 57.
14. Dârimî, İstihzan 65.
15. el-Vakıa, 56/35, 36.
16. Nüveyrî, 4/3.
17. A.g.e., aynı yer.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • abdullah

    valla bu yazı odevime cok yardım etti hoca cok beyendi

  • sevda

    hiç bir yerde böyle düzgün bulamadım teşekkürler

  • nurdan

    bu yazı çok doğal bir yazı

3 kişi yorum yazdı.