Özlenen Rehber Dergisi

70.Sayı

Allah (c.c.) Faizi Mahveder

Eyüp ÖZBERK Özlenen Rehber Dergisi 70. Sayı
??? ??

’Allah faizi tüketir (mahveder), sadakaları ise artırır. Allah, küfürde ileri giden, günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.?

(el-Bakara, 2/276)



Cenâb-ı Hak (c.c.), muhtelif âyetlerde faizden sakındırmış, zekât ve sadakayı da teşvik edip emretmiştir. Bu âyette ise, insanların sadakadan uzaklaşıp faizle iştigal etmelerinin sebebini zikrederek bunun yanlışlığını ortaya koymuş ve katındaki hakikatin ne olduğunu beyan etmiştir.

İnsanların zekât ve sadakadan uzaklaşmalarına sebep, malın noksanlaşmasından korkmalarıdır. Faizle meşgul olmalarına sebep ise, daha çok mal elde etme arzusudur. Zira insanlar arasındaki örfe göre faiz, malda artışa; zekât ve sadaka ise noksanlığa sebep olur.

Allah (c.c.) katındaki hakikat ise bunun tam aksidir. Ancak ne var ki insanların çoğu hakikat nurunu göremez.



? Faizin Noksanlaşması ve Tükenmesi:

???????? ??????? ????????? ’Allah faizi tüketir (mahveder)?

’Mahk’, sözlükte azalmak, hayır ve bereketin gitmesi, helak etmek, ısının bir şeyi yakması, bir şeyin azar azar noksanlaşması ve sonunda yok olması gibi manalara gelir. Gittik¬çe incelip noksanlaştığından dolayı ’ay?ın halleri için de bu kelime kullanılır. Zira ay, tam bir haldeyken gün geçtikçe noksanlaşır ve nihayet görünmez hale gelir.

Yapılan iş failine, yani yapan kimseye nispette derecelenir. Allah, âyette, noksanlaştırma ve artırmayı ’Zât İsmi?yle zâtına nispet etmiştir. Bu ise artırma ve noksanlaştırmanın ne derece şiddetli olacağını gösterir.

Faizin noksanlaşmasının, hem dünyada, hem de âhirette olması muhtemeldir.



Dünyadaki oluşu şu şekilde olabilir:

1- Allah, faiz malının hepsini ya da bir kısmını o kimsenin elinden alır, helak eder.

Allah (c.c.), malı arttırdığı zannedilen faizi ek¬silte, eksilte mahveder. Faiz, ayın on dördü gibi parlak ve te¬miz olan serveti, kurdun koca bir ağacı, böceğin büyük bir yaprağı, kanser mikrobunun sağlıklı bir uzvu yiyip tüketmesi gibi küçülte küçülte niha¬yet görülmez hale getirir. Zira faiz pisliktir, onun karıştığı bir mal necis olur.

Allah (c.c.), malı eksilttiği zannedilen sadakayı ise, kuru dalları kesilen ve budanan bir ağaç gibi git gide çoğaltır, büyütür, bereketlendirir, temizler. Zira sadaka ve zekât temizliktir, malın pisliğini giderir, malı bereketlendirir. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Muhakkak bu sadaka (zekât), insanların kirleridir?? (Ebû Dâvûd, Harâc-İmâre-Fey, 2985)

Denmiştir ki: ’Faiz yiyen kimsenin malı, şu üç halden uzak değildir: O mal ya sahibinin elinden gider. Ya çocuğunun elinden gider. Ya da sahibi, onu doğru olmayan yönlere harcar.?

2- Faiz zahirde çok görünse bile, Allah onun bereketini giderir.

Genel olarak baktığımızda görürüz ki, toplumda faiz ile uğraşan kimselerin malı her ne kadar çok olsa bile, bunun neticesi fakirliktir. Mallarının hiçbir bereketi yoktur. Hastalıklar, belalar faizcilerin yakasını bırakmaz.

3- Faizle elde edilen mal görünüşte azalmasa dahi, neticede o malın sahibi, insanlar içerisinde kınanır, güvenilirliğini kaybeder, fasık ve merhametsiz olarak tanınır. Bu tür kötü sıfatlarla anılmak ise kişiye noksanlık olarak yeter.

4- Faizcinin, mallarını aldığı fakirler, o kimseye buğz ve beddua ederler. Bu da, o kimseden ve malından hayır ve bereketin yok olup gitmesine sebep olur. İnsanlar ona yar¬dım etmez, merhamet göstermez. Aksine onun belaya maruz kalmasını ister ve beklerler.

5- Toplumda faizcilikle meşhur olan kimseyi, zalim ve tamahkâr insanlar hedef alır ve: ’Hakikatte bu mal, onun değildir. Bu nedenle bu mal ona bırakılmaz.? diyerek malına göz diker, zarar vermeye çalışırlar.



Âhiretteki oluşu ise şu şekilde olabilir:

1- Allah, faizcilerin ibadetlerini kabul etmez.

Dahhâk, İbn-i Abbas (r.anhümâ)’dan rivayetle şöyle demiştir: ’Allah faizi tüketir’ Yani, o kimseden ne sadaka, ne cihat, ne hac ve ne de sıla-i rahim kabul etmez.? (Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, c.1, s.200)

2- Ölüm haktır. Dolayısıyla dünya malı, dünyada kalır. Faizciye ise, haram yoldan elde ettiği malların mesuliyet ve cezası kalır. İşte bu, en büyük hüsran ve noksanlaşmadır.

3-Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Müslümanların fakirleri, cennete, zenginlerinden yarım gün önce girerler. Bu (yani yarım gün) ise beş yüz yıldır.? (Tirmizî, Zühd 37)

Helâl yolla kazanılan zenginlik böyle olursa, haramlığı kesin olan bir yolla elde edilen zenginliğin durumu nasıl olur, düşünmek gerekir. İşte gerçek eksiklik ve noksanlaşma budur.

Bu âyetteki mananın bir benzeri de: ’?Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler?? (el-Bakara, 2/264) âyetindeki benzetmedir. Faiz malının durumu bunun gibidir. Çoğaldı zannedilen faiz malı, şiddetli yağmurun isabet edip de zail olan toprak gibi zail olamaya mahkûmdur.

Şu hadislerde Efendimiz (s.a.v.), faizden elde edilen malın noksanlaşacağını ifade buyurmuşlardır:

’Faizden (mal) çoğaltan hiç bir kimse yoktur ki, işinin akıbeti (ma¬lının) azalması olmasın.? (İbn-i Mâce, Ticârât 58)

Ma’mer’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: ’(Biz): ’Faiz (malı), sahibi üzerine kırk sene geçmeden tükenir, noksanlığa uğrar.’ diye işittik.? Bunu aynı şekilde Sevrî de söylemiştir. Abdurrezzak ise: ’Muhakkak bunu(n olduğunu) gördüm.? demiştir. (Abdurrazzâk San’ânî, Musannef, Buyû’, c.8, s.316, h.no:15353)

Faize benzeyen ve servet elde etmede haram yollardan biri olan ihtikârın neticesi de perişanlıktır. Rasûlullah (s.a.v.): ’Kim müslümanların zararına onların yiyeceğini ihtikâr ederse Allah o kimseye cüzzam hastalığı verir ve iflas ettirir.? buyurmuştur. (İbn-i Mâce, Ticârât 6) Faizin akıbeti de aynı ihtikâr gibidir. Haramlık ve netice itibariyle birbirlerine benzerler.



? Sadakaların Artması:

????????? ????????????? ’Sadakaları ise artırır.?

Sadakaların artması dünyada da olabilir, âhirette de.



Dünyada oluşu birkaç yönden olabilir:

1- Kim Allah’tan yana olursa, Allah da ondan yana olur. İnsan, Allah’ın kullarına tasadduk ederse, Allah da onu bu dünyada yoksul bırakmaz. Malına bereket ihsan eder. Onu, malını ve ehlini belalardan muhafaza eder.

2- Böyle bir kimsenin mevki ve şerefi artar, kalpler ona meyleder.

3- Sadaka verdiği kimseler hayır dualarıyla o kimseye yardım ederler. Ayrıca melekler de o kimsenin malının bereketlenmesi için dua ederler. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’Kulların, içerisinde sabaha erdiği her bir günde muhakkak iki melek iner ve onlardan biri: ’Allah’ım! İnfak edene bir bedel ver.’ der. Diğeri ise: ’Allah’ım! (Malı) tu¬tana (infak etmeyene) telef ver.’ der.? (Buhârî, Zekât 27)

4- İnsanların tamahları bu kimseden uzaklaşır. Zira bir kimse, fakir ve zayıfların ihtiyaçlarını gidermekle meşhur olursa, herkes onunla çekişmekten kaçınır.



Âhirette olması ise şu şekildedir:

Allah (c.c.), âhirette böyle kimselerin ecirlerini kat kat vermekle sadakalarının sevabını artırır.

Sadakaların Allah katında nasıl karşılık bulduğu diğer âyetlerde şöyle beyan edilmiştir:

’İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekât verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır.? (er-Rûm, 30/39)

’Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.? (el-Bakara, 2/261)

’Kimdir Allah’a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. (Rızkı) Allah daraltır ve genişletir. Ancak ona döndürüleceksiniz.? (el-Bakara, 2/245)

Efendimiz (s.a.v.) de, bu hususu ve sadakanın faziletini hadislerinde şöyle ifade etmişlerdir:

’Her kim helal kazançtan bir hurma değerinde bir sadaka verirse -ki Allah da helal (kazançtan verilen sadakadan başka sadakayı) kabul etmez- Allah bu (sadakayı) sağ (eliyle) kabul eder. Sonra o (bir hur¬ma kıymetindeki sadakayı) (sadakanın) sahibi için, sizden birinin (sütten ayrılmış) tayını büyüttüğü gibi, dağ gibi oluncaya kadar büyütür.? (Buhârî, Zekât 8)

Diğer bir rivayette ise şöyle buyurdu: ’Muhakkak Allah, sadakayı kabul eder, sağ (eliyle) alır ve onu sizden biri için, sizden birinin tayını büyüttüğü gibi büyütür, öyle ki bir lokma (büyüklüğünde bir sadakanın sevabı) nihayet Uhud (Dağı) kadar olur. Allah Azze ve Celle’nin kitabında bunun tasdiki: ’?Kullarından tevbeyi kabul eden ve sadakaları alan O’dur?’ (et-Tevbe, 9/104), ’Allah faizi tüketir, sadakaları ise artırır...’ (el-Bakara, 2/276) (âyetleridir).? (Tirmizî, Zekât 28)

’Sadaka hiç bir malı eksiltmez. Affetmek sebebiyle Allah, bir kulun ancak izzetini artırır. Bir kimse Allah için tevazu gösterirse Allah muhakkak onu yükseltir.? (Müslim, Birr-Sıla-Âdab 19)

’İnsanların arası ayrılıncaya’ ya da ’insanlar arasında hükmedilinceye’ (buyurdu) kadar her kişi (dünyadayken verdiği) sadakanın gölgesinde olacaktır.? (Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, Zekât 120, c.4, s.297, h.no:7751)

’Hangi müslüman elbise ihtiyacı olan başka bir müslümana bir elbise giydirirse, Allah da ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Hangi müslüman aç bir Müslümana yedirirse, Allah da ona cennet meyvelerinden yedirir. Hangi müslüman susamış bir müslümana su verirse, Allah da ona (kabı) Rahîk-i Mahtûm’dan (mühürlü hâlis cennet şarabı) içirir.? (Ebû Dâvûd, Zekât 42)



????????? ??? ??????? ????? ???????? ???????

’Allah, küfürde ileri giden, günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.?

’Keffâr’ kelimesi, ’fa’âl’ vezni üzere olup ’küfür kendisinin âdeti haline gelmiş, küfürde ısrar eden kimse’ manasında mubalağa ifade eder. Araplar, bir şey üzerinde daim olan ve ondan hiç ayrılmayan kimseyi ’fa’âl’ vezniyle isimlendirirler.

’Esîm’ kelimesi ise, ’faîl’ vezni üzere olup ’günahkâr, günahta ısrar eden’ manasında mubalağa ifade eder.

Bu iki kelimenin izahı hakkında şunlar söylenmiştir:

Birinci izah: Bu iki kelime ancak, faizin haram olduğunu inkâr eden ve bu şekilde kâfir olan kimse içindir.

Allah’ın haram kıldığını helal saymak küfürdür. Diliyle tevhidi ikrar etse dahi, dinin sabit farzlarından herhangi birini inkâr eden, dinin bütününü inkâr eden gibidir. Faizin haram olduğu sabit bir hükümdür. Dolayısıyla onu helal saymak küfürdür.

İkinci izah: ’Keffâr’ kelimesi, faizi helâl kabul eden; ’esîm’ ise faizin haram olduğuna inanmakla beraber faizle uğraşan kimseleri ifâde eder.

Faizci, Allah’ın kendisi için taksim ettiği helâl rızka razı ol¬maz, meşru kazançla yetinmez, insanların mallarını batıl yollarla almaya uğraşır. Böyle bir kimse, bu hareketiyle, Allah’ın kendisine verdiği nimetleri inkâr edip örtmektedir. İşte bu yönüyle âyet, faizcilerin nimeti inkar eden zâlim ve günahkâr kimseler olduklarına da işaret etmektedir.



Bu kelimelerin mubalağa sıgası üzere gelmesinin faydaları:

1- Bu, faizin ne kadar büyük bir günah olduğuna ve faizle iştigal etmenin ancak kâfirlerin işlerinden olduğuna delalet eder.

2- Faizle uğraşmanın tehlikesi hakkında birçok hadis-i şerif gelmiştir. Bunlardan birkaçı şu şekildedir:

’Faiz, yetmiş (çeşit) günahtır. Bunların en hafifi, erkeğin kendi anası ile zina etmesi (veya evlenmesi günahı) kadardır.? (İbn-i Mâce, Ticârât 58)

’(Mi’raca) götürüldüğüm gece, karınları odalar gibi (büyük), karınlarında dışardan gö¬rülen yılanlar olan bir kavme uğradım. (Ben): ’Ey Cebrâîl! Bunlar kimlerdir?’ dedim. (Cebrâîl): ’Bunlar faiz yiyenlerdir.’ dedi.? (İbn-i Mâce, Ticârât 58)

Faizle iştigal eden bir kimsenin cezası bu kadar büyük olursa, faizin helal olduğunu addeden kimsenin ne kadar büyük bir zulüm içerisinde olduğu ortadadır.

Allah (c.c.), böyle kimseleri sevmez, onlardan razı olmaz. Diğer haramlar gibi faiz de ilâhî sevginin tecellisine mani bir haramdır. Bir âyet-i kerimesinde Allah (c.c.), kâfirleri sevmediğini ifade buyurmuştur. (Âl-i İmrân, 3/32) Eğer O, kâfirleri sevmiyorsa, küfürde ısrar eden kimseleri sevmemesi elbette daha büyük olacaktır.

* * *

Şüphesiz ki Allah’ın vadi haktır. Faizle uğraşan bir toplumda bereket ve huzur kalmaz. Zira Allah’ın rahmeti onlardan kesilmiş, laneti ise onlar üzerine vacip olmuştur. Câbir (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: ’Rasûlullah (s.a.v.); faizi yiyene, yedirene, katibine ve şahitlerine lanet etti ve: ’Onlar müsavidirler (aralarında fark yoktur).’ buyurdu.? (Müslim, Müsâkât 19) Ayrıca faizciler, hallerinden tevbe edip dönmezlerse Allah ve Rasûlü’yle harbe girişmiş demektir. ’Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tevbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.? (el-Bakara, 2/278-279)

Bu sebeple faizin girdiği yerler, çok büyük müesseseler de olsa küçülmeye ve zamanla yok olmaya mahkumdur. İnsanların, malların artmasına sebep olarak gördükleri faiz, bugün ekonomik krizlerin sebebi olmuş ve âyet-i kerimede zikredilen ilâhî vaid yerini bulmuştur.

Faiz, ekonominin çöküşüne sebep olduğu gibi ahlâkın da zayıflamasına en büyük etkenlerden birisidir. Zira faiz; açgözlülük, bencillik, cimrilik, haset, katı kalplilik gibi deni ahlaklara dayanmaktadır. Faizle uğraşan bir kimsede bu vasıflardan birisi elbet vardır. Sadaka ve zekât ise ekonomiye faydası olduğu gibi toplumda güzel ahlâkın yaşanmasına ve yaygınlaşmasına da sebep olur. Zira tasadduk ahlâkı; cömertlik, merhamet, isar, yardımlaşma ve sevgi gibi Allah’ın razı olduğu ahlâklar üzerine bina edilmiştir.

Akıllı bir insan, nefsin davet ettiği şeylere iltifat etmemeli, şeriatın teşvik ettiği işlere yönelmeli ve onlarla iştigal etmelidir. Allah’ın itibar ettiklerine, sevgi ve rızasının olduğu işlere yönelmelidir. Zira Cenâb-ı Hakk’ın rızası olan her bir tasarruf ve işte bereket vardır, hayır vardır. O’nun rızası olmayan, nefse tabi olunarak yapılan her işte ise helak, noksanlık ve neticesinde de hüsran vardır.

’(Ey Habibim!) De ki: ’Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile.’

Ey akıl sahipleri! Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.? (el-Mâide, 5/100)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • sadullah

    s.a teşekkür ederim eyüp abi inş rabbim faizin her türlüsünden bizi emin eyler .s.a allah razı olsun inş

2 kişi yorum yazdı.