Özlenen Rehber Dergisi

126.Sayı

Kıyamet ve Kıyamete Hazırlık

Nadir SÖNMEZ Özlenen Rehber Dergisi 126. Sayı
Kıyamet, kalkmak veya ayağa kalmak demektir. Dinî ıstılâhımızda ise, Allah’ın takdir ettiği bir zamanda bütün varlıkların ölmesi/helâki, daha sonra da yeniden diriltilmeleridir. Allah’ın emri ile İsrâfil (a.s.) Sûr’a üfleyince yer ve gök yerinden oynayacak, herşey altüst olacaktır. Kıyâmetin zelzelesi öyle dehşet ve korku verici olacaktır ki, o gün herkes kendinden geçecek, sersemleyecek, yer yerinden oynayacaktır. Dağlar pamuk gibi atılacak, göktekiler darmadağın olacak, dünyayı ışığı ile aydınlatan güneş kararıp dökülecek, denizler kaynayıp birbirine karışacak, yerlerin altındakiler hep açığa çıkacak, kısacası, yerlerin ve göklerin düzeni tamamıyla bozulup herşey harâb olacaktır.
Kıyametle ilgili Kur’ân-ı Kerim’de birçok kavram vardır. Bunlardan ’Yevmü’l-kıyame’ (kıyamet günü) 70 defa geçmektedir. Bunun dışında ’âhiret’ 26 defa… Bir şeyi örten manasına gelen ’Gâşiye’ 2 defa… Zamanın bir parçası anlamına gelen ’Sâ’a’ 42 defa… Gerçek olan ve cezanın hak edileceği zaman manasına gelen ’Hâkka’ 3 defa… Bir şeyi bir şeye vurmak, bela ve şiddetli felaket anlamına gelen ’Kâria’ 4 defa… Kulakları sağır eden gürültü manasına gelen ’es-Sâhha’ 1 yerde… Dönülüp gidilecek yer anlamına gelen ’Meâd’ da yine 1 defa zikredilmiştir.
Herkesi kaplayacak büyük felaket anlamına gelen ’et-Tâmmetü’l-Kübrâ’ 1 yerde; ansızın kopacak olan kıyamet anlamına gelen ’Vâkıa’, 1 yerde geçmektedir. Bunların haricinde ayrıca ’el-Yevmü’l-Kebîr’, ’Yevmü’l-Haşr’ terkibinde 30’a yakın ifade ile kıyamet anlatılmaktadır.
Ceza günü manasına olan ’Yevmü’d-dîn’ ise 14 yerde vardır.
Kur’an’da kıyametin kopacağı bir çok ayette zikredilir: ’Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir!’ (Hacc,1)
’...Kıyamet vakti de gelecektir; bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır.’ (Hac,7)
Şu âyet-i kerimeler de yine kıyamet ile ilgili uyarıları ihtiva etmektedir: Hac suresi 55, Hicrsuresi 85, Nahl suresi77, Furkan suresi 11, Kamer suresi 46. ayet-i kerimeler.
Kıyamete hazırlık noktasında insanlar inanç noktasında ikiye ayrılmaktadırlar.
Ahiret inancı olmayan ya da zayıf olanlar kıyamete hazırlığı kıyametin gelişini önleme olarak algılamakta bu nokta da çalışmalar yapmaktadırlar. Daha geçen yıl Maya Takvimi’ne göre kıyametin sözde 21 Aralık 2012 de kopacağı yönündeki görüş neticesinde bazı devletler ve bilim adamları bunu önlemenin ya da kıyametten kurtulmanın yollarını aramışlardır. Kıyametten kurtulmaya yönelik yapılan hazırlıklarla ilgili olarak o tarihlerdeki gazetelere yansıyan şu haberleri paylaşırsak konuyu daha iyi izah etmiş oluruz:
’Kıyamet söylentilerine karşı tedbirli davranıp hazırlık yapanların kıyamet günü sığınağı oldukça ilginç...Yeraltına inşa edilen koni biçimdeki bu modül, küçük bir ev biçiminde dizayn edilmiş. Kıyamet Günü sığınakları ABD’de oldukça rağbet görmeye başladı. 21 Aralık söylentileri ile bu işe yatırım yapan ABD’li bir şirket, sığınağı 29 bin 900 dolara satıyor. İnsanlar bu şekilde kıyametten kurtulabileceklerine inanıyorlar…
ABD’de yüksek korumalı yeraltı sığınakları inşa eden bir şirketin başında bulunan Ron Hubbard, inanılmaz talep karşısında neye uğradıklarını şaşırdıklarını belirtti. Hubbard, ’Ayda bir defa iş alırken, bugün neredeyse gün başına bir sığınak inşa ediyoruz... Maya Takvimi hakkında bir fikrim yok ancak, yangınlara, radyasyona ve elektromanyetik dalgalara karşı dayanıklı sığınaklarımızı satın almanızı tavsiye ederim... Birçok insan ayın 19’unda sığınaklarına girecek ve 23’ünde dışarı çıkacak’ dedi.
İnsanların kıyamet gerçekten koptuğunda bundan kurtulabileceği zannı, inanç eksikliği ve zayıflığının bir eseridir. Yukarıda verdiğimiz örnekler Müslüman olmayanların inanç eksikliğiyle ilgili bir husustur. Maalesef aynı konu yani 21 Aralık 2012 de kıyametin kopacağı konusu gündeme geldiğinde ülkemizde de bu husustaki inanç eksikliği ve zayıflığının eserleri görülmüştür.
Cebrail (a.s.), meşhur Cibril hadisinde bildirildiği gibi, ’Kıyamet ne zaman kopacak?’ diye sorduğunda Peygamber efendimiz, ’Onun hakkında sorulan, sorandan daha bilgili değildir.’ (Buhârî, Îmân, 37) buyurmuştur.
Kıyamet saatine dair bazı âyet-i kerime mealleri de şöyledir:
’(Rasûlüm!) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Onlara de ki: Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini, Ondan başka belirtecek yoktur. Göklerin ve yerin, ağırlığını kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir. Sen sanki biliyormuşsun gibi sana ısrarla soruyorlar. Onlara de ki: Onu bilmek ancak Allah’a mahsustur, ama insanların çoğu bu gerçeği bilmez.’ (Araf, 187)
Yine şu âyet-i kerimeler de bu konuda inzal olmuştur: Ahzab suresi 63, Fussilet suresi 47, Naziat sures 42-44. âyet-i kerimeler.
Rasûlullah Efendimizin dahi kıyametle ilgili kesin bir tarih veremeyeceğini bildiren ayet ve hadislere rağmen Maya dinine mensup bir keşişin görüşü olan kıyametle ilgili bir tarihi kabullenmek ve bununla ilgili olarak da ülkemiz sınırları içinde olan kıyametin etkilemeyeceği yer olarak belirtilen İzmir’de bulunan Şirince köyüne belirtilen tarihlerde yerleşmek için birbirleriyle yarışanları ve böylece kıyamete karşı kendilerini korumaya çalıştıklarını yazılı ve görsel basından takip ettiğimiz bir gerçektir. Bu durumun İslam inancıyla hiçbir izahı yok iken Müslümanların böyle bir haberi kabullenmeleri dahası kıyametten kurtulabileceği zannı içinde olması insanlarımızın bu konudaki bilgi eksikliği içinde olduklarının bir göstergesidir. Şu husus unutulmamalıdır ki Ahiret inancıyla ilgili bu tür İslam dışı haberlere itibar etmekle iman noktasında sıkıntıya düşüleceğini bilmek gerekir. ’O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et.’ (Hicr,85) ayeti gereği kıyamet muhakkak geleceği ve tarihi bilinmeden insanları ansızın yakalayacağı gerçeğini bütün Müslümanların bilmesi gereken önemli bir husus olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Müslümanlar olarak kıyametin zamanından daha çok,ona olan hazırlığımız üzerinde ehemmiyetle durmamız gerekir. İslam’a göre insan için küçük ve büyük olmak üzere iki kıyamet vardır. Küçük kıyamet insanın ölümüdür. Küçük kıyametle bütün insan karşılaşacak, büyük kıyametle ise o dönemde yaşayanlar karşılaşacaktır. İnsan ölünce bu dünyadaki bütün her şeyle bağı kesilir yani dünyada var olmaya devam eden diğer mahlukat ölen kimse için bir anlam ifade etmez ve dolayısıyla onun için kıyamet kopmuştur. O artık başka bir alemde dünyada yaptıkları amelleriyle baş başadır.
İşte bu nokta da Rasûlullah Efendimiz zamanında yaşana şu hadiseyi hatırlamak gerekir:
Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve: ’Yâ Rasûlallah! Kıyâmetin kopması ne zamandır?’ dedi. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) namaza kalktı. Namazını bitirince: ’Kıyametin kopması hakkında soran nerede?’ buyurdu. Bunun üzerine adam: ’Ben yâ Rasûlallah!’ dedi. (Rasûlullah): ’Onun için ne hazırladın?’ buyurdu. (Adam): ’Yâ Rasûlallah! Onun için ne fazla namaz ve ne de oruç hazırladım. Ancak muhakkak ki ben, Allah’ı ve Rasûlü’nü seviyorum.’ dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): ’Kişi sevdiğiyle beraberdir. Sen de sevdiğinle berabersin!’ buyurdu. (Enes şöyle dedi:) ’Müslümanları, İslâm (nimetin)den sonra (hiçbir şeye) bu sevinçleriyle sevindiklerini görmedim.’ (Tirmizî, Zühd, 50)
Kıyamete hazırlığın nasıl olacağını gösteren bu hadise bizim üzerinde durmamız gereken husustur.
Müslümanlar olarak kıyametin tarihini araştırmaktan daha çok kıyamete hazırlığımızın ne olduğuyla ilgilenmemiz bizim için daha akıllıca bir iştir.
Yukarıda geçen hadisede olduğu gibi çölden gelerek kıyamete hazırlığının ancak Allah ve Rasûlunü sevmek olduğu cevabını beyan eden sahabe efendimiz gibi acaba bizlerde süslü şehirlerimizde, süslü evlerimizde Allah’ı ve Rasûlünü çok sevdiğimizi söyleyebiliyor muyuz? Söyleyebiliyorsak bunun emarelerini üzerimizde taşıyabiliyor muyuz? Allah’ın hükümlerine şeksiz boyun büküp bu hal üzere yaşayabiliyor muyuz? Rasûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesini hayatımıza tatbik etmeye çalışıyor muyuz? Yoksa biz dinin hükümlerini heva hevesimize göre eğip bükerek mi Allah’ı ve Rasûlünü sevdiğimizi mi iddia ediyoruz. Müslümanlar olarak şunu bilmeliyiz ki geleceğinde şüphe olmayan ölüm ve kıyamete hazırlığımızın ana düsturu Allah ve Rasûlünün sevgisidir.
Daha önce belirttiğimiz üzere insanların ölümü kendisi için kıyamet kopması demektir. Etrafımızdaki insanlardan ölenlere şahit oluyoruz. Her geçen zaman ölüme yaklaşıyoruz ama yine de hazırlık noktasında müslümanlar olarak gevşek davranıyoruz. Halk arasında çokça söylenen ’yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya çalış’ sözünün sadece hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya çalış kısmını alarak dünya geçici menfaatlerine daldığımız acı bir gerçektir. ’Hayır, siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz. Ve ahireti terk edip bırakıyorsunuz.’ (Kıyame, 21-22) ayet-i kerimesinde belirtildiği üzere bizler bizim için asıl gerçek olan Ahireti bırakıp nefsimize süslü gösterilen dünya hayatına dalıp gidiyoruz.
Kıyamet gününde hangi hazırlıkları yaparsak kurtuluşa ereceğimizi, Rasûlullah Efendimizin şefaatine nail olacağımızı, Rasûlullah Efendimiz ve büyüklerimize komşu olacağımızı belirten şu hadisleri çok iyi algılamamız gerekmektedir.
İbnu Mes’ud (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: ’Kıyamet günü, insanların bana en yakın olanı, (şefaatimi en çok hak edeni); bana en çok salâvat getirenidir.’ (Tirmizî, Salât, 240)
Adiy b. Hâtim (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Sizden hiçbir kimse yoktur ki Allah onunla, O’nunla kendi arasında bir tercüman olmaksızın konuşacak olmasın! (Kişi o zaman) sağına bakar, (dünyada işlediği hayırlı) amellerinden başka (bir şey) görmez. Soluna bakar, (dünyada işlediği kötü) amellerden başka (bir şey) görmez. Sonra önüne bakar da (karşısında) ateşi görür. Artık sizden her kim, yarım hurma (tasadduk etmek) ile de olsa yüzünü ateşten korumaya güç yetirebilirse (bunu yapsın)!’ (Taberânî, Kebîr, c.7, s.26, h.no:13647)
Câbir (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.): ’Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de mevki itibariyle bana en yakın olanınız, ahlâk bakımından en güzel olanınızdır. Bana en sevimsiz olanınız, kıyamet günü de mevki itibariyle benden en uzak olanınız; gevezeler (çok konuşanlar), boşboğazlar ve müfeyhikûn (sözde baskın gelmeye çalışanlar)dır.’ buyurdu. (Ashâb): ’Yâ Rasûlallah! Gevezeleri ve boşboğazları bildik. Müfeyhikûn kimlerdir?’ dediler. (Rasûlullah): ’Büyüklük taslayanlardır.’ buyurdu. (Tirmizî, el-Birru Ve’s-Sıla, 71)
İşte kıyamet gününde Rasûlullah Efendimize komşu olmanın reçetesi niteliğindeki bu sözleri iyi irdelemek ve bu doğrultuda kıyamete hazırlık yapmak varken başak görüşlere yönelmek biz müslümanlara yakışan şeyler değildir. Bu konuda bilgi eksikliği olanları bu bilgiler doğrultusunda uyarmak hepimizin görevi olmalıdır.
Müslüman olduğumuz sürece Kıyametin kopuşuna, o dehşetli zamane tanık olmayacağımızı bildiren şu hadis şerif bize müjde niteliğindedir.
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: ’Kıyamet, ’Allah Allah’ diyen bir kimsenin üzerine kopmaz.’ (Müslim, Îmân, 66)
Rabbim bizleri Küçük kıyamete de büyük kıyamete de en iyi şekilde hazırlık yapan kullarından eylesin inşaallah.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.