Özlenen Rehber Dergisi

26.Sayı

Bir Baba Olarak Allah Rasûl'ü (s.a.v.)

Döndü ERDAL Özlenen Rehber Dergisi 26. Sayı
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yaptığı her davranışla ve her yönüyle inananlar için en güzel örnektir. Rasûlullah Efendimizin de bir ailesi vardı ve Efendimiz peygamberliğinin yanı sıra, nasıl ki İslâm toplumunun başkanı, ordu komutanı, anlaşmazlıklarda hüküm veren hâkim ise, aynı zamanda bir aile reisi ve bir babaydı da.

Efendimizin aile reisliği ve babalık gibi vasıflarını da öğrenmek ve örnek almak hem dünya ve ahiret mutluluğumuz için faydalı, hem de O’na duymamız gereken sevginin bir gereğidir. Bu yazımızda Efendimizin babalık yönünü bir nebze de olsa tanımamıza yardım edecek rivayetleri sunmak istiyoruz.

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimize on sene kesintisiz hizmet eden ve O’nun pek çok vasfına şahit olan Hz. Enes (r.a.) diyor ki: ’Aile fertlerine karşı Hz. Muhammed (s.a.v)’den daha şefkatlisini görmedim.’(1)

Efendimiz’in erkek evlatlarının hepsi kendinden evvel ahiret âlemine göçmüşlerdi. Efendimiz (s.a.v.), evladı İbrahim küçük yaşta vefat ettiğinde onu kucağına alıp, bağrına basmış ve mübarek gözleri dolmuştu. O’nun bu durumuna hayretle bakanlara da: ’Gönül mahzun olur, gözler ağlar; fakat inşallah Allah’ın dilediğinden başka, Allah’ın hoşnut olduğundan başkasını söyleyemeyiz.’ demiştir.(2)

Efendimiz (a.s.), torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i sırtına alır dolaştırırdı. Bir gün Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimiz, dedeleri Allah Rasûl’ünün sırtında iken içeriye Hz. Ömer (r.a.) girdi. Onları, Efendimizin sırtında görünce: ’Ne güzel bineğiniz var.’ dedi. Ve hemen Allah Rasûl’ü şöyle buyurdu: ’Ya ne güzel süvariler onlar!’(3)

Allah Rasûl’ü (s.a.v.), çocuklarını ve torunlarını çok sevmesine ve bu sevgisini açıkça söylemesine, izhar etmesine rağmen, bu sevgisi onları terbiye etmesine asla engel olmazdı. Zaten Efendimiz’in evlat ve torunları içinde O’nun bu sevgisini kötüye kullanan yoktu; ama bilmeden yaptıkları hatalar karşısında da Allah Rasûl’ü (s.a.v.) hemen müdahale etmiş ve onları hatalarından döndürmüştür. Mesela bir defasında Hz. Hasan (r.a.) henüz küçük yaşta iken elini sadaka hurmasına uzattı. Allah Rasûl’ü (s.a.v.) onun hurmayı yemesine engel olarak ’Biz sadaka yemeyiz, bilmiyor musun?’ diyerek(4) torununun hatasını düzeltmiş, bunu yaparken sebebini de açıklamış, ’çocuktur, yeyiversin, bir şey olmaz’ gibi bir tavır sergilememiştir.

İslâm’a göre kız-erkek ayrımı yoktur. Allah Rasûl’ü (s.a.v.) de bunu bizzat hayatında göstermiştir. Erkek torunlarını sevdiği kadar kız torununu da seviyordu. Bazen kıldırdığı nafile namazlarda kız torunu Ümame’yi sırtında taşıdığı olurdu. Secde yapacağı zaman yere koyar, kalkarken tekrar omzuna alırdı.(5)

Efendimiz (s.a.v.)’in kızı Hz. Fatıma’ya (r.anhâ) duyduğu sevgiyi anlatmaya kalemler ve sayfalar yetmez. Efendimiz, kızı yanına gelince ayağa kalkar, onun elinden tutup getirir ve kendi oturduğu yere oturturdu. Halini hatırını sorar, onu sever, okşar ve gönderirken de aynı iltifatlarla gönderirdi.(6)

Efendimiz, çocuklarının ve torunlarının dünyevî terbiyeleriyle olduğu gibi uhrevî terbiyeleriyle de bizzat kendisi ilgilenirdi. Bir defasında Hz. Fatıma (r.anhâ)’ya: ’Kızım babanın peygamberliğine güvenme.’ diyerek çocuklarını kendi sorumluluklarını üstlenmesini bilen kişiler olarak nasıl yetiştirmeye çalıştığını göstermiştir.

Bizlere düşen Rasûlullah (s.a.v.)’in her yönüyle bizlere örnek olduğunu bilmek ve her konudaki sünnetlerini öğrenerek, canla başla uygulamaya çalışmaktır. Aile mutluluğumuzun formülü de yine O’nun (s.a.v.) yolunu takip etmede saklıdır.

Kaynakça:
1. Müslim, Fezail, 63.
2. Buhârî, Cenaiz, 44; Müslim, Fezail, 62,63.
3. Mecmau’z-Zevaid, 9/181.
4. Müslim, Zekat, 161.
5. Buhârî, Edeb, 18.
6. Müslim, Fezailü’s-Sahabe, 98; Buhârî, Menakıb, 25.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.